kapat

10.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
OKAY GÖNENSİN(ogonensin@sabah.com.tr )


Fare kapanı

Ankara'da iki gündür "ekonomi zirveleri" yapılıyor. Birinci gün sanayici, esnaf ve çiftçi temsilcileri dertlerini anlattılar. Bir zirve toplantısından çok "yayla" toplantısına benzeyen kalabalık ve uzun "bileşim"de, koalisyon liderleri "not" aldılar. İkinci gün de ekonomi bürokratlarını topladılar.

Herkesin şikâyet ettiği, hiçbir kesimin önünü göremediği, ileriye dönük plan yapamadığı bir "kontrolsüz" dönemden geçiliyor. Bu dönemi "fare kapanı"na benzetenler de var.

Derdin özeti ekonomik durgunluktur. Sanayiciler bankalar tarafından sıkıştırılıyor. Bankalar sanayicilerini sıkıştırmazlarsa kendileri sıkışacaklardır, ki zaten sıkışmışlardır. Esnaf iş yapamıyor. Sanayici esnaftan alacağını alamıyor, esnaf da vatandaştan alacağını alamıyor.

Duruma bu zincir açısından bakıldığı zaman herkes "fare kapanı"ndadır. Kapan da sürekli olarak daralmaktadır. Bir esnafın sözü durumu iyi özetliyor: "Ödeyemeyeceğimizi bildiğimiz çek ve senetleri birbirimize vererek şimdilik birbirimizi kandırıyoruz, ama bundan sonra yapacak bir şeyimiz kalmıyor."

Kuraklıkla gelen kriz
Bir başka olumsuz gelişme de kapıdadır. Bu yıl yeterli yağış olmaması dolayısıyla barajlarda hiç bir birikim olmamaktadır, dolayısıyla bu yıl hem su sıkıntısı hem de elektrik sıkıntısının yaşanması kaçınılmaz olmuştur.

Su sıkıntısı, sadece şehirlerdeki kullanma suyu açısından değil, tarımda da büyük sorular yaşanmasına yol açabilecek bir aşamadadır. Bunun arkası da, zaten büyük daralma yaşayan tarımın büyük bir krize girmesidir.

Durum böyleyken bulunabilen çözüm, 20-25 yıldır her krizde tekrarlanan ama bir türlü tamamına erdirilmeyen çözümdür: Hazine arazilerinin satılması. Her krizde bu fikir ortaya atılır, sonra kriz geçer, fikir unutulur. Bu arazilerin zaman içinde planlı bir şekilde satılmasının gereği yapılmaz.

IMF de korkuyor
Bugünkü manzara Uluslararası Para Fonu'nu da korkutmuştur. Çünkü sıkışıklık devam ettikçe temel ve yapısal adımlar atılmamakta, tam tersine ekonomik programı delecek günlük çözümler gündeme gelmektedir. IMF de paniklemiş, heyetini tekrar yola çıkarmıştır.

Bu fare kapanına nasıl girildi?
Çok kolay girildi. İki yıl boşa zaman harcandı. Yapısal reformlar yapılamadı, temel özelleştirmeler yapılamayarak büyük kaynaklar kaybedildi. Hâlâ da kaybedilmeye devam ediliyor.

Türkiye'de şu anda çarkları çevirmek için gerekli kaynak, yani sermaye yok. Yabancı sermaye gelmiyor, çünkü Türkiye'ye ve iyi yönetileceğine ilişkin güven yok.

Çarkları çevirmek için gerekli insan iradesi, "morali" yok. Çünkü her gün üst üste gelen gerilimler insanlarda ne moral ne inanç bıraktı. Yolsuzluk operasyonları büyük bir kamuoyu desteğiyle başlamışken, bunların çevresinde ortaya çıkan çeşitli spekülasyon ve tartışmalar da çarkları durdurucu etki yarattı.

Türkiye, ortak bir programın çevresinde birleşerek kapandan hep birlikte çıkmayı sağlayacak "manevi" güce ve motivasyona sahip değil. İpin ucunun kaçtığı kanısı bütün topluma yayılmış durumda. Bu karamsarlıktan kurtulmak için de insanların bir "çıkış yolu" olduğuna inanması, inandırılması gerekiyor.

Artık "Altı ayda herşeyi düzeltirim" demek de yetmez, düzeltmeye talip olanların ne yapacaklarını ayrıntısıyla anlatmaları şart. Genel sözlere inanacak kimse de kalmadı.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır