kapat

21.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )


Kendi kendimize çelme taktık

Cumhurbaşkanı - hükümet çatışmasının birinci perdesi hiçbir uzlaşma belirtisi görünmeden kapandı. İkinci perdenin oynanacağı sahne bu kez Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olmayacaktır. Belki de "perdeler" birbirinden ayrılmadan, kamunun gözü önünde tek perde olarak devam edecektir.

Başbakan Ecevit'in dün Bilal Çetin'e anlattıklarından, ortada zaten bir diyalog kopukluğu hatta yokluğu olduğu anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın, göreve gelişinden bu yana Başbakan ile yaptığı haftalık olağan görüşmeler hep "brüt" 20 dakika sürmektedir. Ecevit Çankaya Köşkü'ne gelmekte, ilk nezaket cümlelerinin ardından yaklaşık 10 dakikalık bir sunuş yapmakta ve bunun ardından da, kendi anlatımına göre, karşılıklı "susulmakta"dır. Sonra Başbakan kalkıp Köşk'ten ayrılır ve "brüt" 20 dakikalık görüşme böylece tamamlanır.

MGK toplantısında Cumhurbaşkanı'nın konuşmasıyla başlayan krize gelene kadar, devletin en tepesinde diyalog yokluğunun manzarasını Ecevit böyle çizmiştir.

Üslup, krizin ta kendisi
Cumhurbaşkanı - Başbakan çatışmaları sadece Sezer ile Ecevit'e özgü bir siyasi olay değildir, Türkiye'ye özgü bir siyasi olay da değildir. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa'da bu çatışma hep vardır, sadece farklı partilerden siyasiler arasında değil, aynı partiden siyasiler arasında da sık sık yaşanmıştır.

Son çatışmadaki fark ise, olayın neredeyse tümüyle kamuoyunun gözü önünde yaşanmış olmasıdır. Cumhurbaşkanı'nın yüksek bürokratların ve komutanların bulunduğu Milli Güvenlik Kurulu toplantısında "suçlayıcı" bir üslupla hükümet üyelerine dönük eleştirilerde bulunması krizin başlangıcı değil kendisidir. Bundan sonra söylenenler ise artık "çevre süsleri"dir.

Cumhurbaşkanı'nın böyle bir "yüklenme" için Milli Güvenlik Kurulu toplantısını seçmiş olması krizin siyasi anlamını belirlemektedir. İki gündür söylendiği gibi kullanılan üslubun ötesinde, Cumhurbaşkanı, yolsuzluklarla mücadele yöntemleriyle ilgili kuşkuları, duyumlarını, varsa eleştiri ve önerilerini Başbakan'a ikili görüşmelerinde iletebilirdi. Ayrıca görüşme isteyerek de görüşlerini iletebilirdi. Sorunun yine de devam ettiğini düşünürse anayasal yetkisini kullanarak Bakanlar Kurulu'nu toplar ve görüşlerini bütün bakanların önünde anlatabilirdi.

Uyumun temeli diyalog
Cumhurbaşkanı'nın seçtiği yol "kriz düğmesine basma" yolu olmuştur. Anayasa'nın verdiği yetkiler dolayısıyla yürütmenin bir anlamda "başı", bir anlamda da en önemli tamamlayıcısı olan Cumhurbaşkanı'nın işlevlerinden en önemlisi kuşkusuz "yürütmenin uyumu"nu sağlamaktır. Cumhurbaşkanı elbette, Türk toplumunun kendisinden beklediği "hukuk devleti"nin takipçisi olmak durumundadır. Ama bu takipçiliğin karşılığı "süper savcılık" konumu da değildir.

Temiz toplum yolunda atılan adımların en sağlıklı biçimde tamamlanması; aynı zamanda, hukuk devletinin bütün kurumlarıyla yerleşmesini sağlayacak reformların hızlandırılması gereken bir dönemdeyiz. Yine çok ağır bir ekonomik programın en sancılı döneminde yaşıyoruz.

Böyle bir geçiş dönemini kırılgan bir siyasi yapıyla aşmaya çalışırken devletin en tepesinde sağlanması gereken uyum ve koordinasyon herşeyi kolaylaştırır. Bu uyumun temeli de diyalog ile atılır. Ancak bunun tam tersi olmuş, gerçekleşmeyen diyalog sürekli krizler doğurmuştur.

Devlet, dünkü borçlanmasını yüzde 104'lük faizle yapabildi, dolar çekişleri dolayısıyla Hazine'nin programı bozuldu. En kritik haftanın faturası tepedeki krizle iyice ağırlaştı.

Türkiye yine kendi kendine çelme taktı.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır