kapat

10.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
MEHMET ALTAN(maltan@sabah.com.tr )


Ankara Silopi'yi duyar mı?

Çok garip ve çok karanlık bir cinayetin kurbanı olan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, bölgeye getirdiği huzur nedeniyle galiba en fazla "uyuşturucu tacirlerini" rahatsız etmekteydi.

"Kürt sorunu" olarak sunulan meselenin çok büyük oranda "uyuşturucu ticaretinin" paravanı olduğu epeydir biliniyor. Susurluk Raporu, Türkiye'deki uyuşturucu ticaretinin boyutunu 50 milyar dolar olarak belirtiyor, iktidar ortağı MHP'nin ikinci adamı Şevket Yahnici "Yüksekova-Marsilya yolunda 100 milyar dolarlık uyuşturucu üleşilir" diyor. Üstelik şöyle devam ediyor: "Polis yol verir, TIR'lar yürür. Önde polis arabaları, arkada bilmem neler bunlara eskortluk yapar. Bu uyuşturucu bu şekilde 25-30 senedir gider."

Bölgeye gelen huzur, bu uyuşturucu tacirlerinin uykusunu kaçırmış olmalı. Gaffar Okkan, Güneydoğu'nun "bölünme" değil, "insanca muamele" istediğini ispat etti. Cenazesini, şimdiye kadar görülmemiş bir katılımla acılı bölge halkı kaldırdı. Bölünme paranoyası ve resmi söylem, bu olayla birlikte iyice mayasızlaştı.

Savaş rantı
Ama hepimiz biliyoruz ki, "savaş rantından" nemalanan geniş ve örgütlü bir kesim var. Susurluk skandalında gördüğümüz gibi uyuşturucu tacirliğini "vatanseverlik" diye yutturanlardan, hukuk dışı eylemlere karışmaktan çekinmeyen koruculara kadar... Bölgenin sakinleşmesi, bu dehşet verici çıkar tezgahını kuranları rahatsız ediyor...

Gaffar Okkan'ın öldürülmesinin ardından, şimdi çok hızlı bir şekilde havanın değişmekte olduğunu görüyoruz. Baskıların ve uzun zamandır unutmuş olduğumuz "faili meçhul cinayet" furyasının başlayacağı endişesi gittikçe artıyor.

Sinsi tezgahların uygulayacakları ellerini oğuşturarak, bölge huzurunu ateşe vermeye hazırlanıyor.

Bunun en son örneği Silopi...

Mardin'den Ankara'ya
Halkın sesini duymak yerine, Ankara kodamanlarının propagandasını yapmaya alışmış olanlar farke tmemekte dirense de, son günlerde Silopi'de olup bitenler toplumsal huzuru ciddi bir biçimde tehdit ediyor.

Hafta ortasında Radikal Gazetesi, "gözaltında kayıp" olduğu sanılan Silopi HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe sekreteri de olan amcası Eyüp Tanış için "onları canlı bulun" diye manşet attı. Celal Başlangıç, Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı'nın bu iki kişiyi gözaltına aldığını 6 gün boyunca reddettiğini, altı gün sonra ise yarım saat için komutanlığa gelmiş olduklarını kabul ettiğini yazdı. Ayrıca HADEP'li Serdar Tanış'ın kaybolmadan tam on altı gün önce, bir dilekçesinde "Şırnak İl Jandarma Komutanı" tarafından ölümle tehdit edildiğini bildirdiğini gene Radikal'de okuduk.

Serdar Tanış'ın kardeşi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den "AB Yolu Diyarbakırdan geçer" diyen Mesut Yılmaz'a kadar herkese başvurmuş bulunuyor.

Başbakan Bülent Ecevit ise, olayı gazeteden öğrendiğini belirttikten sonra "Henüz bilgi alamadım. O bölgede maalesef oluyor. Ama devletin yapmadığı belli" diyor...

Halbuki, benim önümde duran başka bir dosya, "faili meçhul cinayetlerin" öyle pek de Başbakan'ın söylediği gibi olmadığını ispatlıyor...

22 Nisan 1994 yılında Şerif Avşar da, aynı bugün Silopi'de yaşanan olayda olduğu gibi "gözaltında kaybolup" öldürülüyor. Şerif Avşar çalıştığı iş yerinden, ağabeylerinin gözü önünde alınıp götürülüyor. Kardeşleri götüren aracı izliyor. Araç, Adliye Binasının hemen bitişiğindeki Jandarma İl Binasına girip kayboluyor. Şerif Avşar'ı da bir daha canlı göremiyorlar...

Şerif Avşar cinayeti, Güneydoğu'da "failleri" belirlenerek yargıya yansıtılan ilk davadır. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1994/75 esasla görüşülmüş ve 25 Şubat 2000'de de sona ermiştir. Davayı yürüten Avukat Şenal Sarıhan inanılmaz baskılarla karşılaşmış ama yılmamıştır.

Dava sırasında Şerif Avşar'ın "beş korucu, bir itirafçı" ve "kimliği belli olmayan bir kişi" tarafından kaçırılıp öldürüldüğü tespit olunmuştur. Korucular "kimliği belli olmayan kişinin", "Müdür" diye hitap edilen bir "jandarma subayı" olduğunu ve öldürme emrini ondan aldıklarını mahkemeye bildirmiştir. Ne var ki, o kişi hiçbir şekilde ortaya çıkarılmamış, "izne çıktıktan sonra geri dönmediği" mahkemeye resmen bildirilmiştir.

Mahkeme, Şerif Avşar'ı öldüren itirafçıya 20 yıl, diğerlerine 6'şar yıl sekiz ay ceza vermiştir.

Bu dosya, Güneydoğu'daki "faili meçhul cinayetlerin" anatomisini ortaya koyan çok önemli bir belgedir.

Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin neden Güneydoğu'dan yapılan başvuruları, "iç hukuk yollarını" tüketmeden kabul etmeye başladığını da anlatan bir belge gibidir. Şerif Avşar davası, ancak "korucu ve itirafçı" çemberine kadar genişlemiş ama "emri verene" uzanamamıştır. Bu bile hukukun bölgede hangi dirençle karşı karşıya kaldığını göstermektedir.

Vatan ve uyuşturucu
Globalleşmenin zorladığı saydamlık, düne kadar çıkarı tıkırında olan uyuşturucu mafyasını ve onların çeşitli kademelerdeki ortaklarını bunaltıyor. Eski günlere dönmenin en kestirme yolunun, Gaffar Okkan gibi bölge insanını anlayan yöneticileri ortadan kaldırırken, "faili belli olan" cinayetlere hız vermek olduğunu görüyorlar.

Silopi'de kaybedilen iki HADEP'li yöneticinin canlı bulunması için herkesin elinden geleni yapması en büyük dileğimizdir. Bunun olmaması halinde, bölgedeki sinsi tezgahların, ülkenin dirlik ve düzenini bir kez daha torpilleyeceğini tahmin etmek zor değil.

Geçenlerde Beyaz Saray'a sunulan bir raporda sözü geçen "çete devletlerine" dönüşmek istemiyorsak, başta Cumhurbaşkanı, tüm Ankara Silopi'yi duymalıdır.

Şimdiye kadar duymadılar, bundan uyuşturucu kazandı. Ölenler de o tezgahın kurbanı oldu.

Gene duymazlarsa, uyuşturucu tacirlerinin kazanacağı paranın bedelini, bu ülkenin kendi geleceğiyle ödemesine sebep olacaklar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır