|
|

Eyyamı kesin artık
Beyler, arkadaşlar, gardaşlar... Karar verin. Hep afâki konuşa konuşa ve yaza yaza bu durumlara geldik. Avrupa'ya çıkınca tokadı yiyip popomuzun üstüne oturuyoruz. Çünkü gerçeği burada görüp tartışmıyoruz, korkup kaçıyoruz. Eyyamın en kralını da Türkiye'de gazeteler yapıyor. Bakın, herkesin bir yorumu, görüş açısı vardır. Bu konularda kimse kimseyi suçlayamaz, herkesin fikri kendine. Konumuz F.Bahçe-G.Saray maçının hakemi Metin Tokat. Yazdıklarım ve söylediklerim dakika dakika, pozisyon pozisyon gerçek şeyler. "Tokat niye penaltıyı vermedi?" veya "Fener'in penaltısı daha ağırdı da, G.Saray'ın penaltısı 250 gram daha mı hafifti" gibi yoruma dayalı, bana göre, sana göre değişebilen görüşler değil.
Bakın beyler. 1. dakikada Okan, topla hiç alâkası olmadan gidip Ogün'ün baldırına tekmeyi geçiriyor, 'tık' yok. 32. dakikada yine Okan bu sefer tam Şeref Tribünü'nün önünde ve santra çizgisinin üzerinde Yusuf'un gözüne kroşeyi yapıştırıyor. 55. dakikada bu sefer Mirkoviç, Ümit'e topsuz alanda, arkadan tekmeyi yapıştırıyor. Fatih, 78. dakikada bu sefer Serhat'ın arkadan tam tandonuna tabanını giydiriyor ve Serhat sakatlanarak oyundan çıkıyor. G.Saray 90. dakikadaki penaltısını atıyor, vuruşu yapan Ümit. Atış anında durdurun görüntüyü, Metin Tokat'ın yanında Hasan Şaş var. Neredeyse Metin'in elinden düdüğü alıp çalacak. Sıra seri penaltılara geliyor, Rüştü, kurtardığı 2 topta da vuruştan önce çizginin 3 metre önünde.
Evet beyler... Bunları dakika dakika sizlere sunuyorum. Bakın, hiçbirinde yorum yok, hepsi kesin. Yukarıdaki pozisyonların hiçbirinde kırmızı kart çıkmadı ve penaltılar tekrar edilmedi. Ve sonuçta da, "Metin Tokat başarılı" deniyor. Evet arkadaşlar, sizlere böyle hakemler, buna benzer politikacılar, gazeteciler gerek. Ama bizlere, "Türkiye'nin yarınlarında nereye gidiyoruz, nereye gideriz?" diyenlere gerçekçi hakemler, gerçekçi politikacılar lazım.
Bakın birşeyi sakın karıştırmayın. Metin Tokat'ı insan olarak severim, münasebetim de iyidir. Bu maçtaki yönetiminden dolayı onu ağır bir biçimde eleştiririm. 3 gün önceki Ali Sami Yen'de oynanan İstanbulspor-F.Bahçe maçının hakemi İsmet Cengiz'i yolda görsem tanımam. Ama bu sene gördüğüm en iyi idareyi, pardon idare değil, yönetimi gösterdi. Çünkü maça, futbolcuya bakış açısı, uygulamaları dört dörtlüktü. Tokat idare etti, Cengiz yönetti. İşte fark burada. İkisi de babamın oğlu değil beyler!..
Az daha unutuyordum, şimdi gözlemciler Tokat'a mutlak tam puan vereceklerdir. İşte hakemlikte bir yere varamayacaksak ve varamamışsak, bundan dolayı. Sonra da çıkıp, "Collina'ya cooper testinde 400 metre bindiren Metin Tokat'a niye Avrupa'da maç vermiyorlar?" diye ağlamayın. Suyun başındaki insan bizim adamımız, Şenes Erzik. O da diyor ki, "Olsa niye vermeyelim." Çünkü Şenes Türk takımlarına da, Türk hakemlerine de Avrupa'da desteğini yüzde 100 veren bir insandır, hem de bu Futbol Federasyonu'na rağmen.
Kazlar...
Devlet, vergi borcu olanlara taksit getirdi. Vergisini zamanında verenler 'geri zekâlı' durumuna düştüler. Ticaretle uğraştığım için, bu vergi olayını ben üçe ayırıyorum. Kümesteki kazlar, bahçedeki kazlar, dışarıdaki kazlar. Vergi numarası aldıysan, kümeste canın çıkar. Devlet seni hep kucağında oturtur. Devlet Baba'nın bahçedeki kazları yakalama şansı da var. Birazı çitten atlayıp kaçabilir. Ama o dışarıdaki kazlar... Bizim Devlet Baba dışarıdaki kazları evin terasından seyredip duruyor. Onlar da camdaki babaya 'nanik' yapıyorlar, sonra arkalarını dönüp cirit atıyorlar. Baba da pencereden melül melül bakıyor. Hamle yapsa hepsini parçalayacak ama herhalde işine gelmiyor.
Trabzonspor ruhunu arıyor
Trabzonspor, 1972'de tarihi maçta Ankara'da, rahmetli Zeki'nin golüyle PTT'ye 1-0 yenilerek Türkiye Ligi'ne çıkamadı. İyi hatırlarım, maçın hakemi de süper bir yönetim gösteren Hilmi Ok'tu. Trabzon bu başarısız takımdan 9 futbolcuyu satarak yeni bir takım kurdu, ertesi sene lige çıktı. O takım yıllarca lig şampiyonu oldu, ortada kupa bırakmadı. Sonra geldiler 1976'ya. Trabzon'da bir Zonguldak maçı oynadılar. Necmi Perekli maçtan evvel yaşanan olaylardan bıkarak ve arkadaşlarına tepki göstererek şehri terketti. Ve o Trabzon ertesi gün büyük bir sürpriz (!) yaparak Zonguldak'la berabere kaldı. Ve Zonguldakspor, kümeye tutundu, Ankaragücü olarak biz düştük. Bu maçtan sonra o müthiş takım da dağıldı, dağıttılar! Doğru da yaptılar. Onun için Trabzon, Trabzon olmuştur. Özkan Sümer'in başkanlığında bence Trabzonspor o eski ruhunu yakalama çabasında. İnşallah şans da yanlarında olur da buradan da başları dik çıkarlar. Çünkü Trabzonspor Türkiye Ligi'ne her zaman şart olan, bu 3 büyüklerle hem sahada, hem masa başında gerekirse makinayı da yanlarına koyarak mücadele edebilecek tek takım.
Doğru konuşan 'Köyün delisi'
Hasan Şaş, Erzurumspor maçından sonra "Ümit topu elle oynadı. Hakem bunun etkisinde kalarak bana yapılan pozisyonda penaltı vermedi" diye itirafta bulundu. Ümit kameralardan kaçtı. Sordum, G.Saray'ın içinde olanlara, "Hasan Şaş nasıl çocuktur?" diye. "Köyün delisi" cevabı çıktı. Zaten Türkiye'de gördüğünü söyleyene, inandığını söyleyene 'Deli' derler, kalçası başı oynayana, 'Akıllı'. Ana yazıyla ne kadar uygun değil mi?
Fransa'da kalmayalım
Bu terbiyesiz Fransa'ya madem ders vereceğiz, basın mensubu olarak da bizlere büyük iş düşüyor. G.Saray-St.Germain maçına maç sabahı Türk Hava Yolları uçaklarıyla gidelim, maçtan hemen sonra hiç otelde kalmadan geri dönelim. Ne dersiniz, doğru olmaz mı? Madem akıl veriyoruz, biraz da biz zorluğa katlanalım.
Cüneyt golü yedi
Cüneyt Tanman, "G.Saray" deyip golü yedi. "Emre ve Okan'la mutlaka anlaşmalıyız" demesine rağmen imzalar atılmadı. Görülüyor ki, Cüneyt gol yemeye devam edecek. Ve sonunda çok üzülecek.
Zam iyi oldu ama...
Hakem ücretleri 400 milyon lira oldu. Bence 1 milyar da olmalı. Ama başka tehlike hemen başgösterdi. "Bu 400'ü kaybetmeyelim" diye eyyam artmaya başladı. Çünkü 3x400, 1 milyar 200 milyon lira yapar. Türkiye şartlarında çok iyi para. Ne dersiniz sevgili hakemler?
|
 |
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|