kapat

18.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ASAF SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


Türk Telekom'a alıcı yok

Siz ne bekliyordunuz bilmiyorum ama benim en küçük bir tereddütüm yoktu. Hükümetin piyasaya sunduğu şekli ile TürkTelekom'un satılması mümkün değildi. Bir alıcının çıkması ancak mucize olurdu.

Mucize olmadı. Zaten şu sıralarda Türkiye ekonomisi mucizelere pek müsait değil. Olağanüstü bir şey olacaksa, onun da bir felaket olması ihtimali çok daha yüksek.

"Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir" denir. Türk Telekom satışa çıkar çıkmaz, kimsenin ilgisini çekmediği anlaşıldı. Muhtemel alıcılar ortalıkta görülmüyordu.

Sektörün Avrupa'daki büyük oyuncuları bakmadılar bile. Zar zor, biraz da ayıp olmasın diye, Deutsche Telecom bizden gelen toplantı teklifini kabul etti. Diğerleri onu da istemediler.

Hikaye zaten o noktada bitmişti. Gerisi zaman öldürmekti. Dostlar alış verişte görsün misali, teklif verme günü beklendi. Teklif veren olmadı. Böylece bir kez daha Türk Telekom özelleştirmesi fiyaskoya dönüştü.

Neden böyle oldu? Küçük bir analiz yapalım.

Mülkiyet hakları
İktisat teorisinde giderek kullanımı artan bir kavramla yola çıkalım. "Mülkiyet hakları", hakiki ya da hükmi şahsiyetlerin ellerindeki ekonomik kaynaklar üstündeki haklarını özetliyor.

Önce yönetim açısından bakalım. Türk Telekom'da, aslında neyin satışa çıktığı son derece muğlaktı. Yabancı alıcının şirketteki payı yüzde 20 ile sınırlandırılmıştı. Ancak yerli ortakları ile beraber yüzde 34'e çıkabiliyordu.

Yani alıcı azınlık hissesine sahip olacaktı. Fakat, aynı anda yönetimde ağırlık veriliyordu. Nasıl? Bir takım karmaşık mekanizmalar aracılığı ile. Bunların anonim şirket hukuku ile bağlantısını kurmak zordu.

Şirketlerde nihai karar organı genel kuruldur. Bir takım kısıtlamalar getirilse bile, neticede hisse çoğunluğuna sahip olanların dediği olur. İkinci organ yönetim kuruludur. Gene çoğunluk kuralı işler.

Türk Telekom'da her iki üst organda çoğunluk devletin elinde kalıyordu. Bu durumu telafi etmek için, yönetim kurulunun altında bir icra kurulu tesis edildi. Çoğunluğu alıcıya verildi. Ama icra kurulunun fazla hukuki gücü olması mümkün değildi. Potansiyel alıcılar ciddiye almadılar.

Olayın bir başka boyutu daha var. Türkiye'nin hukuk sistemi ile ilgili çok haklı tereddütler var. Bunun da gerisinde geçmişte yapılan ve gelecekte de yapılması muhtemel hukuk dışı uygulamalar yatıyor.

Diyelim ki biri özelleştirme koşullarını kabul edip Türk Telekom'u satın aldı. Parasını ödedi. Satışın bir süre sonra iptal edilmeyeceğinin güvencesi var mı? Ya da geçmişe yönelik vergiler konmayacağının? Yok. Türkiye'de daha önce bu tür uygulamalar yapıldığını cümle alem biliyor.

Sektör sorunlu
Dış konjonktür de son derece önemlidir. Son bir yıla kadar, telekomünikasyon sektörü dış borsalarda çok ilgi görüyordu. Büyük şirketlerin piyasa değeri yükseldikçe, borçlanma ve yatırım olanakları da artıyordu.

Şirket yada lisans satın almak için yüklendikleri borçların çok yükselmesi yatırımcıları korkuttu. Piyasa değerleri düştü. Borç bulmakta zorluklar belirdi. Dolayısı ile telekom devlerinin Türkiye gibi piyasalara yönelik iştahı azaldı. Hepsi büyüme planlarını rafa kaldırdılar.

Bütün bunların anlamı nedir? Hükümet Türk Telekom'da satılacak hisse senedini yüzde 51'e çıkartacakmış. Bence boş yere uğraşıyorlar. Gene kimse almaz. Marifet yüzde 51'i iki yıl önce yapmaktı. Artık çok geç. Yüzde 100'e bile alıcı çıkacağından şüphe duyuyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır