kapat

15.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


İçişleri Bakanına açık soru!..

İçişleri Bakanımız Sadettin Tantan'a tüm spor kamuoyu önünde sormak istiyorum..

Türk polisinin gücü stadyumlarda toplu halde küfür önlemeye yeterli midir, değil midir?..

Bu sorunun yanıtı önemli.. Başlayan ikinci yarı ile, futbol sahalarının içinde ve dışında terör işaretleri başladı.. Sahaya inen seyirciler, taşlanan otobüsler, taşıtlar.. Yakalanan satırlar, döner bıçakları..

Feci sona doğru hızla gidiyoruz..

Federasyonun önlem alması mümkün değil.. Umursamıyorlar da.. Ama ikinci bir Kayseri- Sivas olayını bu ülke güvenlik açısından çok pahalı öder. Bu yüzden sorun, İçişleri Bakanlığının aslında..

Şiddete varan eylemler, küfürle başlıyor, küfürle tahrik edilip kızıştırılıyorlar. Bu yüzden küfürün mutlak önlenmesi gerek..

Toplu halde küfür, hem de televizyon kameraları önünde işlendiği için, Türk Ceza Kanununa göre ağırlaştırılmış suç ayrıca.. Bu küfürü yönetenler, suç işleme amacı ile çete kuran kişiler, hukuksal bakımdan. DGM'lik suç işliyorlar yani.. Paraları belli kaynaklardan alıyor, belli yerlerde toplanıp, silahlanarak topluca stadlara geliyor ve terörü başlatıyorlar. Baklava çalan üç çocuğun çete olduğu ülkemizde bu ne peki?..

Onlara katılmayanları da tehdit ediyor, sözle ya da fiilen saldırıyorlar.

Valiler, savcılar ve Emniyet Müdürleri bu ahlaksız, bu iğrenç, bu doğrudan hedef göstererek, belli kurumlara ve belli kişilere yönelik küfürlere kulaklarını tıkıyor, resmen ve alenen görevlerini yapmıyorlar..

Sezon başında yayınladığınız genelge bir gün için dahi uygulanmadı..

Bu yüzden kamuoyu önünde açıkça soruyorum..

Polis, toplu küfürleri engellemek istiyor mu, istemiyor mu?..

İstiyor ve bu küfürler hergün daha artarak ve daha iğrençleşerek devam ediyorsa, bundan polisinizin yetersiz kaldığı sonucunu çıkarabilir miyiz, Sayın Bakanım..

Türkiye'nin en yürekli temizlik operasyonlarını sonuna kadar yürüten Sadettin Tantan'ın stadları ve televizyon ekranlarını da temizleyeceğine inanıyoruz.

Gene yanlış..

Nouma'ya UEFA'nın verdiği cezayı fazla bulup UEFA Tahkim kuruluna gitmişti Beşiktaş.. Bir maç daha ekletip döndüler..

Şimdi Beşiktaş yönetimi ayni hatayı Türkiye'de yapıyor.. Profesyonel Ceza Kurulu'nun verdiği üç maç ceza, aslında Nouma'nın işlediği suçun alt sınırının da altında.. 1 aydan 6 aya kadar ceza alması gerekirdi.

Kafa atma olayı, futbolun gerektirdiği bir ikili mücadelenin içinde değil.. Top bambaşka yerde.. Bu iki futbolcu yan yana bile değil o sırada.. Nouma, Thomas'ı hedef alarak koşuyor ve kafayı atıyor. Hangi Thomas'ı.. Bir ay önceden medyaya açıklamış.. "Senin hesabını göreceğim" diye.. O.. Yani hukuk deyimi ile, kasten ve taammüden (Önceden tasarlanarak) işlenmiş bir suç var.. Bu kafa vuruşu sonunda, mesela Thomas beyin kanaması geçirip ölseydi, Nouma, idam talebi ile yargılanırdı. Kasıt ve taammüd belli olduğundan..

Cezada alt sınır esastır.. Tekerrür, cezayı arttırır.

Nouma olayında, tekerrür de vardır. Yani Nouma'nın aslında alması gereken ceza, 1.5 ay, yani altı hafta veya altı maç olmalıdır.. Oysa, bunun sadece yarısını almıştır.

Tahkim kurulu hukukçulardan kuruludur. Olaya hukuksal bakılır, ayni ceza kurulunun benzeri olaylarda İkinci, Üçüncü Küme futbolcularına verdiği cezalar emsal alınır, Şampiyonlar Liginde, hem de ikili mücadele sonunda birlikte yere düştüğü, pozisyon içinde kendisini tekmeleyen rakibine kafa atan Zidane'a tam beş maç ceza verildiğine dikkat edilirse, Nouma, Tahkimden zamlı ceza ile çıkabilir..

***

Juventus, o kafadan dolayı Zidane'a 500 bin dolar ceza verirken, Beşiktaş Yönetimin bu dengesiz, bu alkol bağımlısı, bu terbiye özürlü ve bu güvenilmez adamı savunmak için Nouma'yı eleştiren herkese, bu arada bugünkü Beşiktaş yönetimindekilerden çok fazla Beşiktaş'a hizmet etmiş, eski futbolcu ve yeni köşe yazarı kalemlere hakaret etmesini anlamak mümkün değil..

Serdar Bilgili ve arkadaşları, Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan ilkeleri, bu Türkiye'nin en eski kulübünde, ahlak değerlerin hiçbirşeyle değişilmeyeceğini biran önce öğrenmek zorundalar..

Bugün Pascal'ı savunanlar, yarın kızaracak yüzlerini görmemek için aynalardan kaçabilirler..

Üç Futbolcu.. Üç Kulüp.. Üç sorun..

Jardel.. Baliç ve Nouma..

Galatasaray.. Fenerbahçe ve Beşiktaş..

Üç büyük kulübün üç büyük sorunu işte bunlar..

Üçünün de ortak özellikleri var..

Üçü de oynasalar da sorun, oynamasalar da..

Üçü de, seyircinin gözdesi.. Ama üçü de, takım içi huzursuzluğun sebebi..

***

Jardel'in transferi Galatasaray'da tüm iç dengeleri bozdu. Onun 30 milyon doları bulan maliyeti, futbolcularda "Meğer biz bedava oynuyor muşuz" izlenimi yarattı. Emre ve Okan'ın aslında iyi paralar sayılan 3-3.5 milyon dolarları kabul etmemesinin asıl sebebi bu..

Bu pahalı Jardel, geldiğinden beri Galatasaraylı olamadı. Gizli gizli hep başka kulüplerle pazarlık yaptı. Şimdi ortaya çıktı ki, Benfica'ya imzayı da atmış, ama Benfica caymış. Şimdi Jardel tazminat istiyor..

Galatasaray'da elini hiç taşın altına koymadı. Takımı hep 10 kişi oynattı. Hiç bir zahmete katlanmadan, bedava gol topu bekledi. Tüm takım çalışırken, duran adam bedava golleri atıyor diye, tribünlerin de kahramanı olunca diğer oyuncuların rahatsızlığı başladı.

Galatasaray'ı geçen yıl UEFA Şampiyonluğuna götüren harika futbol, Jardel için oynamak yüzünden bozuldu. Topu kapan sahanın neresinde olduğuna bakmadan Jardel'e keser oldu. O da tam kafasına, ya da tam ayağına gelen toplar dışında hiçbirşey yapmadığından, yığınla akın, başlamadan bitti, rakip kontratağa dönüştü.. Galatasaray Jardel'le giderek daha kötüye gidiyor..

***

Baliç zerre kadar Fenerbahçeli olmadığını, sezon başında göstermiş, Real ve Fener başkanları satış için anlaşmışken "Ben Real'den gitmem. Bir yıl kiralık oynar dönerim" demişti..

Türk medyasına salladığı "Galatasaray formasını ancak cesedime giydirirler" palavrası Aziz Yıldırım'ın çok hoşuna gittiği için, her şartı kabul edilerek getirildi. Kendini Avrupa'ya sakladığı için bir türlü taşın altına sokmadığı eli yüzünden, son sezonunda Fener şampiyonluğu kaybetmişti. Gene ayni oyun oynanıyordu.. Mustafa Denizli'nin çok haklı uyguladığı disiplin kararı, Baliçsever, ya da denizli sevmezler yüzünden, Fenerbahçe'yi yıpratacak boyutta kullanılmaya başlandı. İlk kötü sonuçlu maçta, kulüp, teknik yönetim darmadağın edilecek..

***

Pascal Nouma, futbolcu olarak, bu üçlünün en değerlisi.. Ama spor ahlakı sıfır.. Güvenilirliliği sıfır.. Canı isterse oynuyor, istemediği maçlarda geziyor. Kafası atarsa, yumruk, kafa atıyor, takımı o maçta 10 kişi, ardından gelen maçlarda Noumasız bırakıyor.. Sorumsuz.. Alkol bağımlısı olduğu ortaya çıktı.. Medyaya ve seyircilere ağır hakaretlerde bulundu. Her fırsatta saldırdı..

Bütün bu rezaletlerine rağmen, Beşiktaş'ın geri kalan tüm kadrosundan daha değerli olduğu şeklindeki yazılar, seyircinin bu terbiye özürlü adama fena halde sahiplenmesi, kadrodaki özellikle genç futbolcularda belirli bir huzursuzluk yarattı.. Bu dengesiz, bu terbiye özürlü adama, Yönetimin nerdeyse kulübün anahtarlarını teslim edecek kadar alttan alması, huzursuzluğun boyutlarını büyüttü. En ceza alması gereken dönemde, Paris'te tatile gönderilmesi de tüy dikti..

***

Jardel.. Baliç ve Nouma..

Üç çıban başı.. Üçü de kansere dönüşmek üzere..

Üçü için de acilen neşter gerek.. Ama üç kulüpte de, gerçekleri gördükleri halde, gerekli operasyonu yapmaya yetecek yürekte yönetici yok..

Bugünkü tablo daha başlangıç..

Neşterler acilen vurulmazsa, bazı kafalar gerçeği iş işten geçtikten sonra anlayacaklar.

Ata Aksu gene yalan söyledi..

Yalan söylemek Futbol Federasyonu için artık iyice olağanlaştı..

M.Ali Birand'ın canlı yayınında, Cumhuriyet Hükumetinin bakanına hiç utanmadan ve hiç sıkılmadan "Biz kimseye jeep vaad etmedik ve vermedik" yalanını söyleyen Ata Aksu, Salı gecesi de Murat Birsel'in kendisine tanığı "Aklanma" programını, gene yalan söyleyerek kullandı..

15 gün önce Tv ekranlarına "Toto bize tek kuruş vermedi" diyen Aksu, Toto Müdürü Erdenay Oflas rakamları açıklayınca bu defa da "Efendim verdi de, az verdi" demeye getirdi..

"Toto kurulduğundan bu yana, futbol kulüplerine 2.6 trilyon ödemiş. Bu 3.5 milyon dolar eder" yalanı ile Murat Birsel'i resmen uyuttu..

Birsel "Bay Aksu, Toto kurulduğu zaman bir dolar 10 liraydı ve o bir dolar ile Avrupa'da bir yemek yemek mümkündü.. Bugün dolar 700 bin lira ve bir doları artık bahşiş diye verdiniz mi, dayak yersiniz.. Rakamlar üzerinde oynarak seyircimi aldatmanıza izin vermem" diyemedi..

"Bu mu spora pay" diyen Ata Aksu'ya, "Ya bugün profesyonel kulüplerin oynadığı futbol stadlarının yüzde 90'ı Toto'nun verdiği paralarla yapılmadı mı?.. Sadece futbol mu.. Amatör spor tesisleri ne?.. Toto bugün katrilyonlarla ölçülen değerler yaratmadı mı" da diyemedi..

Ata Aksu bir yalan daha söyledi..

"Herkes tehditler üzerine istifa ederken, bu tehditlere karşı koyan tek başkan Haluk Ulusoy oldu" deyince, dersini hiç çalışmamış Birsel "Peki ya Hadi Türkmen'i feda ederek zaman kazanmanız.. Peki ya, Eyüp Sultanda koyunlar keserek, altı ay daha izin almanız nedir" sorularını da getiremedi, Birsel..

"Bizi kulüpler yönetmiyor. Biz kulüplerin federasyonuyuz" diyen Aksu bir kez daha yalan konuştu.

Ulusoy ve arkadaşları, Kulüplerin değil, İhsan Cavcav ve Celal Doğan'ın federasyonu, onların kuklası idiler..

En canlı örneği Star gazetesi verdi.. Geçen hafta bu sütunlarda kendi başkanları hakkında yazdığımız 15 maddeye yanıt vermeyen federasyon, Türk futbol tarihinde ilk defa bir kulüp başkanını savunmak için bildiri yayınladı. Başkana yönelik eleştirinin federasyonla uzaktan yakından ilgisi yoktu. Ama kendi başkanını savunamayan federasyon, bu kulüp başkanı için hemen kolları sıvadı.. Çünkü emir büyük yerden, gizli başkan İlhan Cavcav'dan gelmişti. Futbol tarihinin federasyon bildirisi ile savunulan ilk kulüp başkanı İlhan Cavcav'dı..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır