Parçalanmış ailenin yekpare kedisi Siyami
Bana isim koyma konusunda bile anlaşamayan annemle babam ayrıldılar. 'Medeni' olduklarını iddia ediyorlar, arkadaşlıkları tükenmezmiş. Hakim benim velayetimi kime verdi bilmiyorum, ama bazen annemin evinde, bazen de babamın evinde kalıyorum. Hiç güzel bir şey değil bu...
Adım Siyami... Babam bu ismi bana bir Siyam kedisi olduğum için koymuş!... Hıh! Sanki insanlar bana baktıklarında safkan bir Siyam Regdoll olduğumu anlamayacaklarmış gibi... Annem ise bana Pati diyor. Neysi ki zeki bir kediyim de beni çağırdıklarını hemencecik anlayabiliyorum.
Bana isim koyma konusunda bile pek anlaşamayan annemle babam bir yıl önce ayrıldılar. Artık ben parçalanmış bir ailenin kedisiyim.
SEYAHATİ HİÇ SEVMEM
Annem ve babam "medeni" olduklarını iddia ediyorlar. Evlilikleri sona ermiş ama arkadaşlıkları asla tükenmezmiş. Hakim benim velayetimi kime verdi bilmiyorum ama bazen annemin evinde, bazen de babamın evinde kalıyorum. Bildiğiniz gibi kediler alıştıkları mekanlar şöyle dursun, mama kaplarının yerlerinin bile değişmesine tahammül edemezler. Ama benim için oradan oraya taşınmak sırtüstü yatıp kaşınmak kadar doğal bir hadise haline geldi. Annem tatile gideceği zaman babam bize gelip beni kafesime koyuyor. Mama kaplarım, yiyeceklerim, taraklarım, oyuncaklarım, ilaçlarım, tuvalet kabım ve kum torbalarım arabaya yükleniyor. Ben seyahati hiç sevmediğim için arabanın içinde biraz miyavlıyorum. Onlar arabanın koltuğunda rahat rahat gidiyorlar. Bense daracık bir kafeste her virajda sağa sola savrulup, her çukurda kafamı çarptığım için onlar kadar konforlu bir yolculuk yapamıyorum. Bir keresinde çok miyavlayınca babam beni kafesimden çıkarmıştı. Ona teşekkür etmek için oturduğu koltuğa doğru hamle yaptım. O sırada patilerim kaydı ve pedalların arasına düştüm. Babam ne yapacağını şaşırdı. Önce sağa sola yalpaladık, sonra babam elinin altındaki baston gibi şeyi yukarı çekip, arabayı durdurdu. Sonra sinirli sinirli
bana o güne kadar hiç duymadığım şeyler söyledi. Galiba sevgi sözcükleri değildi. Çünkü dudaklarından köpükler saçılıyordu...
Tam babamın evine alışmışken, bu kez annem gelip beni alıyor. Haydii, tekrar tası tarağı toplayıp göçe başlıyoruz. Keşke leylek olsaydım... Hiç olmazsa ne zaman nereye göç edeceğimi havalara bakıp, anlardım!
YÜKSEL AYTUĞ
|