Mustafa Denizli'nin bu yıl Fenerbahçe'de her geçen gün süregelen başarısının adı mucizedir. Çünkü, Denizli sezon başından beri özellikle ilk yarıda en çok gol atan takım olmasına rağmen çok eleştirildi. İlk yarıyı Galatasaray ile aynı puanda bitiren takım sanki zirvede değil, küme düşme barajındaydı.
Denizli sezon başında açıkça söyledi: "Yediğimizden çok gol atacağız."
Denizli ilk yarıda ilk 9 hafta Baliç'i oynatmadı. Sonra Rapajç-Baliç-Andersson üçlüsüylle inanılmaz goller attı. Andersson sakatlandı. Baliç ve Rapajç ile müthiş üçlü ikinci yarıda yoktu. Bütün basın, ben dahil, hepimiz transfer önerdik. İkinci yarı Baliç de sakattı. Bir de maçtan çıkarken Denizli'ye bir hareket yapınca yedekte kaldı. Bu üçlüden ikinci yarı sadece Rapajç oynadı.
Bütün bu olumsuzlukları göğüsledi Denizli. "Transfer yapmıyorum" dedi. Oyuncusuna "Size güvenim tam. Kim varsa onunla çıkar, kazanırız" mesajını verdi. İlk yarının kayıp adamı Revivo ve Denizli'nin "Çok genç. Oynamadan şöhret oldu" dediği Serhat ile adeta bir futbol mucizesi yarattı. Yandan Andersson'a kalkan yüksek toplar Revivo ile dengeli bir şekilde Serhat'a atıldı. Serhat da inanılmaz goller attı.
Denizli Serhat için "Baştan başarılı olamıyor" diyordu. Bu teşhis de cuk oturdu. Serhat hep ikinci yarılarda 9 gol attı. Takım orta sahada Ogün'le yıldızlaştı. Onun getirdiği kenar topları gol oldu. Koşan, agresif bir takım yaratıldı. Kupada Galatasaray elenip finale kalındı. Ligde Beşiktaş'a 8, Galatasaray'a 5 puan fark atıldı. Hem de Baliç'siz, Andersson'suz, hatta Rapajç'siz... İşte mucize bu.