İsimsiz annenin hukuk zaferi
Almanya'da "Hukuk Zaferi" kazanan isimsiz bir annenin hakkını arayış öyküsü... Adını açıklamayan mücadeleci bir Türk kadını, ATA Enstitüsü'nün desteği ile Almanya'da hakkını nasıl aradı?
Karıncalar birleşirse, aslana meydan okurlar... Ya kadınlar birleşirse... Dünyaya meydan okumaları, işten bile değil.
Bugün "kadınları" yazacağız.
"Hakkını arayan" kadınları.
Ve özellikle de...
Almanya'da "hukuk zaferi" elde eden bir Türk kadınını.
"İsimsiz" bir anneyi.
ANNEYE YARDIM
Almanya'da, anneye, doğumdan sonra iki yıl boyunca, "yardım yapılır."
"Annelik yardımı."
Ayda "1.200 mark."
İki yıl sonra "bu yardım kesilir."
Anne "işine döner... Çalışır."
Ancak...
İki eyalette (Bavyera ile Baden-Württemberg) farklı bir uygulama vardır.
Bu iki eyalette anne isterse "bir yıl daha" işe gitmez.
Evde oturmaya... Bebeğe bakmaya devam eder.
Ve "üçüncü yıl boyunca... Her ay 400 mark annelik yardımı alır."
TÜRK HARİÇ
Şimdi lütfen dikkat!..
İlk iki yılın "yardımından" herkes yararlanır.
Fakat...
Türkler'in yoğun olarak bulunduğu Bavyera ile Baden-Württemberg'deki "üçüncü yıl yardımından" ise...
Almanlar yararlanır.
İtalyan, Yunan, İspanyol yararlanır.
Mülteciler yararlanır.
Vatansızlar yararlanır.
Ama Türk yararlanamaz."
Üçüncü yıl yardımı "1986'da başladı."
Ve 1986'dan bu yana Türk anne bu yardımı alamadı.
HUKUK SAVAŞI
Bir "annemiz" bu haksızlığa isyan etti.
1990 yılında Baden-Württemberg eyaletinin başkenti Stuttgart'taki "idare mahkemesine" başvurdu:
- Uygulama yanlıştır... Hakkımı istiyorum.
Mahkeme karar verdi:
- Türk anne haklıdır.
Almanlar hemen "bir üst mahkemeye" itiraz ettiler.
"Mannheim" mahkemesine.
"Bu mahkeme" de dedi ki:
- Yerel mahkemenin kararını bozdum... Türk haksızdır.
VE MAĞLUBİYET
Bunun üzerine "konuyu" Federal İdare Mahkemesi'ne götürdük.
Orada da karar "aleyhimize" çıktı:
- Türk haksız.
Bu arada "Alman Sendikalar Birliği" girdi.
"21 bin mark ödeyerek" bir bilirkişi raporu hazırlattı.
Rapor "lehimizeydi."
Ve olay "Alman Anayasa Mahkemesine" intikal etti.
"Federal mahkeme kararının düzeltilmesi" talebiyle.
Anayasa Mahkemesi 1995 yılında davaya "son noktayı" koydu:
- Türk haksızdır.
Böylece...
"Beş yıl süren hukuk savaşından mağlup çıktık."
ÜMİT IŞIĞI
1997 yılında AB Adalet Divanı "başka bir konuyu... Bir Türk kadını (Semra Sürül) ile ilgili farklı bir davayı" görüşürken...
"Şöyle bir karar" verdi:
- AB üyesi ülkelerde, sosyal haklarda, Türkler'e "eşit uygulama" yapılması şarttır.
Bu karar "bağlayıcı" bir karar.
VE ZAFER
Ve "yeniden" işe koyulduk.
"Sıfırdan" başlayarak.
Yine bir "annemiz" Stuttgart İdare Mahkemesi'ne dava açtı.
Anneye, merkezi Hamburg'da bulunan ATA Enstitüsü (Avrupa-Türkiye Araştırmaları Enstitüsü) hukuk desteği verdi.
Stuttgart Mahkemesi'nin kararı:
- Türk anne haklıdır... Alman, hangi sosyal haklara sahipse, Türk de aynı haklara sahiptir.
Almanlar "yine bir üst mahkemeye" başvurdular.
Daha önce, Almanlar'ın itirazını haklı bulan "üst mahkeme..."
Bu defa...
AB Adalet Divanının bağlayıcı kararını" çiğneyemedi.
Ve geçen hafta...
8 Şubat Perşembe günü "kararını" açıkladı:
- Türk haklıdır... Sosyal haklarda eşitlik esastır.
Konu hemen "parlamentoya" intikal etti.
Pekçok milletvekili Türkler haklı... Bu eşitsizlik daha fazla süremezdi" dediler.
Ardından da...
"Eyalet Başbakanı" konuştu:
- Evet... Türkler haklı... Bunu kabul etmek ve haklarını vermek zorundayız.
BÜYÜK BAŞARI
Bu bir "zafer."
1995'te kaybettiğimiz hukuk savaşının "rövanşını" 8 Şubat 2001'de aldık.
Ne kadar sevinsek azdır.
Alman TV'leri, Alman gazeteleri "Türk'ün bu hukuk mücaledesinden... Başarısından" bahsediyor.
Alman siyaseti "bu konuyu" konuşuyor.
"BİRİKMİŞ PARALAR"
Bu zafer, "büyük bir zafer."
Alman "hangi haklardan yararlanıyorsa..." Türk de yararlanacak.
Yıllardır "verilmeyen haklar... Ödenmeyen paralar..."
Şimdi verilecek.
"Dava açanlar" birikmiş paralarına da kavuşabilecek.
EŞİTLİK
"Bu dava" ve "bu karar" sonunda, "eşitlik ilkesinin" uygulanması demek...
Avrupa'daki Türkler'in "AB'ye girmesi demek."
Ne kadar sevinsek azdır.
TEBRİKLER
8 Şubat zaferinin kahramanını... Adının açıklanmasını istemeyen bu mücadeleci Türk kadınını kutluyoruz.
Ve bu kadınımıza yıllardır "hukuk desteği" veren ATA enstitüsünü de...
"Gecesini, gündüzünü" bu dava için harcayan Dr. Harun Gümrükçü'yü de.