Hayatınız film olsa türü ne olurdu, gerilim mi, macera mı, komedi mi?
Streslerle dolu, inişli çıkışlı, zaman zaman duygusallaşan bir film olurdu.
Bu filmin seyirciyi gözyaşlarına boğacak en duygusal anı?
Benim işimin en duygusal tarafı, iki çocuğumun, benim mesleğimden uzak kalmaları. Benim en dramatik kısmım budur. İsterdim ki bu işe sahip çıksınlar. Kızım çok başarılı bir elektronikçi oldu. Oğlum, küçük yaştan beri yurtdışında. Türkiye'deki yaşam onu mutlu etmedi. Amerika'da benzin istasyonu işletiyor.
Bu olsa olsa sizi ağlatır. Ne yapalım, çocukları sinemacı olmamış der herkes. Yaşam filminizi izleyecekler için daha acıklı bir hikayeniz yok mu?
Var. Ahmet Tarık Tekçe'yi ve şoförümüzü, 1964'te geçirdiğimiz bir trafik kazasında kaybetmem. Şoförümüz rahatsızlandığı için ben geçmiştim direksiyona. Bu olay beni çok yıpratmış, üzmüştür.
Aşk acınız var mı?
Yok.
Yaşamınızın korku anları?
Şanslı mıyım, fazla mı kendime güvenim var nedir, öyle fevkalade korkacağım bir anım yok. Korku ancak gayrı kanuni bir iş yaparsan, başkasının hakkına tecavüz edersen olur. Bunu yapmayan kimse korkmaz.
Sevdiklerinizi kaybetmekten de mi korkmazsınız? Biraz daha duygusal yanlarınızı görebilsek.
Duygusal tarafım fazla yok. Katıyım ben. Ömür boyu günde 18-20 saat çalıştım. Bundandır katılığım.
Eşiniz duygusal mı?
Gülşen de Filiz de duygusaldı. En büyük ıstırabım evime, eşime, çoluğuma çocuğuma vakit ayıramadım. Çocuklarım da belki gitmeyebilirdi Türkiye'den.
Filiz Hanım'a bağlayan ne oldu sizi?
Evliliklerim tamamen bir tesadüftür. Filiz'in ikinci filmiydi. Pendik civarında bir evde çekim yapıyoruz. Ev sahibesi bir sefire Hanım, fal bakarken Filiz'e, "Yakında evleneceksin Belki şu delikanlı da olabilir" dedi beni göstererek. Hiç akılda fikirde olmayan bir şey. Bir geceye gitmiştik, nişanlandılar diye bir haber çıktı gazetede. İşte bunlar alevlendi, evlendik. 64-74 arası evli kaldık.
Niye bitti?
İşime olan aşırı derecede düşkünlüğümden.
Huyunuz değişmedi ama maşallah ikinci evliliğiniz sürüyor.
O da bir tesadüf. Ses mecmuasının artist seçimine Gülşen de girmişti. Birinciliği garantiydi vasıfları nedeniyle. Birinci seçilen kızcağız 10 şirkete de film yapacaktı. Ertem Eğilmez, İrfan Ünal ve ben kumpas kurduk. Birinci yaptırmayalım bunu, o mukaveleye girmesin diye. Herkes 9-10 veriyor, bize geliyor sıfır veriyoruz. Öbürüne veriyoruz 10. Necla Nazır seçildi birinci. İkinci oldu Gülşen. İkinciliği kabul etmedi. Vurdu kapıyı çıktı. İşte o kapıyı vurup çıkması beni etkiledi. Mağlup olmayı istemedi. Ondan sonra bu evlilik oldu işte.
Gülşen Hanım, Filiz Hanım'a kıyasla daha mı tahammüllüydü size?
Evet.
Bir sefirenin falı ateşlemiş sizi. Bugün Filiz Hanım'ın kendisi sefire. Uzaktan nasıl görünüyor?
Ben arkama dönüp bakmam. Benim başarımın en büyük nedeni şudur: İstasyonda bekliyorum ben. Tren geliyor. Küçücük bir ihtimal görürsem ki beni başarıya götürecek, ben o trene binerim. Baktım başarıya doğru gidemiyorum, bir istasyon sonra inerim ben. Geri dönerim.
İki çocuğunuzun birbiriyle ilişkisi nasıl?
Çok iyi. Fırsat buldukça Amerika'da buluşuyorlar. Kız yeni mesleğinde, bir araştırma bölümünde çalışıyor. Oğlan iş kurdu. Sekiz yaşında gittiği için.
Neden? Siz mi arzu ettiniz, Filiz Hanım mı?
Filiz'le ayrılmıştık.Orta eğitimden itibaren dışarıda oldu.
Paylaşamadınız mı çocuğu?
Yok, o sırada terör ortaokullara kadar girmişti. O zaman çok şöhretliydi benim oğlan. Yumurcak filmleri nedeniyle...
Star adaylarının star olabilmek için önce yönetmenlerle ilişkiye girdiği doğru mudur?
A kategorisine giren yani bu işi haysiyetiyle yapan sinemacılarla, B kategorisine giren, bu işi para, kadın vurgunu için yapan sinemacıları ayırmak lazım. Ben A kategorisine giren hiçbir arkadaşımda böyle bir şey duymadım, görmedim.
Sinemanın patronusunuz. Güç sizde. Sizi üzen sanatçıları cezalandırma yönteminiz nasıldır?
Kimseyi cezalandırmam. Bazen sevmediğim, hatta küsebileceğim kimselerle dahi çalışıyorum. Eskiden daha hissiydim, ama kendimce bir yöntemim vardı. Mesela adamın değeri 10 lira. Ben ona 20-30 lira verirdim. Ondan sonra "Sakın inme bu paradan aşağı. Senin değerin bu" derdim. Artık üç-beş sene rol beklerdi o. Kimse de vermezdi o parayı ona.
Tabii tabii. Ben Bay Pipo'yu şöyle bir okumuştum. Önce iddiayı görmedim. Güya Mehmet Ağar'a, Kemal Derinkök adına ben rüşvet vermişim. Bunu gören bir arkadaşım bana haber verdi. Çok şaşırdım. Çünkü Kemal Derinkök'ü tanımam. Hemen bir dava açtım, adımın karıştırılmasından dolayı. Mahkeme, MİT'le yazıştı ve kitaptan adımın çıkarılması için tedbir kararı aldı. Halen mahkemesi sürüyor.
Ne amaç güdülmüş bu iddiayla anlayabildiniz mi?
Hiçbir şey anlayamadım. Çok samimi söylüyorum, hiçbir ilişkim yok böyle şeylerle. Hayatım boyunca da hiç böyle ilişkilerle ve bu nevi pisliklerle ilgim olmadı.
Politikayla hiç ilgim olmadı
Hiçbir film, hiçbir hayat salt başarıdan, iyi anlardan ibaret değildir. Sizin pişmanlığınız neydi?
Hiçbir zaman pişman olmadım.
MHP ile bağlantınız olduğu söylenir...
Hayır ben değil, kardeşim. MHP'nin en önde gelenlerinden biriydi. Berker İnanoğlu. Allah rahmet eylesin, kanserden vefat etti. Türkeş'in de sağ koluydu. Onun para kasası derlerdi. Benim politika ile hiç ilgim olmadı. Ancak ben Özal'ın icraatın içinden programlarını yapan adamdım.
Yani siyasi görüş itibariyle MHP'ye değil, ANAP'a mı yakınsınız?
Hayır. Profesyonelce yaptık işimizi. ANAP şarkısı vardı hani, 'Hadi Bakalım' diye. Bunu ben çıkarttım. Sequela adındaki reklamcı kovulduktan sonra benim üstüme yıkıldı her şey. 91 seçimlerinin arkasından, dört puanı gitti diye Demirel'in takımı, TRT'deki işlerimi kesti. Sonra anladı ki biz partici değiliz, profesyoneliz.
Özal'ın vuruluşunu bir kaset haline getiren de sizsiniz sanırım...
Evet. Özal sabah vuruldu, öğleden sonra bana bir telefon açtı. Dedi ki "Olayın dramatik bir kasetini hazırla."
Onun MHP ile ilişkileri sizi nasıl etkiledi?
İhtilalden önce kardeşimin haberi oldu ve ve Türkiye'den ayrıldı. İhtilal günü bir askeri ekip gece evimi bastı. Kardeşimle ilgili belgeler aradılar, bir şey yok. "Yanlış mı arıyorsunuz, benim adım Türker, Berker değil" dedim. "Biliyoruz" dediler. Üç- dört gün sonra ofisimden beni alıp Selimiye'ye götürmek istediler. O dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı'ya arkadaşlarım haber vermiş. Balcı yoldan çevirip telsizle bizi Emniyet'e aldırdı. Siyasi Şube'ye girerken gözlerimi bağladılar. Daha sonra Müdür Muavini olduğunu öğrendiğim Mehmet Ağar gözlerimin bağını açtı. Kendisini ilk orada tanıdım.
Sonra iyi dost oldunuz Mehmet Ağar'la.
Evet. Üç saat sohbet ettik. Daha sonra Selimiye'den aranma kararımı çıkarttılar. Bir yanlışlık olduğu, Berker yerine yanlışlıkla Türker yazıldığı ortaya çıkınca serbest bırakıldım.
Sinemadan iyi para kazandınız. Kardeşiniz dolayısıyla MHP'liler kazancınızdan bir şeyler istemedi mi?
Bana parti teşkilatından da başka bir yerden de böyle bir istek gelmedi. Bugüne kadar hiçbir zaman devletin bankasından da, devletin herhangi bir nimetinden de istifade etmedim. Ben etmediğim için benden de kimse istifade edemezdi.