Kanun despotizmi
Adının saklı tutulmasını isteyen kimya mühendisi okurumuzun başına gelenler, insanı dinden imandan çıkartır, üstelik de ne vatan sevgisi bırakır ne de millet!..
İşte size vatandaşımızın başından geçen bir elektrik hikayesi!
"Tekstilcilik yapmakta iken 97 global krizi ile atölyemi kapatmaya karar verdim. Kapatırken de bütün borçlarımı, elektrik dahil ödedim ve kapanış depozitomu aldım. Müteaddit defalar sorduğumda elektrik saatinin sökülmediğini öğrendim. İki yıl sonra, saat üzerime kayıtlı olduğu için bana borç çıkartıldığını ve haciz işlemi başlatıldığını öğrendim.
1.5 milyar gibi bir borç çıkartılmıştı.
Hukuk işlerine başvurdum, başvurum kabul görmedi. Ben de genel müdürlük ve halkla ilişkiler bazında iki yıldır mücadelemi sürdürüyorum. Halkla İlişkiler'deki muhteşem insanların anlayışı ve Elektrik İdaresi'nun 'kurum hatasını' kabul etmesi sayesinde borç 198 milyon liraya indirildi. O da, yalnızca bir emekli maaşım olduğu için 56 milyon lira şeklinde taksitlendirildi. Fakat bu meyanda Halkla İlişkiler Müdürü olan muhteşem insan, Çınarcık'taki depremde göçük altında kalıp öldü.
Biz bu defa kaldık mı yine Hukuk İşleri'nin eline...
Tamam, faiz, indirim falan kalmadı, diyerek yine üstümüze çullandılar, yeniden hesaplarla borç çıktı 500-600 milyon liraya... Çünkü ben bir iki taksidi ödemekte gecikmiştim. İnanılmaz gecikme faizleri uygulamaya başladılar. Sonunda önceki gün mahkemeye çıktık. Harç borç buldum, ana parayı ve gecikme faizlerini ödedim. Artık beş kuruş borcumun kalmadığına dair mahkeme kararı istedim, faizin faizini istiyorsunuz, dedim diye hakim de beni dışarı attı.
İki yıldır uğraştığıma mı yanayım, ödediğim haksız paralara mı yanayım, kullanmadığım elektriğin bedelini ödediğime mi, neye yanayım, söyleyin!..
Yahut da, Hukuk İşleri'nin, hiç bir şey dinlemeden canavar gibi namuslu vatandaşın üzerine üzerine yürümesine mi yanayım?"
Eh, bu durumda ne söylenebilir ki!..
Bu uygulamanın adı, olsa olsa hukuk değil, "kanun despotizmidir!"
Valizi kaybettiler
"Ailem, Gaziantep'ten yola Antalya-Manavgat Çayırağası firmasıyla 18 Ocak 2001 günü çıktı.
Otobüsün plakası 34 UPR 34...
Manavgat'a varışta, muavin bizim eşyaları başka bir yolcuya verdiği için ortada kaldık.
Otobüsün şoförü yapacakları bir şey olmadığını belirtip, gerekli yardım için bizim merkez ile irtibata geçmemizi istedi.
Merkezi aradığımda eşyaların listesini istediler.
Ben de bir mektup yazarak durumu bildirdim.
Mektupta ev ve iş adresimi bildirmiştim. Daha sonra iki hafta boyunca, burayı günde iki kez aradım.
Ali Bey adında orada çalışan birisi telefonda bana, kaybolan eşyalara karşılık biletin iki katını ödeyeceklerini söyledi.
Kaybım 70 milyon lira. Şirketin ödemeyi düşündüğü rakam ise 20 milyon lira.
Bundan ziyade muavin İbrahim Küsbeci evime akşam telefon açıp yanındaki akrabasıyla beni tehdit edip, bu parayı ödemeyeceklerini söyledi.
Hem eşyalarım kayboldu. Hem tehdit edildim...
Firma da biletin arkasına yazmış kaybolan eşyaların bedeli, biletin iki katı olarak ödenir diye...
Bu nasıl adalet, bu nasıl şirket anlayışı!" Mehmet Yılmaz - Tokat
Adaletli artış istiyoruz
Erenköy'den mail atan Hikmet Ersoy, "Şimdi sizlere izah etmeye çalışacağım konu, ekonomik yaşamın çok zorlaştığı ülkemizde, SSK emeklilerinin maaş artışlarındaki adaletsizliktir" diye başladığı yazısında, ortaya şöylesi bir tablo koyuyor:
"Bugün için en düşük SSK emekli aylığı 125, en yükseği de 245 milyon liradır. Aradaki fark 120 milyon liradır. Bu makas gittikçe açılmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse...
SSK emeklilerine her ay yüzde 2 buçuk civarı zam yapıldığını düşünürsek, bu yılın sonunda en düşük SSK emekli aylığı 168 milyon, en yükseği de 330 milyon lira olacak demektir. Aradaki fark 162 milyon liradır. Beş yıl sonrasını düşünecek olursak, bu fark daha da artacaktır.
Bu adaletli bir artış değildir. Benzinde hükümet süper ile normal benzinin fiyat farkını nasıl ki yıllardan beri yüzde 5 civarında tutuyorsa, bu maaş ayarlamasını da aynı şekilde yapmalıdır."
LPG soygunu
"Vermiyorum kardeşim"
Ordulu Yalçın Melikoğlu, üç ay önce arabasına LPG taktırmış... Bakın nasıl isyan ediyor:
"Dürüst bir vatandaş olarak vergimi vererek trafiğe işlettim. Ancak 10 gün sonra 156 milyon liralık vergi kaldırıldı. Bizler verdiğimiz paranın iadesini istedik. Bu, yürütmeyi durdurma kararıymış, kesinleşirse iade edeceklermiş... Kesinlikle inanmıyorum. Bu memlekette artık dürüst insanların adı keriz oldu. Geçen yıl LPG'ye 27 milyon lira vergi istenirken, bu yıl 180 milyon isteniyor. Vermiyorum kardeşim, alabilirsen al bakalım, ben artık keriz değilim, dürüst de değilim"
Stardigital'den iade
"Parayı ödedik"
Ankaralı okurumuz Bülent Kalender, abonesi olduğu Stardigital'in kendisinden 7 milyon lira yerine 43 milyon lira kesinti yaptığından yakınmıştı. Stardigital yetkilileri derhal aradılar ve vatandaştan yanlışlıkla kesilen 36 milyon liranın iade edildiğini bildirdiler. Teşekkürler.
Sorun çözüldü
Kaza parası ödendi
Süleyman Özaydın'a, yaptığı kaza sonrası bir türlü Akdeniz Sigorta'dan alamadığını söylediği 75 milyon lirası ödendi. Teşekkürler.
Turizmcilerin haklı uyarısı
Eski Bodrum Belediye Başkanı, turizmci Cevat Bilkiç, "Sümer Oral'a bir soru başlıklı yazınızda biz turizmcilere de destek vermiş oldunuz" diye başladığı mektubunda, "Ödeyemediğimiz vergilerimize getirilen taksitlendirme kolaylığı, verginin beyan tarihinden itibaren ana borç üzerinden faiz oranı yüzde 3 olarak uygulanır ise bu işin altından kalkabilir ve işlerimize devam edebiliriz.
Unutulmamalıdır ki, başarı hepimizin olacaktır" diyor.