kapat

20.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Beni Nurseli İdiz oynasın
'Bu meslekte en iyisi benim' diyen vergi rekortmeni Manukyan genelevleriyle gurur duyardı: 'Bir dönem sadece benimkilerde musluktan sıcak su akardı...'

Matild Manukyan eşinden habersiz, yüzünü bir eşarbın ardına gizleyerek kirasını alabilmek için Behice'nin Abanoz Sokağı'ndaki evine gidip parasını alıyor.

Bir süre sonra eşi Aram sirozdan vefat edince, Matild oğlu Kerope ile tek başına kalıyor. Terziliği bırakıp "Evin kasasının" başına oturuyor. Bir süre sonra da evin tamamını alıyor Behice'den...

Manukyan'ın bizzat işlerin başına geçtiği yıllarda kızların vizite ücreti bir liradır. Dışarı çıkmaları yasaktır. Aldıkları paranın önemli bir kısmı patronun cebine giriyor. Özetle kızlar esaret altında. Manukyan önce evin bakımını yaptırıyor, sonra da kızların. Hepsini sağlık kontrolünden geçiriyor. Kızları vizite ücretine ortak ediyor. Haftada bir gün izin veriyor. Ve daima kuruşu kuruşuna vergisini ödüyor. Abanoz Sokağı'ndaki diğer patronlar tedirgin olsa da Matild bildiğinden şaşmıyor. "Madem ki bu işi yapıyorum, en iyisi olacağım" diyor. Neticede en çok onun evi iş yapıyor ve iki yıl içinde sahip olduğu ev sayısı dörde çıkıyor.

VE ALAGEYİK SOKAĞI
1963 yılına gelindiğinde Abanoz Sokağı'nda artık Matild Manukyan'a ait 25 ev vardır. Kazanç iyidir. Aynı yıl dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Haydar Özkın, Abanoz Sokağı'ndaki evleri Yüksek Kaldırım'daki Alageyik Sokağı'na taşır. Manukyan "mezbelelik" olarak tanımladığı Alageyik'te işleri yoluna koyabilmek için dönemin yüksek mevkideki kişileriyle görüşür. Evleri tertemiz yapar. "O dönemde sıcak su akan sadece benim evlerimdi" diyerek yaptıklarıyla övünür.

MÜLK ÜSTÜNE MÜLK
Zamanla genelevlerinin sayısını 14'e indirir. Bu arada sürekli gayrimenkule yatırım yapar. Vergisini de son kuruşuna kadar öder. 1989'da vergi rekortmeni olunca Türkiye'nin tanıdığı Matild Manukyan ölümüne kadar değişmeyecek bir sıfatla anılmaya başlar artık: "Vergi rekortmeni genelev patroniçesi."

Genelevlerden gelen paraları gayrimenkullerde değerlendiren Manukyan, "Kârlı yatırım neredeyse ben oradayım; bir ticaret kafam var demek ki" der gururla. 1989'da ödediği vergi 315 milyon liradır. 1990'da 1 milyar 260 milyonla yine birinci olur. 1991'de rekoru 2 milyar 614 milyondur. Yıllarca üstüste vergi rekortmeni olarak basının ve kamuoyunun yakın ilgisini üstünde toplayan Matild Manukyan yaşlılığını heyecanlı anılarıyla, fotoğraflarıyla, almaya bıkmadığı mülklerinin tapularıyla geçirir.

Genelev Patroniçesi'nin mal varlığı listelendiğinde sadece İstanbul'da 500 daire ve 70 işhanı ile Yalova'da 200 daire gözü çarpıyor. Dairelerin yanısıra arazileri, fabrikaları da olan Manukyan'ın, son yıllarda artık gayrimenkul almamaya özen gösterdiği biliniyor. "Olanlar bana yeter, elimdekilerin vergisini zor ödüyorum" diyerek durumunu açıklayan Matild Manukyan'ın en büyük arzusu yaşamının bir belgesel olmasıydı. Bu konuda kendisi de çalışmalar yapan Manukyan gençliğini Nurseli İdiz'in oynamasını istiyordu.

BEN BİR İŞLETMECİYİM
Konakta doğdu, genç kızlığında İstanbul sosyetesinin aranan simasıydı. Tesadüf sonucu genelev patroniçesi oldu. Öldüğünde oğluna ve torunlarına katrilyonu bulan bir miras bıraktı. "Bu işi de birileri yapacak, ben işletmeciyim. Bu alemin en iyisiyim" dediği işine dört elle sarıldı. Türkiye onu "vergi rekortmeni genelev patroniçesi" olarak tanıdı, tartıştı.

'Florya'da denize giren Atatürk ile tanışmıştım'

Bir röportajda Ata ile tanışmasını şöyle anlatmıştı: "23 yaşındaydım. Pera Palas'taki balolarda zaman zaman 'Büyük Kurtarıcı'yı uzaktan görme şansım olmuştu. Ama kendimi takdim etme cesaretim hiç olmadı. O yıllarda Florya'da denize girilirdi. Biz de deniz banyosu için oraya gitmiştik. Yolda bir araba durdu; baktım Büyük Kurtarıcı. Denize gelmiş. Siyah mayosu, sarı saçları, mavi gözleriyle hayran kaldık. Denize girdi. Sonra yukarıdaki bağ evine gitmek üzere kalktı. Fakat ben tanışmaya can atıyordum. Hemen yanına koştum. 'Paşam' dedim, tanıştık. Ve o günü hiç unutmadım."

Matild Manukyan evinin en önemli köşesinde hep Atatürk'ün resmini asardı. Hayranlığını ve saygısını hiçbir zaman yitirmedi. Zaman zaman "Ben Türküm. Azınlık filan değilim. Bu topraklarda doğdum, bu bayrağın altında büyüdüm" der ve Atatürk'e olan saygısını dillendirirdi.

Terör onu da vurmuştu
Matild Manukyan sakin başlayan, fırtınalı devam eden yaşamının son yıllarında terörle de bizzat tanıştı. 1996'da evinin önünde bombalı saldırıya maruz kaldı. Şöförü ve koruması öldü. Manukyan hastanelik oldu. 8 ay hastanede yaşayan ve yanık ve kırıkların tedavisiyle uğraşan Manukyan bu olaydan sonra toparlanamadı. Dostları, "Arka arkaya 12 ameliyat geçirdi. O yaşta bir insan için kaldırılması zordu. Kırgındı. Bunu tedavi sürecinde söylediği şu sözlerle dile getirmişti: "Bizim memlekette insanın kıymeti bilmiyorlar. En fazla vergi veren kişiye bomba atıyorlar. Törenler düzenlediler. Ödüller verdiler. Ya sonra ne oldu; kırıklar, yanıklar içinde kaldım. Artık çalışmayacağım. Hayır işleri yapacağım. Hep hayırlarla, sağlık ve eğitimle ilgileneceğim, hastaneler, okullar yapacağım...."

OTOMOBİL TUTKUNU BİR HAYIRSEVER
Tek lüksü ısmarlama arabalardı. Cadillac, Ford, Buick, Mercedes ve en son Rolls Royce. 1990 model Rolls Royce'u 1987'de ısmarlamıştı. Döşemesi 27 antilopun derisi ile kaplıydı, aksesuarları da gümüştü. 1989'da arabanın fiyatı 3 milyar 700 milyondu.

Manukyan zora düşen esnafın malını toptan satın alarak rahatlamasını sağlayan bir hayırseverdi aynı zamanda.

BİTTİ


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır