|
Reha Muhtar haklı
Niyetimiz, Emin Çölaşan-Mehmet Barlas tartışmasını izlemekti, kısmetimize Emin Çölaşan-Reha Muhtar tartışması çıktı.
Lafı dolandırmadan söyleyeyim, bu tartışmada Reha Muhtar'ı haklı buluyorum. "Reha yine bir kurnazlık yapmıştır" dense de, Muhtar'ın canlı yayında Emin Çölaşan'ı ikna etmek için söylediği sözlere inanıyorum. Sadece inanmak da değil. Uzun zamandır TV sayfası hazırlamış biri olarak, "Ateş Hattı"nı hazırlayanların, çok nadir basın bülteni geçtiğinin de tanığıyım. Bizler ancak program ekibinden birine, olmadı Reha Muhtar'a ulaşarak o haftaki programın, çok da kesinleşmemiş konusunu ve konuklarını alır, sayfalarımıza aktarırdık. Bu son program için, Akşam, Radikal ve Milliyet gazetelerinde çıkan haberler, sanıyorum çarşamba akşamı TV'de yayınlanan tanıtımlardan görülüp yapıldı. Muhtar ayrıca, eğer böyle bir basın bülteni varsa mesleği bırakacağını da söyledi.
Emin Çölaşan, "Türkiye'de demokrasi ve hukuk"un tartışılacağı bir programın bir anda Emin Çölaşan-Mehmet Barlas kavgası şeklinde algılanmasından rahatsızlık duymuş olabilir. Anlıyorum, ancak bunca yıllık gazeteciliğinin verdiği tecrübeyle benden daha iyi bilir ki, dünyanın her yerinde, birbirleriyle sürtüşen, gazete sütunlarında birbirine laf atan iki meslektaşın bir programda buluşması, "diğer şeyler"den daha çok öne çıkarılır. Reha Muhtar'ı -her zaman olduğu gibi- sadece ve sadece abartmakla eleştirebiliriz. Çölaşan bu sıkıntısını, ilk söz verildiğinde dile getirebilir, "böyle algılanmasını istemiyorum" diyebilir, 28 Şubat sürecinin tartışıldığı bu doyurucu programda kalabilirdi.
Aslında ortada büyütecek bir şey de yok. Dünyanın her yerinde, son anda, hatta program sürerken, kendisini rahat hissetmediği anda stüdyoyu terk edenler oluyor. Bu bizde de yaşandı. Sonuçta biz izleyici olarak Reha Muhtar'ı Reha Muhtar yapan TRT'deki o meşhur Mehmet Barlas-Emin Çölaşan tartışmasının ikinci raundunu kaçırmış olduk. Ama Reha Muhtar bu, belki bir final hazırlar bize.
MEDYAHABER
Pakize Suda başlıyor
Pakize Suda, pazartesi gününden itibaren TV programına başlıyor. Suda, SHOW TV'de, öğle kuşağında yayınlanacak "Pakize'yle" programında, her gün bir konuyu, konuklarıyla masaya yatıracak. Stüdyoda seyirciler de olacak. Eğer benzetme yapmak gerekirse, Ayşe Özgün'ü örnek verelim. Ama Pakize Suda'nın üslubunun çok farklı olduğunun da altını çizelim.
TGRT, haber kanalı mı oluyor?
Kadir Çelik'in hazırladığı "objektifhaber" adlı internet sitesinde, TGRT'nin haber kanalı olacağını okudum. Okur okumaz da, TGRT Haber Dairesi Başkanı Mehmet Soysal'ı aradım. Soysal, "Böyle bir fikir ortaya atıldı. Bize, 'ne yapabiliriz' diye sorulduğunda, elimizdeki olanakları özetleyen bir rapor verdik yönetime. Ama şimdilik böyle bir şey yok" dedi. Toplumun tüm kesimlerine sesleneceğim diyerek yola çıkan bir kanalın, birdenbire haber kanalı olmak istemesi aslında çok zor. Çünkü hem portföyündeki reklamlarını kaybetme riski var hem de, programlarına alışmış izleyicisini. Bakalım önümüzdeki günlerde, TGRT'de neler olacak?
Vizontele'nin hatırlattığı
Yılmaz Erdoğan, ilk sinema filminde başarılı olsun ya da olmasın, çok önemi yok. Nasıl olsa, Mükremin Çıtır, yazılanlardan, çizilenlerden, gerekli şeyleri çıkarıp bir dahaki sefere, daha iyisini yapmaya çalışacaktır. Tıpkı Mükremin Abi'nin çay ocağını mafyaya karşı korurken yaptığı gibi. Tıpkı, haylaz Kudret'i okuması için ısrar ettiği gibi. Elbette Vizontele'yi eleştirelim hatta çok sert olsun yazdıklarımız ama bir TV yıldızının, TV'den kazandığı parayı, geri döneceği şüpheli bir alana yatırdığını da gözardı etmeyelim. Erdoğan, "Varımı yoğumu bu işe yatırdım" diyor. Diyelim abartıyor. Ama çok para harcandığını filmi izleyen herkes söylüyor. Sırf bu yüzden bile, bu filmi çekenler, bir teşekkürü hak ediyor.
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|