kapat

28.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kurban Bayramı
ALİ BAYRAMOĞLU(abayramoglu@sabah.com.tr )


Siyasetin çelişkisi

Bir ülkenin siyaseti, o siyaset etrafındaki çatışmalar konusunda içeriden fikir beyan etmek, kavga ederek hakemlik yapmak, "karnından konuşma"ya benzer. "Karnından konuşan", resmin bütününü görmek istemez, istese de göremez. Olayları, kavgayı, kavga alanını, nedenlerini anlama imkânına sahip olmaz. Çünkü durduğu yerin görüş açısı pek dardır; kendisi koruma güdüsü pek güçlüdür. Siyasetçi - siyaset bilimci, siyasi aktör - gözlemci gibi farklı roller bunun için vardır, aslında..

Ama bu tür rol farklılaşması bizde pek muteber değildir.

Türkiye zor günler yaşıyor. Zor günler, zaten sınırlı olan bu rol farklılaşmasını iyice baltalıyor. Öyle olunca da, birçok gözlemci krizi anlamayı bir yana itiyor, krizin kendisini veri kılıyor, bir iktidar kavgasının aracı yapıyor. Bu yüzden analizlerde "devlet ve siyaset kutuplaşması", "siyasetçiye karşı olmak ile siyasete karşıtlığın karışması" ayrıntı haline getiriliyor. Birçok değişimcinin "temel erdemler"den ve "toplumun derin talepleri"nden uzak düşen, kişilere indirgenmiş söylemleri de bu yüzden ortada cirit atıyor.

Bugün ülkenin içine düştüğü "konjonktürel çelişki" belli:

Siyasi alan dar ve her geçen gün biraz daha daralıyor. "Demokrasi ve değişme" için "toplumun talepleri, evrensel değerler ve siyasi kararlar arasındaki yegane bağ" olan "siyaset"e muhtacız. Ama "siyaset kirli".

Kirli siyasetin üzerine gitmek gerek, siyasi alanın genişlemesinin en önemli koşullarından biri de bu. Ancak kirli siyasetin üzerine giden asker oldukça ya da bu, askerileşmeyi veya sistem blokajını tahrik edecek araçlarla yapıldıkça, muhtaç olduğumuz siyaset ve siyasi alan iyice yok oluyor. Ve ülkedeki genel blokaj hali dikkate alınırsa, her geçen gün bir "ara rejim durağı"na yaklaşıyoruz...

Peki çözüm ne?

Bizim söylediğimiz şu: "Yolsuzlukların üzerine gidiş, demokratikleşmeyle paralellik taşımak zorundadır..." Yolsuzlukların temizlenmesi demokratikleşmeyi tek başına getirmez, hem rejimin geleceği, hem yolsuzlukların gerçekten ortadan kaldırılabilmesi açısından yolsuzlukların üzerine giderken kullanılacak araçlar da demokratik olmalıdır.

Çünkü siyaseti kurum olarak "minimal" hale indirgeyen "otoriter temizlik anlayışı", otoriterliği kalıcı kılar. Çünkü olsa olsa yolsuzluğa karışmış üç beş kişiyi cezalandırır; ama yolsuzlukları ortadan kaldırmaz. Kaldırmaz zira, siyaseti yolsuzluğa iten ana faktör bazı siyasetçilerin doğuştan hırsız olması değildir. Yolsuzluklar temelde "dar siyasi alan uygulaması"yla, yani siyasi partilerin karar ve hareket alanının iyice sınırlanıp asıl yetkilerin devlet aktörlerine bırakılmasıyla ilgilidir.

Başka bir deyişle siyasi partilerin "devlet dediğimiz aşırı merkeziyetçi ana dağıtım bayii"nin "siyasi partileri ara dağıtım bayii" kılmasıyla ilişkilidir. Yolsuzlukların üzerine otoriter araçlarla gidilmesi merkeziyetçiliği besler; o da yeni yolsuzlukları...

Türkiye'nin şu anda en ciddi sorunlarından birisi, bu gerçeğin algılanmamasında, tersine temel çatışma ekseninin "yolsuzluk-siyaset doğru orantısı" şeklinde kurulmasında yatıyor.

Bu, sistemin otoriterleşmesinin ve blokajının getirdiği "mahkumiyet sistemi"dir.

Bazı muhalifler de bu sistemin esiri haline gelmişlerdir.

Yolsuzlukların üzerine otoriterleşmeyi derinleştirecek otoriter araçlarla gitmenin kanıtlarına, göstergelerine ve anlamına gelince... Daha doğrusu bu mahkumiyet sisteminin siyasi analizine gelince...

Bugün yapacağımızı vaat etmemize rağmen, ülkedeki "tartışma iklim"ini ve "konjonktürel çatışma ekseni"ni ele alan bu yazının sonuna sıkıştırılmayacak kadar hayati bir analizdir bu. "Konjonktürel ve yüzeysel görüntü"nün altında yatan "gerçek durum"a gönderme yapar. Onun için yarına bırakıyoruz..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır