15 dakika

İlk yarı, Beşiktaş için tam bir kâbustu. Taraftarın tribüne gelmesi istenmişti, gelmişlerdi. Destek istenmişti, olağanüstü, inanılmaz bir destek vardı. Tribündekiler, tek bir gol için çırpınıyor, sesleri kısılıncaya kadar bağırıyorlardı. Taraftar korosu muhteşemdi. Gelgelelim, sahanın içi tam bir faciaydı.

Beşiktaşlı futbolcular koşuyor, ölümüne savaşıyor ama oyuna bir türlü ağırlıklarını koyamıyorlardı. Futbol kalitesini yükseltemedikleri gibi, organize atak geliştiremiyor, etkili olamıyor, adam gibi bir pozisyon bulamıyorlardı. Bıraktık bunları, rakip kaleye attıkları şut bile yoktu.

İlk yarıda Beşiktaş'ın girdiği tek pozisyon, 8. dakikadaydı. Ahmet, bomboş gole giderken, yan hakem bayrağını kaldırdı, orta hakem de düdüğünü çaldı. Bu, bir cinayetti. Pozisyon kesinlikle ofsayt değildi. Beşiktaş'ın olası bir golü katledildi. Beşiktaş'ın ilk yarıdaki berbat oyunu için, bu yanlış hakem kararı elbette mazeret değil. Ancak, tersliklerin sürekli Kartal'ın başına gelmesi son derece ilginç ve de düşündürücü.

Kartal'ın öbür yüzü
İlk bölümde hiç beğenmediğimiz o Beşiktaş, 2. yarının ilk 15 dakikasında muhteşem bir görüntüyle karşımızdaydı. Haydi bakalım, gelin çıkın işin içinden. Nasıl oluyor bu iş? Beşiktaş, izleyenlerini şaşırtmayı doğrusu çok iyi beceriyor. 45 ile 60. dakikalar arası, tam anlamıyla, 'Kartal şov' vardı. İlk yarıda pozisyon bulamayan Beşiktaş bu kısa zaman diliminde inanın 7-8 net gol pozisyonuna girdi.

Peki be mübarekler, daha önce neredeydiniz ve neden bu müthiş taraftarı tribünde kahrettiniz? Demek ki, biraz kıpırdamanız bile 3 puan için yeterli oluyor. Zaten Beşiktaş'ın galip gelmesinde işte o 15 dakikalık oyunu rol oynadı.

Scala'ya şaşırıyorum, sistemde değişiklik yapmıyor. Adam, "İnadım inat" diyor. Kanatlarda hep tek adam bulunduruyor. Değiştirmeyi de aklının ucundan geçirmiyor. Nihat 2. yarıda canlanmasaydı, sağ kanada işlerlik kazandırmasaydı, Beşiktaş çok daha fazla zorlanırdı. Scala'nın Mehmet inadı da doğrusu tuhaf.

Beşiktaş, bu galibiyeti dönüm noktası olarak kabul etmeli ve taraftar, futbolcu, her zaman işte bu birlikteliği sergilemeli.

Başarı için ön koşul bu!