kapat

10.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Cottarelli'yi muhatap almam
'Türkiye, IMF için son şans. Türkiye'nin başarısı onların devamını sağlayacak' diyen İTO Başkanı Yıldırım: "Cottarelli'yle sorunumuz yok.

Ama ben onu muhatap almadım, almam da. O nihayetinde bir kurumun memuru. Benim muhatabım ülkeyi Cottarelli'lere teslim edenler. Cottarelli dediğin ne olacak! Çantasını alıp geliyor, valizi bile yok"

Büfeciden fabrikatöre kadar 300 bin üyesi olan İstanbul Ticaret Odası'nın başkanı Mehmet Yıldırım, geçtiğimiz günlerde hükümete yönelik sert açıklamaları ile gündeme oturmuştu. Başbakan Bülent Ecevit için "Evine gidip çay içsin" diyen Yıldırım, MGK'nın da "eften püften işlerle uğraşmak yerine ekonomiye el koyması gerektiğini" söylemişti. Sık sık eleştirileriyle gündeme gelen Yıldırım, bankalar operasyonundan üç gün önce olacakları söylemişti. Bu hafta ise hükümet, işadamları ile yaptığı acil durum toplantısına bir tek onu çağırmadı. Biz de kapısını çaldık ve sorduk: "Efendim n'olacak bu memleketin hali?"

Hükümet acil durum toplantısına tüm işadamlarını çağırdı, siz hariç. Neden?

Ekonomik programın yanlış yanlarını hep söyledim. Sanırım bu yüzden çağırmadılar. Zaten bu toplantının düzenlenmesi de programın yanlışlığını gösteriyor. Ekonominin cenazesini kaldırdılar. İyiki de çağrılmadım, kimsenin suçuna ortak olmak istemem.

MGK ekonomiye el koysun dediniz. Emin misiniz?

1995'ten beri beklenen reformlar hala gerçekleşmedi. Suistimaller, kayırmacılık had safhada. Yapısal değişimler olmadıkça sosyal adalet, ekonomi düzelmez.

MGK ekonomiye el koyarsa bu sorunlar düzelir mi?

Sorunlar düzelmediğinden egemenliğimiz bazı kurumların emrine girdi. Ekonomiyi IMF'ye, güvenliği NATO ve ABD'ye, birçok sorunu da AB'ye bıraktık. 160 milyar dolar borcumuz var, yıl sonunda 200 milyar olacak. O konuşmama "Demokrasilerde çare tükenmez" diyerek başlamıştım. "Önce milli bir koalisyon yapalım, şayet bunu beceremezsek MGK, cumhurbaşkanının başkanlığında ekonomiye el koysun" demiştim.

Hükümeti neden yeterli görmüyorsunuz?

Çünkü ekonomik programın boyutlarını hükümet dahi bilmiyor. Üç üyesi bir oyunu günlük perde halinde oynuyorlar. Bir perde bitince ikinci perdenin senaryosu veriliyor. Vatandaş için Levent Kırca'nın tiyatrosu çok daha iyi. Oyuncular senaryoyu biliyor, halkın tepkisine göre de değiştiriyorlar. Başbakana, yardımcılarına soralım: "IMF 10 milyar dolar kredi açtı.Enflasyon bitti, iyi de, bu parayı nereye yatıracaksın? Bir programın var mı?" Hiç sanmıyorum.

Bu oyunun senaristi kim? Tabii bir de yönetmeni?

Türkiye'de olduğu kadar dışında da. Daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz. Bu yüzden bu önerilerde bulundum. Sermayemiz hızla yurtdışına akıyor. Merkez Bankası'ndan 7 Aralık'ta 7 milyar dolar çıktı. Efektif o kadar vardı, o kadar çıktı. Eğer 10 milyar olsaydı, 10 milyar çıkardı. Türkiye batırılmak istenmiyor, ama elindeki kaynaklar da alınıyor. "Ne oldu da bu kriz geldi ve ne oldu da 7 milyar dolarda durdu?" Sorulacak sorular bunlardır.

Düşen enflasyonla birlikte işsizlik yükseliyor. Bu durumda büyüme ne olacak? Sıfır büyüme bekliyor musunuz?

Enflasyon, programın başarısından ötürü düşmedi. Batan fabrikaların, işyerlerinin malları çok düşük fiyatta satılmak zorunda kaldı. Bunlar son çırpınışlar. Arkası kriz, onun adı da işsizlik. Krizle öyle şirketler kapandı ki bazıları 30-40, hatta 50 yıllık başarı ödülleri olan şirketlerdi. Bunlar kendi başarısızlıklarından mı battı!

Program doğru, hükümetin uygulamaları yanlış olabilir mi?

Türkiye, IMF için son şans. Türkiye'nin başarısı varlıklarının devamını sağlayacak. Bunu akıllıca kullanabilirdik, ama...

Cottarelli birçok defa hükümeti size şikayet etmiş, aranız nasıl?

Gayet iyi, hiçbir sorunumuz yok. Ama ben onu İTO Başkanı olarak muhatap almadım, almam da. Nihayetinde bir kurumun memuru. Benim muhatabımsa ülkeyi Cottarelli'lere teslim edenler. Bunu kendisine de söyledim. Cottarelli dediğin ne olacak! Çantasını alıp geliyor, valizi bile yok. İyi olsa ne olur, kötü olsa ne? Benim muhatabım Başbakan.

Peki, Başbakan Ecevit için "Evine gitsin çay içsin" dediniz. Çayı mı çok güzel yoksa...

Türkiye'nin başarılı olabilmesi için başbakanının üç ayda bir ABD'ye, iki ayda bir Uzakdoğu'ya, her ay da AB ülkelerine gitmesi ve onlarla sıkı bir çalışma girişimi oluşturması gerek. Onlarla yatıp onlarla kalkmalı. Ama durum da ortada!

TÜSİAD'A NELER OLDU?
Siz 10 bankaya el konulacak dediniz ve üç gün sonra bankalar operasyonu gerçekleşti. Tüyo mu almıştınız, iktisadi bir öngörü müydü?

Tamamen öngörü. Bana gelene kadar devletin bürokratları da biliyordu. Ama bizde kimse gerçekleri söylemez. Anlatmaya çalıştığım da bu; bu ülke için bile bile lades deniyor. Bir yıldır devlet garantisiyle para toplanıyor, şahsın iradesiyle kullanılıyor. Bu bankaları kontrol eden bürokratların, siyasetçilerin hiç mi suçu yok? Nerede onlar? Oralara uzanmadıkça bu iş çözülmez.

İTO, sivil toplum örgütü gibi. TÜSİAD da 'zenginler kulubü'nden çıkıp sivil toplum örgütüne dönüşüyor. Sizce bu değişimin nedeni ne?

İTO'yu TÜSİAD'la mukayese edemeyiz. Onların tüm üyeleri, benim de üyem. Toplumun her kesiminden üyem var. TÜSİAD ise 150-200 kişinin temsilciliğini yapıyor. Ancak onlar da, sırça köşkte ahkam keserek ülke yönetilmeyeceğini anladı.

Gerçekten gördüler mi? Gerek F Tipi gerekse, AB tartışmalarını asıl gündemimiz olarak değerlendirmediler. Ekonomik sorunlar diğerlerinden ayrı ele alınabilir mi?

İTO'nun bakışı hiçbir zaman çıkarcı olmadı. Kararlarımız halka, insanımıza uygun oldu. Meseleye, sosyo-ekonomik projelerle baktık; yani asla çıkarcı ve sektörel bazı kriter almadık.

Rizeli avcı, musikişinas Mehmet Yıldırım:

Eskiden beri gece hayatını severim

Birçok partiden teklif aldınız. Merkez sağda da yeni oluşumlar gözleniyor. Yeni teklifler var mı?

Siyasete girmesek...

Demek ki var...

Arkadaşlar tüm oluşumlarla ilgili olarak bizi bilgilendirir. HADEP'i de, DSP'yi de aynı ciddiyetle kabul ettim. Başbakanı, yardımcılarını da. Teklifler geliyor... Ülkenin yararı için her konuda görüş bildiririm.

Ekonominin girdiği krizden siz etkilendiniz mi? Yıldırım İnşaat'ta durum nedir, küçüldünüz mü?

Tabii ki. Bu krizden ister istemez etkilendik. Beş yıldır, yüzde 70'lere varan küçülmelerle karşılaşıyoruz.

Herkesin geçmişine baktığımızda bir parti ya da ideoloji ile karşılaşıyoruz... Sizin var mıydı?

18 yaşında Adalet Partisi Gençlik Kolları Başkanı'ydım. O zaman da liberal ekonomiyi savunurdum. AP ilçe başkanlığı ve il yöneticiliği yaptım. Ama aday olmadım. 18'imde Yıldırım İnşaatları adına İTO'ya kayıt oldum.

Süleyman Demirel'le ailece görüşürmüşsünüz. Şu an aranız nasıl?

Kendisini çok sayar ve severim.

Murat Demirel'in Süleyman Demirel'i tanık göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnsanların hükmedemediği meseleler vardır. Bu ailelerinden de kaynaklanabilir. Bunları birine endekslemek çok yanlış. Zaten aile eşten ve çocuklardan oluşur, bir de kardeşler... Ama bazı kardeşler de isyankar ya da kötü olabilir. Süleyman Bey, Türkiye siyasetinin 40 yılına yön verdi. Ona vefasızlık yapılıyor. Ayrıca adalet eşit uygulanmalı. Bu kişilerin işyeri İstanbul'da olduğu halde ve burada da DGM varken neden Ankara'da sorgulanıyorlar anlayamıyorum. Bir ayrıcalık var bu işte! Tabii kimin suçu varsa çekecek.

KIZIMA KIYAMADIM
Sert açıklamaları ile tanınan birisiniz, peki evde nasılsınız?

İyi bir aile babası olduğum söylenir. Aile içinde sevgiyi, saygıyı desteklerim. Üç çocuğum var. Büyük kızım 26, ondan küçük kızım 24, oğlum 22 yaşında. Ortanca kızım bu ay evleniyor. Valla ilk kez kız verdiğim için çok zorlandım. Bir sene direndim.

İşadamları genellikle iş yemeklerinden ötürü gece hayatının içindedir. Siz de öyle misiniz?

Gece hayatını çok severim. Eşim eskiden beri şikayet eder. Ama 3'e 5'e kadar gezsem de sabah 6'da kalkar, işime giderim. Lüks yerleri severim. Gezmediğim ülke yok gibi. Hep arkadaşlarımla gezerim. Çok arkadaşım vardır. Türk müziğini asude bir şekilde dinlerken kendimi kaptırırım. Çoğu zaman ciddi olmak zorundayım ama asıl kimliğim bu yerlerde ortaya çıkar.

Rizelisiniz. Ava, silaha meraklı mısınız?

Evet. Büromda Arap ülkelerinden hediye gönderilen hançerler var. Asıl silahlarım evde. Ava meraklıyım, son zamanlarda iş yoğunluğundan ötürü çıkamıyorum. Daha çok tavşan, çulluk avlarım.

Buket Aşçı


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır