kapat

10.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Hani hastane çok yoğundu?

Antalya'dan e-mail gönderen Nihat Atçı isimli okurumuzun, başına gelenleri aynen yayınlıyorum.

Çünkü bir ilave yapmaya gerek yok:

"Eşimin göğsünde meydana gelen bir şişlik nedeniyle, kanser korkusu içinde Antalya'daki Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurduk. Hastane tertemizdi, insana güven veriyordu.

Poliklinikte muayeneden sonra radyolojiden ultrason istediler. Oraya gittik. Bir ay sonraya gün verdiler. Durumumuz acil, dedik. Çok sıra var dediler.

Çaresizlik içinde kabul etmek üzereyken, duvarda bir ilan gördüm. İlanda, ayrı bir muayene ücreti ödenirse, hekimlerin özel olarak muayene edebilecekleri yazılıydı. Bir görevliye sordum. 15 milyon ödersem, bunun mümkün olduğunu söyledi. Eşim karşı çıktı ama ben onun sağlığı için görevliye özel muayene istediğimizi söyledim. Saat 14.25'ti, görevli doktor beyi arayıp durumu anlattım ve 5 dakika sonraya randevu verdi.

Bizim işimiz hallolmuştu...

Ama yine de beynimden vurulmuşa döndüm.

Mesai saatleri dahilinde, bir üniversite hastanesinde, nasıl oluyor da, böyle bir uygulama yapılabiliyordu?

Hani çok yoğundu hastane? Hani çok sıra vardı?

Hani doktorlar yeminliydiler ve hani burası devletin bir hastanesiydi?

Kimin hakkını gaspedip, 15 milyon ödeyebildim diye bana verdiler?

O doktorlar, o sağlık personeli, mesai saatleri dahilinde, oraya başvuran hastalara sırasıyla hizmet vermek için mi çalışıyorlar, yoksa orayı kendi özel muayenehaneleri olarak mı kullanıyorlar? O koca hastane; bu milletin ödediği vergilerle yapılmadı mı, oradaki cihazlar o vergilerle alınmadı mı?

O zaman bu insan ayrımı, bu özel çiftlik gibi kullanım tarzı neyle açıklanabilir?

Şuna inanıyorum:

İnsanın kendi işini çözüp, sorunları umursamaması yüzünden bu uygulamalar hiç bitmiyor.

Bense artık susmak istemiyorum. Hiç kimse susmamalı!.."

Su kazığı
"Hani bir Türk büyüğü 'Rüşvetin belgesi olur mu?' demişti ya, ama soygunun belgelisi var.

15 milyon 724 bin 564 liralık su bedeli el çabukluğu ile 38 milyon lira oluvermiş. Suyun metre kübünün neden bu kadar pahalı olduğunu söylemeye ne dilimin ne de bedenimin gücü kalmadı.

İSKİ verdiği suyun metre kübünden yeterince kar alıyordur. Herhalde maliyetine verip necip milletim kullansın da bize dua etsin demiyordur.

Aslında her türlü yatırımı suyun metre kübünden ettiği karlardan yapmalıdır ya biz yine insaflı olalım ve diyelim ki verdiği faturanın yüzde 10'unu al hadi, yüzde 25'ini al. Behey insafsız yüzde 100'ü de yatırım yapacağım diye vatandaşa fatura edilir mi?

Bir de bakım bedeli (nesine bakıyorlarsa) olmadı bir de KDV eklemişler ki şerbeti bol olsun da tadından yenmesin. Böyle yatırımı herkes yapar, nasılsa fatura vatandaşın sırtına çıktıktan sonra... İnsaf dinin yarısı derler ya, bunlarda insaf da kalmamış.

Dinimiz diyor ki, temizlik imandandır. Akmayan, aktığı zaman da ödenmeyecek derecede fatura gönderen bir kurumun suyu ile temizlik nasıl olacaktır.

Sayın Sarıer ben avukatım, ama bu sorunu çözmekte yetersiz kalıyorum. Bir ay su kullanmayalım akılları başlarına gelir bunların diye düşünüyorum. Kurum da bayram yapar o zaman, rezervlerimiz arttı diye.

Bir ay sonra da okkalı bir zam yaparlar. 38 milyon olur 58 milyon. Bir yol gösterseler de biz de öğrensek."

Oktay İnce - İstanbul

Altan'a da, Çupi'ye de haksızlık
Rahmetli İslam Çupi'nin Çetin Altan'ın yazılarını yazdığı iddiası, Dr Temel Pamir'i kızdırmış...

Pamir yazısında, "Spor yazarı İslam Çupi'nin ölümünden sonra, gerçeklik sınırlarını zorlayan duyguların ve övgülerin düzeyi o denli yoğunlaştı ki, Kanal 7'de bir söyleşide, Sayın Çetin Altan'ın yazılarını bazen rahmetlinin yazdığı anlamında ifadeler dahi yer alabildi" diye başladığı satırlarının devamını şöyle getiriyor:

"Çetin Altan'ın özenli bir okuru olarak, gazete arşivleri tarandığında, İslam Çupi'nin büyük olasılıkla Çetin Altan'ın yazılarını beğenip öykündüğü görülecektir.

Sayın Çetin Altan'ın yazılarından esinlenmenin ötesinde rahmetli Çupi alıntıya yaklaşan sözcük kümeleri ve üslup kalıpları kullanma düzeyine ulaşmıştır. Bu yaklaşımı, kendisini spor yazarı olarak izlediğim 1962-1965 yılları arasında özellikle dikkat çekicidir. Çupi'nin Altan'nın yazılarını yazdığını düşünmek abesle iştigaldir."

İstifaya zorluyorlar
Zam almadık

"Örgütsüz toplumumuzda mağdurların sesini duyurmadaki yardımlarınız her türlü takdirin üzerindedir.

Devlet memurlarına Aralık 2000'de 5.7, Ocak 2001'de ise yüzde 10 zam verdi. SSK çalışanlarının asgari ücreti ve diğer ücretler yeterli olmasa da artırıldı. Ancak, fona devredilen banka personeline hiçbir zam yapılmadı. Biz niye cezalandırıldık.

Hepimiz zaten iş güvenliğimiz konusunda endişeliyiz. Bizleri adeta istifa etmemiz konusunda zorluyorlar."

Adı saklı bir grup banka çalışanı

Öğretmene haksızlık
Öğretmenevleri

Özel okullarda çalıştığı için SSK'dan emekli olan öğretmen Sezer Soydan soruyor; "Emekli sandığından emekli olan meslektaşlarım öğretmen evlerinden yararlanıyor da, bizler niye yararlanamıyoruz? Hani anayasada bütün vatandaşlar eşitti?"

Öğretmenimizin sorusu doğru... SSK'dan emekli olmak suç mu, kusur mu?

Telsim'den yeni icat
Faturasız kapama

İstanbul'dan Gülsoy Kırılmaz, Telsim'den dertli... "Durup dururken telefonumu kapattılar. Sordum, borcun var dediler. İnsanın borcu olsa fatura ile bildirilmez mi? Üstelik beş kuruş da borcum yok!"

Pokemon'u neden yasakladılar?
İzmir'den yazan okurumuz Gülhan Şener, Tv filmlerindeki şiddete dikkat çekiyor:

"Benim ve eşimin aile olarak canımızı sıkan bir televizyon dizisi var. Adı; 'Deli Yürek'. Adında bile hayır yok. 28 Ocak 2001 Pazar akşamı Show'da bir film izliyorduk ki, araya program tanıtımları girdi. Tanıtımlarda gördüklerimiz tam anlamıyla dehşet vericiydi. Soruyorum belde silah taşımayı bu kadar özendiren bir diziyi yayınlamaya ne hakları var. Çocuklara zarar verdiği için Pokemon'u yasaklayanlar bu defa nerede?"

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır