Galatasaray'ın ölüsü, 9 kişiyle Deportivo'yu yenebiliyorsa, hiçkimse şüphe etmesin iyisi Şampiyonlar Ligi'ni kazanır. Hagi'nin ve Jardel'in 90 dakika sahada görünmediği maçta son yılların en kötü Avrupa maçlarından birini oynayan Galatasaray, İspanya Şampiyonu'nu devirince yargımız bu oldu.

Saniye 21... Top santra çizgisinin yan çizgiyle birleştiği en sağ köşesinde... Fatih dolduruyor, Jardel ofsayt. Saniye 51... Bu defa en solda, gene santrayla taç çizgisinin birleştiği köşeden Hasan Şaş dolduruyor, Jardel ıskalıyor. Gelişen akında Deportivo'nun kanattan yaptığı ortayı savunmamız seyrediyor, Fran Taffarel'in burnunun dibinden auta vuruyor. Ve biz de diyoruz ki, "Bu üç sahne maçın tablosu ise hapı yuttuğumuzun resmidir." Biz her yerden Jardel'i arayarak akın öldürürken, adamlar her kanat topunda tehlike yaratacaklar.

Dakika 7... Jardel'e santra üzerinden yapılan orta sayısı 5'e varmış. Ama Jardel hiçbirine dokunamamış. Nihayet, Galatasaray aklını başına getiriyor ve topu yere indiriyor. 10. dakikada korner için ileriye çıkan Bülent'in 8 metreden pozisyonu gollük, ama şutu yavaş... Tribünlerin dövünmesine fırsat kalmadan, bu defa Suat hemen hemen aynı yerden çok sert ve çok kontrollu vurunca Galatasaray golü erken buluyor.

Bulur bulmaz da, maçı rölantiye aldıklarını görüyoruz. Ama bir garip rölanti bu... Sadece orta sahada ve forvette. Savunma öylesine riskleri göze alıyor ki, rölanti oyunla bağdaştırmak imkansız. Çok riskli çalımlar, çok riskli kısa paslar, çok riskli Taffarel'i arayışlar... Ama anlaşılıyor ki, futbol ilahları El Turcolar'dan değil, sahici Türkler'den yana. Deportivolular bu riskli topları nasıl minnacık farklarla kaçırıyorlar, inanılmaz.

Aslında Galatasaray belki rölanti de oynamak istemiyor. Bize öyle geliyor. Neden? Jardel yok. Hagi yok. Emre bir var, bir yok. Ümit aynen öyle. Hasan Şaş sol açıkta kaybolmuş. Galatasaray, alenen ve resmen eksik oynuyor. Oyunun büyük bir bölümü savunma dörtlüsüyle İspanyollar arasında. Savunma dörtlüsünde de arıza var. Solda Hakan hata üstüne hata yapıyor. Pozisyon hatası yapıyor. Pas hatası yapıyor. İleriye gittiğinde, geri dönemiyor. Hasan ve Emre de yardım etmeyince, sol kanadın zaafını Deportivo fark ediyor ve bu kanattan akın üstüne akın tazeliyor. Ama boksörlerin siperlikte kalan yumrukları gibi etkisiz, boş akınlar bunlar. Hakan'ın sakatlanıp Ergün'ün oyuna girmesi durumu daha da kötüleştiriyor. Ergün, hiçbir topu takım arkadaşına atamıyor. Ve Hakan'dan daha büyük hatalar yapıyor. Gene onun hatalarından birinde 38. dakikada kaleciyle karşı karşıya kalan Tristan topu nasıl ağlara değil dışarı atıyor, şaşıyorsunuz.

Galatasaray 1-0 galip, tribünlerde herkes ilk yarının bitmesi için dua ediyor. Çünkü hiçbirisi bir Avrupa maçında Galatasaray'ın Ali Sami Yen'de bu kadar kötü oynadığını görmemiş. Devre arasında herhalde bazı uyarılar yapılacak, Lucescu hiç değilse takımı en azından sahada 10 kişi yapacak bir önlem alacak diye düşünüyorlar. Olmadı. Bu defa sakatlıklar doğru değişikliği engelledi. Önce ikinci yarıda birden eski Ümit'ten harika görüntüler vermeye başlayan Ümit sakatlanıp yerini Okan'a bıraktı. Ardından takım iyice yorulmuşken ve bir sağlam adam mutlak gerekirken bir kere daha Galatasaray'ın ender iyi oyuncularından Suat da sakatlanınca Arif, Jardel ile Hagi'den birinin yerine değil, Suat'ın yerine oyuna aldı ve takım yine 9 kişi kaldı.

HINCAL ULUÇ