Bu sabah bir uyandım. Baktım evde bir telaştır gidiyor. Ne zamandır şüpheleniyordum zaten; etraf karton kutudan geçilmiyordu. Hayır, hepsi benim içine girip oynamam, tırtıklamam için olamazdı; o kolilerin bir işlevi vardı, biliyordum. Önce tatile çıkıyoruz yine zannettim. Yine o saçma kedi kafesinin -böyle bir şey var mı yani: kedi ve kafes!- içine gireceğiz, mecbur... Yok, o da değil. Çünkü bavul yok ortada. Sonra haydaa, yine o münasebetsiz temizlikçi kadın geldi galiba dedim. Ama hayır, evi tarumar eden o da değil, onun geldiği günler süpürge de meydana çıkıyor zirâ.
Ve nihayet anladım: Taşınıyoruz! Bir kediyi strese sokmak için ellerinden geleni yapıyorlar vallahi. Onlar için sorun yok tabii. Koy eşyalarını kartonlara, yerleştir yerlerine, tamam. Bitmiştir. Benim için öyle mi? Şimdi bir sürü sorunla uğraş işin yoksa; yeni yemek yeri, su yeri, tuvalet yeri... Hadi onlar neyse, balkon, bahçe? Yeni komşuların köpeği, bebeği filan var mı bakalım? Kaçıncı kat? Sonra o evde daha önce kimler oturmuş, kokular ne alemde? Ya mobilyalar? Yenilenecek mi, minderim n'olacak?..
Şimdi yeni evi de kaç gün boyunca arşınlayıp araştırmam, kokumu bir güzel her yere bulaştırmam gerekecek, iyi mi... Acaba kaçsam mı? Şöyle, hazır ev halkı türlü işle meşgulken, kapı aralığından tüyüversem mi? Bu muhit tanıdık nasıl olsa, başımı sokacak bir yer bulurum. Arkadaşlarım da var. Öbür tarafta başımıza ne gelecek belli değil ki... Ya, nereden çıktı bu taşınma işi! Bir kediye yapılmaz ki bu... (ADP)