kapat

20.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


"Ayıyı oynayan sendin deel mi?"

Bu soru Adana'da biraz sinirlerimi oynattı.. Yeri gelmişken açıklık getireyim.. Ben Komser Şekspir filminde ayıyı oynamadım.. Bambi'yi oynadım.. Haydi bambi olmasın da ceylan olsun.. İkisi de memeli ama aralarında fark var..

Sağolsun Adanalılar.. Bize öyle bir gala gecesi yaşattılar ki İstanbul'un gözleri olsa, hallerimizi seyreylese ağlamaktan Ömerli Barajı'nı doldurur..

Çıkışımız da girişimiz gibi ite kaka oldu.. Görevliler kalabalığın arasından bizi çıkarabilmek için elele tutuşup güvenlik zinciri yaptılar, otobüse öyle ulaşabildik..

Hepimiz zevkten dört köşeyiz.. Hele ben artık iyice uçmuşum, kendimi o saatlerde Robert De Niro ve Jack Nicholson ile aynı ayarda görüyorum.. O Adanalı bebe yandan kafasını uzatıp;

"Abey, ayıyı oynayan sendin deel mi?" diye sormasa daha da iyi olacaktı ama oldu bir kere.. Karizma hafiften yalpaladı..

***

Ben suskun bir sırıtkanlıkla soruyu geçiştirmeye çalışıyorum, oğlan ısrarcı.. İki de bir yanındakini dürtükleyip "Ayıyı bu abi oynadı laa.." diye ayrıntı veriyor..

Etrafımız insan dolu olduğundan çaresiz susuyor "Ulan it sipası.. Rolüm ayı değil bambiydi.." diye savunması yapamıyoruz..

Ortalık biraz tenha olsa ben o sıpaya "Ayı ile bambi arasındaki" farkı bir iyicene belletirim amma kısmet değilmiş..

Mesut çok dertlİ..

Galadan sonra bizi topluca Mesut'un yerine götürdüler.. Adanalılar'ın dediğine göre tarihi bir lokantaymış.. Orijinali çarşı içindeymiş, şehrin başka bir yerine kaymış..

Kaydığı yerden de konsolosluk binalarına uzanan yol geçiyor.. Adana Valisi mi yoksa Emniyet Müdürü mü, aklımda kalmadı.. Şehrin büyükleri; ani bir kararla yolu araç trafiğine kapatmışlar..

Kapatılan yolun adı "Vali Yolu" olduğuna göre bu işte vali beyin dahli olması ihtimali daha kuvvetli.. Kimbilir belki de;

- "Yol benim değil mi ister açar, ister kapatırım.." dedi..

Sebep? Bir araçla gelip konsolosluklara bomba atılması ihtimalini önlemek için.. Esnaf perişan olmuş.. Üstelik konsolosluk binalarının öbür yakasından bir bulvar geçmekte..

Yani niyetini bozan bombasını oradan da atar.. Ancak, yetkililerin içine böyle bir his doğmuş demekki.. "Bomba atılırsa buradan atılır.." deyip semtin bu yolunu kesmişler..

Adana sofrası biraz kebap biraz da ot demek.. Öyle bir ot zenginliği ki insanın burada koyun olası geliyor.. U düzenindeki sofranın en stratejik yerine, köşelerden birine çöktüm.. Ha babam tıkıştırıyorum..

Restoranın sahibi Mesut Bey de arkada dikilmiş, bir yolu trafiğe kapatmanın sosyal ve ekonomik zararları üzerine brifing veriyor..

***

Ben "Hallederiz, hallederiz.." deyip biraz ot alarak ağzıma tıkıyorum.. Çiğnerken Mesut Bey'e tempo tutup kafa sallıyorum.. O hikayesini bitirdikten sonra kaydı başa alıp, yeniden anlatıyor..

Benden başka herkes kendini rakıya vurmuş, bir ben "Şarap.." diye tutturdum.. "Kırmızı.. " dedim "Yakut.." dedim.. Garson peki mealine kafa sallayıp, başka şarap getirdi..

Adanalı garsonların huylarına alıştım artık.. Sen ne söylersen söyle onlar kafalarına göre takılıyorlar.. Kırmızı şarap, dedik ya! Gitti, gözüne kestirdiği kırmızı şişelerden birini kapıp getirdi..

Farkedince şişeyi geri yolladım.. "Yakut getirecektin.." diye siparişi tekrarladım.. Şişeyi üç garson birden getirdi.. Masaya koyana kadar da birbirlerine gösterdiler..

- "Yakut bu deel mi?"

- "Bir yanlışlık yapmayak da.."

Karafakİ krİzİ..

Şarabı dinlendirmek için "Bir karafakiniz var mı? Rica edeceğim.." dedim.. Niyetim şarabı içine döküp biraz havalandırmak.. Var manasına kafa sallayıp gittiler ama gidip o gidiş..

Gelene geçene "Bir karafaki istemiştim.." diyorum.. Tamam, işareti verip ortadan kayboluyorlar.. Yanımda Adanalı ev sahipleri var.. Onlar da kıvranmakta..

Anladım ki "karafakiyi" söktüremediler.. Garsonlardan birini çağırıp "Karafaki ne biliyor musun?" diye sordum.. Bilmiyormuş, yüksek sesle açıkladım:

- "İçine rakı konulan küçük cam sürahiye karafaki derler.."

Bu açıklama üzerine Adanalı evsahipleri atıldı.. "Koş bir sürahi kap gel oğlum.." Oğlan koşturdu, aynı hızla geri döndü.. Lokantada sürahi yokmuş..

Benimki de inat yani.. "Misafiriz köyünüze, uyamadık huyunuza.." deyip işin peşini bırakmıyorum.. Yeni bir tarif verdim:

- "Büyük bira bardakları oluyor ya! Hani kocaman kulplu.. Onlardan getir.." dedim..

Bir koşu daha yaptı garson.. Geldi, büyük bira bardağı da yokmuş.. Artık kararlıyım, şarabı illa ki havalandıracağım.. Bardak bulamazsam tepsiye yayıp öyle içeceğim..

Garsonlara da "Parmağıyla işkil tutar.. İşkilini müşgil tutar.." dedirtip arkamdan okkalıca sövdüreceğim..

***

Büyük su bardağı istedim, küçüğü varmış.. Maşrapa dedim, yok dediler.. Sonunda pes edip bir kadeh daha istedim.. Birisine içtiğim, diğerine de içeceğim şarabı koydum.. Önümde duruyorlar..

O sırada Mesut Bey yol hikayesini yeniden anlatmaya başlamış.. Ben çaresiz dinliyorum.. İlişkimiz Kırkağaç kaymakamlığı sırasındaki Şair Eşref ile evinin bahçesine kenef yapmak isteyip, kadıdan izin alamayan Ahmet Efendi'nin ilişkisine döndü..

Neredeyse peçeteyi önüme çekip Vali Bey'e hitaben bir dörtlük yazacağım:

Şu kerhane-i alemde herkesin bir davası var.. / Bizim lokantacı Mesut Efendi'nin de bir yol davası var.. / Vali Efendi, lütfeyle trafiğe aç şu yolu.. / Gözü kararmış esnafın sana hayır duası var..

Altına da "Komser Şekspir filminin bambisi, eyalet genel valisi Selahattin Duman" diye imzamı çakıp, makamına göndereceğim.. İşleme kor koymaz, kendi bileceği iş.. Benimki sevabına aracılık..

YARIN: İstanbullu kızların pavyon basma hikayesi ile bitiriyoruz inşallah..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır