kapat

11.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ben tarihin yalancısıyım
"Türkiye Ermenilerden özür dilemelidir" dedi, topa tutuldu. Eskinin solcusu, şimdinin insan hakları savunucusu Taner Akçam, sözünü tarihe dayandırıyor

Sosyolog ve Ermeni Tarihçisi Taner Akçam 1995'te Şahin Alpay ve Nilüfer Kuyaş ile yaptığı bir röportajda şöyle diyordu: "Türkiye soykırım iddiasını şimdi konuşmaya başlıyor. Bu, sonuçlarını önümüzdeki dönemde görebileceğimiz önemli bir adım. En önemlisi akademik dünya. Benim gördüğüm, Türkiye bilim dünyası bu problemi sakince konuşmaya hazır." Ancak üzerinden yaklaşık altı yıl geçtiğinde ve Fransa Türkiye'yi Ermeni soykırımı yapmakla suçladığında bu sorun hâlâ konuşulmamıştı. Taner Akçam geçtiğimiz hafta da Ceviz Kabuğu adlı programda ortaya çıktı. Amerika'dan canlı olarak bağlandığı yayında şöyle diyordu: "Türkiye soykırımdan ötürü özür dilemeli, bir musibet bin nasihatten iyi oldu."

Bu söz üzerine tartışmalar büyüdü. Programı arayanlar 'Bu adam kimdir ve niye bu programda konuşturulmaktadır' diye sordu. Biz de Taner Akçam'ın kim olduğunu ve tezini hangi noktalara dayandırdığını merak edenler için kendisiyle e-mail aracılığıyla haberleştik. Tanıyanlara sorduk, kitaplarına şöyle bir göz attık. İşte bir Taner Akçam portresi.

1953 yılında Ardahan'ın Ölçek köyünde doğan Akçam, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi'ni bitirdi. 1973'ten sonra ODTÜ-DER, ADYÖD gibi derneklerin kurucuları arasında yer aldı. 1975'te yayına başlayan Devrimci Gençlik dergisinin sorumlu yazı işleri müdürü olarak, dergide komünizm ve Kürtçülük propogandası yapıldığı iddiasıyla yargılandı ve 1976'da tutuklandı. 1977'de yaklaşık 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve aynı yıl Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nden kaçtı. 1978 Ğ 1995 yılları arasında Almanya'da siyasi göçmen olarak yaşayan Akçam'ın 'İşkenceyi Durdurun' (Ayrıntı Yayınları 1991), 'Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve İşkence' (İletişim Yayınları, 1992), 'İslamda Hoşgörü ve Sınırları' (Başak Yayınları, 1994), 'Türkiye'yi Yeniden Düşünmek' (İletişim Yayınları, 1995), 'İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu' (İmge Yayınları 1999), Ermeni Tabusu Aralanırken (İleşitim Yayınları) ve 'Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu' (İletişim Yayınları, 1992) isimli kitapları bulunmakta. Kendisi Almanya'da yaşadığı süre içerisinde Hamburg Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü'nde tarihçi olarak da çalışmalar yaptı. Bir tarihçi olmamasına rağmen kendisine böyle bir imtiyaz tanınmasını ise 1993 yılında Nuriye Akman'a "Ben tam bir Sonderfall, yani özel bir durumum" diyerek açıklamıştı. Ermeni sorunuyla ilgili yazdığı kitapların kaynakçaları hakkında ise şöyle diyor: "Bu konudaki Alman, İngiliz, Amerikan, Avusturya ve yayınlandığı kadarıyla Osmanlı arşiv belgelerini iyi bildiğimi zannediyorum. Ayrıca önemli bir kaynak, İstanbul Divan-ı Harbi Örfi (sıkıyönetim) Yargılanmalarının mahkeme tutanaklarıdır.

Toplam 38 dava vardır. Bunlardan bazılarının tutanakları da Takvim-i Vakayi'de (dönemin resmi gazetesi) yayınlanmıştır. Doktora tezim bu mahkemeler üzerinedir." Akçam Ermeni sorunuyla ilgili üç kitap yazdı. Ancak bugüne kadar bu kitaplarla ilgili sadece iki yazı yayımlandı. Bunlardan biri Milliyet Gazetesi yazarlarından Şükrü Elekdağ'a aitti. Elekdağ, "Niçin hiçbir akademisyen Taner Akçam'ın kitabını eleştiremiyor?" demişti. Bir diğer yazı ise AGOS'ta (Ermenice Ğ Türkçe gazete) çıktı. Bu sadece kitap hakkında bir tanıtım yazısıydı. Akçam'a kitaplarının neden tartışılmadığını, hatta neden hiç olumlu ya da olumsuz eleştirilmediğini soruyoruz. Yanıtı şöyle: "Taner Akçam'ın kitapları okunur ama yokmuş gibi davranılır. Keşke üzerine eleştiri olsa, tartışılsa, bilim böyle ilerler."

TARİH YAZDI
Akçam'a göre Ermeni soykırımıyla ilgili 'kim doğruyu biliyor' sorusunun cevabı yok. Ama 'Kim fikirlerinin aksi söylenirse değiştirmeye hazırdır' sorusunun cevabı var. Akçam, Türkiye'de pek çok tarihçinin aslında "İttihatçılar katildir, Ermenileri kestiler" dediğini, ancak genel yerlerde konuyu "Soykırım yalanı" olarak nitelendirdiklerini söylüyor.

O, böylesi bir tezi savunduğu için elbette pek çok kişi tarafından dışlanmış durumda. Fakat bunu sonuçlarına katlanmayı göze alarak yaptığı da çok belli. Bu konuda "Tarih tek türlü okunur, bunun dışında okuyan suç işler denmektedir. Onun için de 'Ermeni tezlerine karşı mücadele yürütmek' ve buna karşı 'Türk tavrını ortaya çıkarmak' hiçbir aklı başında insanın ve bilim adamının yapmayacağı bir şeydir" diyor. Akçam 1992 yılında Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu isimli kitabını yayınladığında büyük bir tartışma olmasını bekliyordu, fakat tam bir hayal kırıklığına uğradı. 1999 yılında İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu çıktığında ise en azından akademik dünyada kıyamet kopacağını zannetmişti. Tabii bu da olmadı. Fakat kitaplardan birincisi 4, ikincisi ise 2 baskı yaptı. Akçam kitabının derinden okunduğunu söyleyebiliyor. Bir zamanların solcusu Taner Akçam şimdi "Türkiye solu sınıfta kalmıştır" diyor ve hiçbir konuya kafa yormadıklarını söylüyor. 1975'te Kürtçülük propagandası yaptığı iddiası ile yargılanan Akçam, "Sol bana göre PKK'ya tavır alamadı" diyor. Kimileri de onun PKK'nın ölüm listesinde yer aldığını söylüyor.

BELGELER VAR
Akçam'a göre batı arşivlerindeki tüm bilgiler ortada, ama bilinmiyor. 1919 Ğ 1921 Mahkemeleri tutanakları ise Takvim-i Vakayi'lerde yayımlanmış. Akçam bazı örnekler veriyor:

1) Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, 'Osmanlı Belgelerinde Ermeniler' adıyla kitaplar yayınlıyor. Bu kitaplarda Anadolu sathının her köşesinden Ermeni sürüldüğü var.

2) Sadece Gregoryan Ermenilerinin sürüldüğü, Katolik ve Protestan Ermenilerin sürülmediği söylenir. Yine Osmanlı arşiv belgeleri Katolik ve Protestan Ermenilerin de toptan sürüldüğünü yazar.

3) Savaş için tehlikeli olan, orduya sorun yaratacak Ermenilerin güvenlikli yerlere götürüldüğü söylenir. Güvenlikli dedikleri yerler Irak'da 4. ve Suriye'de 6. ordunun arkasıdır. Yani Ermeniler Anadolu'dan (Afyon, Konya, Kayseri, Bolu vb.) alınmış, doğrudan savaş bölgesinini içine sürülmüşlerdir.

HAKKINDA NE DEDİLER?
Ömer Laçiner (Yayıncı): Taner Akçam bizim çıkardığımız Birikim dergisine yazı yazıyordu, ben kendisini oradan tanıyorum. Önemli olan bu iddiları kanıtlayabilecek kadar belgeyi gösterebiliyor musunuz? Ben Taner Akçam'ın gösterdiği kaynakçaları yeterli buluyorum. Ayrıca bir iddianın kanıtlanması için bilimsel çalışmanın gerektirdiği etik kurallara da uyuyor. Aynı kanıtlardan başkaları başka neticelere varabilir ama insanlar bunu açıp konuştukları sürece bir yere varılır. Bence Taner Akçam hayırlı ve iyi bir iş yapıyor. Çünkü bunlar bizim tabu konularımız ve birilerinin bunları açması lazım.

Prof. Mete Tuncay (Bilgi Üniversitesi Fen Ğ Edebiyat Fakültesi): Genel olarak Taner'in ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum. Tabii bunu kitaplarını okumuş biri olarak söylüyorum. Ben onun yaptığı çalışmaları birinci elden araştırmış değilim, fakat sahte bir tarihçi olmadığını düşünüyorum. Taner'in bu çıkışına gelince, Amerika'da olunca bu cesareti göstermek çok da zor değil. Bundan birkaç sene önce buraya geldi ve bir vakıf kurmaya çalıştı ama Türkiye'nin buna hazır olmadığını anlayarak döndü. Taner buraya gelse sağ kalacağı bile şüpheli. Bu konuyu Türkiye'de, bu histeri ortamında tartışmak, üzerine konuşmak çok zor.

Halil Berktay (Sabancı Ünv. Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi): Ceviz Kabuğu'nda Taner Akçam için söylenen sözler dehşete düşürücü. Taner Akçam'ı bir tarihçi olarak kesinlikle ciddiye almalıyız. Türkiye kamuoyuna Taner Akçam'ın gençliğiyle ilgili çeşitli olaylar anlatılıyor. Sanki kişinin hayatı orada durmuş ve bir daha hiçbir şey yapmamış gibi bir imaj yaratılmak isteniyor. Bu son derece yanlış. Herkesin gençlik yıllarında bin türlü olay var. Ama sonuç olarak insanlar taş üstüne taş koyarak devam ediyorlar. Taner Akçam sabırla ve titizlikle çok ciddi bir akademik formasyon edindi ve öğretim üyesi oldu. Ben kendisinin kitaplarını da okudum. Söylediği her lafı tartarak, araştırma temelinde söyleyen bir kişiliği var--. Ayrıca Taner Akçam 1915 yılının Ermeni olayları konusunda tarihsel bağlamı gözardı eden bir tekyanlılık içinde de değildir. Bu olayların hangi travmatik olaydan kaynaklandığını esgeçmiyor.

Aslı E.Perker


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır