Gelin.. Bir an için Nakşibendi tarikatını da o tarikatın lideri Esat Coşan'ı da unutalım.. Gözardı edelim..
Süleymaniye tartışmasına hiç girmeyelim.. Ecevit mi haklı, Sezer mi polemiğinin dışında kalalım.. Olayı laiklik ekseninden çıkaralım..
Tartışmak istediğim bambaşka bir konu..
Bir hükümet düşünün.. Ufkuna büyük hedefler koymuş.. Enflasyonu düşüreceğim diye üç yıllık istikrar programı hazırlamış.. Taviz vermeden de sürdürme kararlılığını göstermiş..
Sonra Avrupa Birliği'ne gözünü dikmiş.. Ortaklık Belgesi'nde ne yazıyorsa harfiyen yerine getireceğini ilan etmiş.. Her türlü yasal düzenleme için start vermiş.. 2004 yılı hedef seçilmiş..
Bu iki hedefi gerçekleştirmek ekonomik anlamda da sosyal anlamda da büyük çaplı değişim, dönüşüm demek.. Toplumu yeniden şekillendirmek demek.. Eski alışkanlıkları bir kenara bırakmak, yeni değerleri, yeni değerlerin getirdiği yeni ilişkileri topluma uyarlamak demek..
Bunu yapsa yapsa güçlü bir iktidar yapar.. Ancak arkasında seçmen desteği olan bir hükümet bu kadar büyük transformasyonu gercekleştirebilir. Çünkü, yapılacak iş az buz değildir..Toplumsal çalkantılara, uzun yıllar onarılması güç yaralara neden olabilir. Olacaktır da.. Bunu göğüslemek için güçlü bir siyasi irade gerekir..
Şimdi soruyorum..
Bütün bunları yapabilecek bir hükümet var mı?
Var?
Hükümetin seçmen desteği var mı?
Var? Bu koalisyon iki yıl önce yüzde 53 oranında oy aldı..
Peki, bu hükümetin bir vatandaşı Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde istediği yere defnetme yetkisi var mı?
Hayır yok..
Abartmıyorum.. Geldiğimiz nokta bu..
Bu hükümet bir ölüyü bile gömemez duruma gelmiştir.
Dışardan bakınca ortaya çıkan tablo budur..
Peki, bir ölüyü bile istediği yere gömecek yetkisi olmayan bir hükümet, bu büyük transformasyonu nasıl yapacaktır?
Bu işte bir yanlışlık yok mu?
Bir kez daha dikkatinizi çekiyorum... Tarikatlara, laiklik tartışmalarına, haklı, haksız polemiğine girmiyorum..
Ben sadece bir fotoğraf çekiyorum..
DSP yüzde 22 ile birinci parti olmuş.. Sosyal demokrat olmasına rağmen yıllarca fikirlerine karşı mücadele verdiği MHP'yle uzlaşmış.. Yetmemiş.. Yanlarına bir de merkez sağda olan ANAP'ı almışlar.. 22 artı 18 artı 13.. Etmiş.. Yüzde 53.
Yüzde 53 sadece sayısal olarak büyük değil.. Sosyal matematiğe vurduğunuz vakit daha da büyük.. Çünkü yüzde 53 bir grubu temsil etmiyor.. Sağı, solu, ortayı birleştiriyor.
Birleştiriyor ama yüzde 53'ün bir ölüyü gömmeye yetkisi yok..
Bu kadar küçük bir icraat için bile sorumsuz Cumhurbaşkanı'nın imzası gerekiyor..
Bir tarafta 31.5 milyon geçerli oyun 16.5 milyonunu almış bir iktidar..
Öte tarafta yetkili ama sorumluluğu olmayan bir Cumhurbaşkanı..
Gelin kişilerin dışına çıkaralım.. Bu sistem doğru mu yanlış mı onu tartışalım..
Ya adam gibi başkanlık sistemine geçelim.. Ya da parlamenter sistemi güçlendirelim.
Cumhurbaşkanlığını sembolik hale getirelim..
Görüyorsunuz.. Biraz ondan, biraz ondan olmuyor..
Böyle bir sistem literatürde yok. Tam bize göre.. Türk usulü.. Özünde güvensizlik yatıyor..
Gelin bu saçmalığa son verelim...
Nasıl bir rejimle, kim tarafından yönetildiğimizi artık biz de bilelim..
Buna hakkımız yok mu?