kapat

15.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )


Affın tamamlanması

Hükümetin DSP kanadından ilk af girişimi başlatıldığında hep "karşı sesler" yükseldi. Her kesim kendine göre "aftan yararlanmaması gerekenleri" söyledi.

1999 yılında yapılan ilk girişim Demirel tarafından veto edildi. Demirel'e giden ve yine eşitsizlik nedeniyle geri gönderilen kanunun adı "Bazı suç ve cezaların affına ilişkin kanun"du.

Bu dönemde tartışma hep "olumsuz" çizgide yapıldı. Yine en çok af olmaması gerektiğini söyleyenlerin sesleri duyuldu. Hükümet, geçen yıl sonunda kanunun niteligini değiştirdi ve adı şöyle oldu: "23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartlı salıvermeye, dava ve cezaların ertelenmesine dair kanun".

Bu kez hükümet affı ceza indirimine çevirdi. Ancak geçen yıl 8 aralıkta çıkan kanunu bu kez Cumhurbaşkanı Sezer geri gönderdi.

Bundan sonra ise hükümet aynı kanunda ısrar edince Sezer de anayasa gereği onayladı ve Anayasa Mahkemesi'ne gitme hakkını da kullanmadı.

Ancak şu anda çok sayıda vatandaş bu kanunun eşitsizliğine karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi de bu temel üzerinden bir karar verecektir.

Eşitsizliğin dayanağı
Bu yasa 1999'daki af yasasından farklı olmasına rağmen, kapsamın 23 Nisan 1999 öncesinde tutulması eşitsizlikle ilgili yorumlardan birinin dayanağı olmaktadır. Bu tarih, ilk af yasa tasarısının Meclis komisyonuna geldiği tarihtir. Bu tarihin konulmasındaki amaç bu yasa girişimi dolayısıyla suç işlenmesini "teşvik edici" bir ortamın doğmasını engellemektir. Bu anlaşılır bir gerekçedir.

Ancak bu yasa Demirel tarafından veto edilmesinden sonra "yok olmuştur". Geçen yıl sonunda çıkan ayrı bir yasadır. Eşitsizlik üzerinde duranlar burada bir "tarih haksızlığı" olduğunu da savunmaktadırlar. İlk yasaya "23 Nisan 1999" kaydının konulma gerekçesinin bu kanun için de geçerli olduğunu savunanlar, bu kanunun da Meclis komisyonuna geldiği tarihe kadar olan dönemi kapsaması gerektiğini savunuyorlar.

Cumhurbaşkanı Sezer, ikinci kanunu Meclis'e geri gönderirken dayandığı gerekçeler arasında "tarih" meselesini belirtmemiştir. Sezer'in üzerinde durduğu eşitsizlik, ceza indiriminden faydalanacak olan ve faydalanmayacak olan kanun maddelerinin ayırdedilmesiyle ilgilidir. Kanun bir "ceza indirimi" kanunu olduğuna göre eşit uygulanmalıdır.

Sezer, gerekçesinde şöyle demiştir:

"Aynı süre ceza alan iki hükümlüden birinin, sırf suçunun türü nedeniyle daha uzun ceza çektikten sonra şartla salıverilmesi, cezaların farklı çektirilmesi sonucunu doğurmakta ve bu iki mahkum arasında eşitsizliğe neden olmaktadır."

Toplumsal barış için
Ceza indirimi yöntemiyle de olsa bir af uygulamasına karşı çıkanların gerekçelerinden biri, bu çapta bir "hapisane boşalması"nın suç oranını artıracağı şeklindeydi. Son haftalarda yayınlanan bazı suç istatistikleri bu görüş sahiplerinin haklı çıktığı izlenimi vermektedir.

Bu açıdan bakıldığında suçluluğu artıran asıl meselenin ne olduğu bellidir: İşsizlik ve yoksulluk. Ve Türkiye'de bugün bütün koşullar bu temeli kurutma değil, tam tersine canlandırma yönünde gelişmektedir.

Sonuçta bir af yasası çıkmıştır ve uygulanmıştır. Ama bu yasanın içeriği de Cumhurbaşkanı Sezer'in belirttiği haksızlık ve eşitsizliklere de yol açmıştır.

Bu tür afların birinci amacı toplumsal barışı geliştirmek, gerilimleri azaltmaktır. Bu aşamada bu haksızlıkların da giderilerek "affın tamamlanması" toplumsal açıdan yeni bir rahatsızlık getirmeyecektir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır