kapat

20.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Devlet ve hükümet

Bir geziye çıkmam gerektiği için yazımı önceden, yani pazar günü hazırlamıştım. Pazartesi günü kriz patlak verdi. Buna rağmen yazıyı değiştirmeden, aynen yayımlıyorum. Tarafların kriz öncesi konumlarını belirlemek açısından işe yarayabilir. Krizin biçimsel yönünü abartma çabalarının, işin özünü zedelememesini dileyelim. Devletle hükümet arasındaki temel sorun, yolsuzluklar konusunda değişik tavır alışlardır.

Yıllar önce, babamın da içlerinde bulunduğu Yargıtay mensupları Ankara'da bir yürüyüş yapmışlardı. Vefat eden başkan İmran Öktem'le ilgiliydi bu yürüyüş.

Ve o zamanlar "Devlet hükümete karşı yürüdü!" diye manşetler atılmıştı.

***

Türkiye gibi ülkelerde zaman zaman devlet ile hükümet karşı karşıya gelebiliyor.

Ama galiba bu kez durum daha ciddi.

Başbakan Ecevit, Fatih Çekirge'ye diyor ki "Biraz fazla demokrasi yaptık."

Bu sözleriyle devlet kurumları üzerindeki hükümet denetiminin azaldığını ortaya koyuyor.

Belli ki bu gelişmeden kaygı duymakta.

***

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ilk uygulamalarından itibaren bir Devlet-Hükümet çelişkisinin ortaya çıktığı söylenebilir.

Bu iki kurum birçok meselede ters düştü.

Ama tek tek olayları bırakır da işin özüne bakarsanız, açık seçik ortaya çıkıyor ki Devletle hükümet arasındaki temel anlaşmazlık konusu: Hukuk!

Cumhurbaşkanı "Hukukun üstünlüğü!" diyor. Hükümet ise zaman zaman "Siyasetin de üstün geldiği durumlar olabilir!" demekte.

Temel anlaşmazlık konusu burada.

***

Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Türkiye'de yepyeni bir dönem açıldığını birçok kez yazdığımızı hatırlarsınız.

Değişik çevrelerdeki özel sohbetlerimizde de bu görüşümüzü anlatmaya çalışmıştık.

Ama ne yazık ki herkes bizim gibi düşünmüyordu.

Hükümetin, seçmekten dolayı pişmanlık duyduğu Cumhurbaşkanı'nı uygun bir formülle oradan indirebileceğini sananlar bile vardı.

Biz ise bunun imkânsız olduğunu vurguluyor ve "Cumhurbaşkanı 7 yıl görevinin başında!" diye yazılar yazıyorduk.

Bize inanmıyor ve Ankara'daki bazı bakanlara "Sultan Süleyman"da bile bulunmayan güçler vehmediyorlardı.

Oysa bilmiyorlardı ki; o kişilerin şu sırada bazı ikbal koltuklarında bulunmaları, Türkiye için bir yol kazasıydı.

***

Aslında sorun; hükümetin Cumhurbaşkanı'ndan ne beklediği ile ilgili.

Onlar, bu seçimi yaparken, kendilerine bağlı, medyun-u şükran, başı yerde, emir kulu bir bürokrat bekliyorlardı.

Ama bir de baktılar ki; koltukta dürüst, kararlı ve inançlı bir hukukçu oturuyor.

Bunu anladıkları zaman artık iş işten geçmiş, herşey için çok geç olmuştu.

***

Şimdi Çankaya Köşkü, Devlet Denetleme Kurulu ve Jandarma, hükümetin hiç de ortaya çıkmasından hoşlanmadığı konularla ve dosyalarla ilgileniyor.

Ecevit'in "fazla demokrasi" diye yakındığı şey, hukuk devletinin işlemeye başlaması.

Bu arada bütün araştırmalar, halkın yüzde 85'inin Cumhurbaşkanı'na güvendiğini gösteriyor.

Ya hükümete kaç kişi güveniyor dersiniz?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır