


Maddi ve manevi zarar büyüktür
Devletin zirvesi çok büyük bir sorun yaratmıştır. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ile Başbakanı arasında, böyle bir dönemde ortaya çıkan kavga, anında bir ekonomik krize dönüşmüştür.
Kavganın kaynağı Cumhurbaşkanı'nın geçen hafta, kamu bankaları ve devletin el koyduğu bankalara yönelik bir araştırma için Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmesidir.
Devlet Denetleme Kurulu'nun yetkileriyle ilgili zaten tartışmalı bir durum vardır. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer'in girişimi başka bir anlama gelmektedir. Bu, hükümete ve devletin denetimle ilgili bütün birimlerine "güvensizlik" ilânıdır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun görev başladığı günden bu yana denetim yetkilerini nasıl kullandığı ortadadır. Bugün, bankalarla ilgili bir araştırma başlatmak, bu kurula da güvensizlik anlamına gelir.
Haksızlık yapılmamalı
Toplantıdaki tartışmanın gelişimine bakıldığı zaman Cumhurbaşkanı Sezer'in, sadece bankalar değil bütün yolsuzluk olaylarının soruşturulmasıyla ilgili olarak hükümete yönelik kuşkuları olduğu anlaşılmaktadır.
Bu hükümetle ilgili birçok eleştiri yapılabilir, ancak yolsuzlukların üzerine gitme konusunda, adaletin önünün açılması konusunda haksızlık yapılmamalıdır.
En büyük yolsuzluk soruşturmaları, yıllardır el atılmamış olan, kamuoyu vicdanını rahatsız edecek kadar yavaş ele alınan onlarca dosya bu hükümet döneminde "tekâmül" ettirilmiştir. Savcıların rahat çalışamadıklarını ya da baskılara uğradıklarını söylemek için somut bilgi gerekir.
Buna karşılık yürütülmekte olan, hatta bazı açılardan fazlasıyla "geniş" biçimde yürütülen soruşturmalar, davalar ortadadır.
Cumhurbaşkanı ya da herhangi bir yetkili kişinin bütün bu olaylara bakışının, "kahvehane muhabbeti" üslubunun ötesinde bir sorumluluk taşıması şarttır.
Bu bakış ve sorumluluk eksik kalınca da bugünkü sonuç ortaya çıkmıştır. Hem de az buz bir sonuç değil.
Üç ay önce yaşadığımız mali kriz nedeniyle, bir ay içinde 6 milyar dolar Türkiye'den çıkmıştır. Dünkü kriz patladığı andan itibaren, piyasaların Merkez Bankası'ndan döviz talebi birkaç saatte 7 milyar dolara yükselmiştir.
Yanlış düdük, karıştırdı...
Ekonomik programla ilgili bazı kuşkuların da konuşulduğu bir ortamda Uluslararası Para Fonu yetkilileri Türkiye'dedir ve en üst düzeyde temaslar yapmaktadır. Sezer krizinin bu ilişkilere kaçınılmaz yansımasının sonuçları da önümüzdeki günlerde görülecektir.
Sarsılan piyasalarda faizler tırmanışa geçmiştir. Üstelik bu tırmanış Hazine'nin en önemli borçlanmalarından birinin arifesinde olmuştur. Bunun da Hazine'ye, yani devlete, yani bütün Türk ekonomisine faturası büyük olacaktır.
Cumhurbaşkanı'nın başlattığı kavganın bütün ülkeye, ekonomiye ve siyasete verdiği zararın maddi bölümü hesaplanabiliyor.
Bunun bir de "moral" zararı var. Ekonomik programın kaçınılmaz olarak büyük daralma yarattığı, iş yaşamının her kesiminin darboğazda olduğu, iflasların arttığı, işsizliğin sürekli büyüdüğü bir dönemde böyle bir kriz yaratılması, 70 milyon insanın son umutlarını da tahrip edecek bir olaydır.
En tepede sorumluluk taşıyanlar "sadece hukuk", "sadece ekonomi", "sadece dış politika" gözetemez; bunların hepsini birden gözetir, bütün dengeleri gözetir. Bu görevlerin gerektirdiği sorumluluk anlayışının bir ikinci türü yoktur.
Futbol hakemleri yanlış düdükler çalarak maçları çığrından çıkarttıkları zaman, onların denetimiyle görevli kurul tarafından cezalandırılıyorlar. Çankaya'daki hakemin çaldığı yanlış düdük de bütün ülkeyi karıştırmıştır. Onun da bunu neden yaptığını açıklaması, sorumluluğun gereğidir.