|
Şenol'a Cimbom
Dk: 86, skor: 1-1. O ana kadar iyi dayanan Bursa, Jardel'i yumruklayan kalecisi atılınca çözüldü. İlk pozisyonda 2-1'i bulan G.Saray'ın 2 penaltısı verilmedi
Açık seçik ortada: Galatasaray ligde kazanmak için hakemleri de yenmeli. Bülent Yavuz'un niyeti artık aşikâr. Hakemler Galatasaray'ın oyununu bozmak, puanlarını çalmak için sanki özel görevle sahaya çıkıyorlar. Her seferinde "Bundan daha rezaleti olmaz" diyorum. Daha rezil bir yönetim, daha felaket bir hakem ortaya çıkıyor. Dünkü Sadık İlhan'ı dünyanın hiçbir yerinde 8 yaşındaki çocuklar maçında sahaya çıkarmazlar. İlhan, bu maçın kasetini izler ve biraz hakemlik onuru varsa düdüğü teslim eder. Adam resmen kural hatası yaptı. Maçın tekrarı gerek. Top oyundayken kaleci 18'in içinde kırmızı kartlık hareket yaparsa, bunun karşılığı dünyanın her yerinde penaltıdır. Yan hakeme ve dördüncü hakeme danışarak Şenol'a kırmızı kartı çıkardıktan sonra yeniden taç attırmasının futbol kitabının hangi sayfasında yazdığını çok merak ediyorum.
Galatasaray'ın en ufak temasında faul çalarken, Bursa'nın ite kaka oyununa devam demesini geçiyorum; ki bunlardan biri geçilecek gibi değil. Son saniyelerde Hasan'ı paldır küldür indiriyorlar, faul yok. Bursa'ya son bir kontratak şansı vermek için devam diye yırtınıyor. Galatasaray lehine 4 pozisyonda penaltı yorumunu yapmayışını da geçiyorum. Daha pek çok şeyi geçiyorum. Ama şu iki pozisyona daha bakın: İlk yarının sonları.. Galatasaray topu kapıp kontratak yaparken, bir Bursalı yerde diye akını kesiyor. Sonra seyirci sövmesin diye yerde yatan oyuncuya sarı kart çıkarıyor. Oyun ancak akın öldükten sonra durdurulur. Ben gol atarken, biri "Aah" diye kendini yere atarsa, oyunu keser misin? Futbol kitabında böyle şey var mı? Sadık İlhan kesti. Ve alay eder gibi ilk yarıya iki dakika ekledi. Emre, neredeyse 5 dakika ve Şenol 2 dakika sahada tedavi görmüşken, oyunun en az 7 dakika uzaması gerekirken...
Kimse bana bu hakemin iyi niyetli olduğunu anlatmasın. Sezon başından beri Galatasaray'ın iptal edilen golleri, verilmeyen penaltılarını anlatmaya bu sayfalar yetmez. Bülent Yavuz, hakemleriyle iftihar edebilir. Kendilerini görevlendiren patronlarını mahçup etmiyorlar.
Ahmakça futbol
Sahada üç Sadık İlhan olsa maçı alması gereken Galatasaray'ın galibiyetinin mucizelere kalmasının sebebi yalnız masa başında değil. Galatasaray sapır sapır döküldü. Bunun iki sebebi var. Önce taktik. Jardel, takımın futbolunu çökertiyor. Topu ayağına geçiren sahanın neresinde olursa olsun ileriye şandellemeyi marifet sanıyor. Yığınla akın bu doldur-boşalt merakı yüzünden daha başlamadan bitiyor. Jardel oynamasa, bu ahmakça futboldan vazgeçilecek; Galatasaray geçen yıl UEFA şampiyonluğuna ulaştığı harika kombinasyonlarla kalecinin burnunun dibinden golleri atacak. Ama yok! Kısa yoldan Jardel. Onun da yerinden kıpırdadığı yok. Rakip takımın ekmeğine tereyağını Galatasaray'ın bu aptalca oyunu sürüyor.
Bülent tek başına takım
Bay Lucescu futboldan başka her şeye benzeyen bu mahalle mücadelesini kenarda seyretmekle kalmıyor, bir de yanlış yapıyor. Dün Galatasaray'ın ayakta duran iki futbolcusu vardı. Bülent ve Suat. Bursa'nın golüne sebep olan talihsiz hatalı pası dışında Bülent gerçekten toplu hücum, toplu savunmayı çok iyi yapan, kontratağa geldiğinde de Galatasaray'ı daima az adamla yakalayan Bursaspor'u dün tek başına durdurdu desem yeridir. Emre Aşık her çalımı yiyor, sağda Fatih durmadan yerini kaybediyor, solda Ergün "Daha nasıl dökülürüm" diye kendisiyle yarışırken Bülent'in savunması gerçekten tek başına takım gibiydi. İkinci ayakta kalan oyuncu da Suat idi. Ve Lucescu, Ahmet dökülürken, Arif dökülürken, Suat'ı oyundan alma garabetini gösterdi. Vay anasını sayın seyirciler!
Jardel ve Serkan maç boyu üst üste oynayıp birbirlerini marke etti. Lucescu ise iki santrforundan birini ön, diğerini arka direğe gönderemedi.
HINCAL ULUÇ
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|