Meclis Başkanı Ömer İzgi bu yanlışa düşmemeli.. Parlamenter rejimin temelinden sarsılmasına izin vermemeli..
Milletvekilleri bu muameleye layık değil..
Bir Meclis Başkanı'nın gerekçe ne olursa olsun, vekillerin imajını sarsmaya hakkı yok..
Geç kalmadan bir kez daha düşünmeli..
Yine ne oldu demeyin.. Olmadı ama olacak..
Başkan İzgi, Meclis'in iki büyük sorununu çözmek için bazı önlemler aldı.. Daha uygulamaya koymadı ama koyacak.. İşte o gün demokrasimiz çok ama çok büyük yara alacak..
Neden mi? Anlatalım..
Bizim milletvekilleri silaha meraklı.. Çoğu Meclis'te bile silah taşıyor.. Bu büyük tehlike.. Allah göstermesin bir tartışma ortamında, sinirlerin gerildiği bir anda ya silahlar patlarsa..
Üstüne üstlük Genel Kurul salonuna da silahla giriyorlar.. Bu her şeyden önce demokrasiye aykırı.. Vekillerin özgürce tartıştıkları bir salonda.. Tüm fikirlerin özgürce konuşulabildiği bir ortamda silahın işi ne?
Vekillerin silahsız olması gerekmiyor mu?
Gerekiyor...
Meclis Başkanı bunu sağlamak için ne yapıyor biliyor musunuz?
Yurtdışından henüz Türkiye'de hiç kullanılmayan bir kapı getirtiyor..
Kapı öyle bildiğimiz kapılardan değil.. Çift kapılı küçük bir kabin... Meclis'e gelen vekil önce birinci kapıyı açacak.. Kabine girecek... Üzerinde silah yoksa ikinci kapı açılacak..
Silah varsa.. İkinci kapı açılmayacak.. Kabinde sıkışıp kalan vekil zorunlu olarak silahını görevliye teslim edecek..
Çok ayıp değil mi? Vekillere böyle davranmak ayıp değil mi?
Sanki her biri potansiyel saldırgan.. Sanki her biri tehlikeli birer cani..
Milletin temsilcisi buna mı layık?
Peki, doğrusu ne?
Doğrusu şu; Başkan bir yazı ile Meclis'e silahla gelinmemesini ister..
Vekiller de bu çağrıya seve seve uyar.. Dalgınlıkla üzerinde silah unutan olursa dedektörden geçerken sinyal çalar.. Görevli memur da kibar bir şekilde milletvekilini uyarır:
"Efendim.. Lütfen silahınızı verir misiniz" der.. Vekil de verir..
Özel yapım, çift kapılı kabinlere ne gerek var..
Ben vatandaş olarak seçtiğim vekillerin o kapıdan geçip Meclis'e girmesinden utanırım.. Milletvekilleri utanmayacak mı?
Bu birinci sorun.. İkincisi de şu..
Genel Kurul görüşmeleri sırasında milletvekilleri sık sık kavga ediyor.. Konuşmacıya saldırıyor. Kürsüyü işgal ediyor..
Bu çirkin olaylar TV ekranlarına, gazete sayfalarına yansıdıkça rejimin itibarı sarsılıyor..
Başkan buna da bir çare buldu.. Hatip kürsüsünü yükseltiyor.. Saldırılara karşı kale gibi korunaklı hale getiriyor.. Marangozluk önlemleriyle tartışma adabı sağlamaya çalışıyor...
Çalışıyor da bunun; "Ey vekiller ne yapayım.. Bir arada oturup tartışamıyorsunuz.. Kavga etmemeniz, birbirinizi boğazlamamanız için devreye marangozları soktum.. Kürsü dokunulmazlığını, konuşma özgürlüğünü ancak marangozluk marifetiyle sağlayabiliyorum" anlamına geldiğini düşünmüyor mu?
Kürsüyü yükselterek, vekillere saygısızlık yaptığının farkında değil mi?
Bence bu iki yanlışlıktan da hemen dönülmeli.. Milletvekillerine küçük bir uyarı yeter...
Ne marangoza ne de özel yapım kapılara ihtiyaç var..
Orası demokrasinin kalesi.. Onu en iyi vekiller korur..