İtfaiyeci Kemal, "na-ni... na-ni..." diye geliyor!
Sadi Gezer bana faks geçti ve düşüncesini; "Aradığınız adam ve hatta adamlar bu vatan toprağında var. Belki binlerce var, ama önleri açık değil. Örnek mi? Gaffar Okkan'ı Diyarbakır haricinde nüfusun yüzde 99'u öldüğü an tanıdı..." diye bildirdi.
Kesinlikle doğru...
Bu ülkede; "başarısız oldukları halde istifa edip gitmeyen ve bu tavırlarıyla da demokrasiyi diktatörlük kimyasına indiren politikacıların" dışında da çok pırlanta insan var.
İyi eğitimli. Bilgili...
Zeki... Yaratıcı... Bilimsel...
Cesur ve vatansever insanlar.
Ama önleri tıkalı...
Mevcut Anayasa, seçim kanunu ve partiler kanunu yüksek kaliteli, yüksek çaplı insanların yönetime gelmesini engelliyor. Bizi, krizler yaratarak, bunalımlara sokarak, çözülmez sorunlar altında bunaltarak getirip getirip "belirsiz bulamaç ortamlarına sürükleyenlere mahkum" ediyor.
Önü açılsa...
Türkiye iyi yönetici çıkartacak...
Belirsiz bulamaçlardan çıkacağız.
İşte son örnek: Türkiye sıkıştığı zaman dünyanın öbür ucunda da olsa "başarılı insanını" bulabiliyor. Prof. Kemal Derviş, ABD'den çağrıldı, yangını söndürmeye geliyor.
***
İtfaiyeci Kemal Derviş...
Kendisi İstanbul Büyükada'da doğmuş, büyümüş. Ailesi Kurtuluş Savaşı'nda görev almış. Babası Rıza Derviş zengin bir tüccar ve dönemin en büyük ithalatçılarından. İngiltere'nin en itibarlı ekonomi okulunda (London School of Economics) okumuş, ABD'nin ve dünyanın en değerli, ünlü, prestijli üniversitesinde (Princeton) ekonomi doktorası yapmış, profesör olmuş, Bilkent, ODTÜ ve Atatürk üniversitelerinde hocalık yapmış, Dünya Bankası'nda başkan yardımcılığına kadar yükselmiş.
Değerli, bilgili bir vatan evladı.
Memleket ise yanıyor..
Yetiş itfaiyeci Kemal....
Bizim Adana'da kütlü pamuk derler... Tarladan yeni toplanmış, getirilip pazar yerine dökülmüş, çırçırlanıp tohumundan ayrılmamış pamuğa sorumsuz, serkeşin biri dalgınlıkla sigara pöçüğü (izmariti) atardı. Kütlü pamuk içten içe yanmaya başlardı.
Üç gün yanardı...İçin için...
Beş gün yanardı...Ivıl ıvıl...
Lan yetişin kütlü yanıyor!
***
Memleket için için yanan kütlü pamuğa döndü. İtfaiyeci Kemal Derviş de geldi. İtfaiyeci Gazi Erçel ile itfaiyeci Selçuk Demiralp de yangını söndürmek için gelmişlerdi.
Onlar da kaliteli insanlardı.
İyi eğitim almışlardı.
Memleketseverdiler...
İtfaiyeci Gazi ile itfaiyeci Selçuk, IMF'nin çavuşları Fischer, Cottarelli, Deppler'dan aldıkları destek, yöntem, teknoloji, yeşil ışık ve öğütlerle yangına samimiyetle su sıkma görevini yapıyorlardı. Fakat siyasetteki ayar bozukluğu yüzünden "yangın söndürme" çabası beklenen sonucu vermiyor, kütlü için için yanmaya devam ediyordu. Bakanlar; programın sadece "Tarım fiyatlarını sınırlandırma, maaş ve ücretleri frenleme ile SSK reformunu yapma" hedeflerini yerine getirdiler. Fakat özelleştirme, ulaştırma, maliye, enerji bakanları bağışlanamaz bir sorumlulukla yangını sadece seyrettiler.
Ekonomi gerildi...
Bütün yük mali sektöre bindi.
İçin için yanma aleve dönüştü.
Yangının aleve dönüşmesinin asıl sorumluları işi pişkinliğe vurup; "Başarısız itfaiyeci Gazi... Başarısız su sıkıcı Selçuk..." diye adamları görevlerinden attılar.
İtfaiyeci Kemal'i çağırdılar.
Memleket kütlü gibi yanıyor.
Kütlüye sigara pörçüğü atan densizler orada duruyor, itfaiyeci Kemal Derviş geliyor.
Görevi kabul ederse...
Tanrı...
İtfaiyeci Kemal'e yardımcı olsun.
