kapat

04.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Benim genlerim hepinizi döver...
Çocuk sahibi olmak bir hak. Bu ülkedeki insanlar da bu haklarını tepe tepe kullanıyor.

Yapacak bir şey yok. Ama "Çocuk sahibi olmak için şu kadar yıl bekledi, sonunda 42 yaşında doğurdu" haberlerini okudukça da içim cız ediyor.

Çünkü bedava değil biliyorsunuz kısırlık tedavileri. Milyarlarca lira gidiyor tüp bebekler, ameliyatlar, şunlar bunlar için.

Neden illa "kendi" çocuğumuz olsun istiyoruz? Hiç kimsenin aklına bu ülkedeki binlerce kimsesiz çocuk gelmeyecek mi? Bir Allahın kulu da "Yav hayatınız boyunca tedavi olmak için harcadığınız milyarlarca lirayı ve yıllarca zamanı yaşayan bir çocuğa harcasanız" demeyecek mi?

Bu çocuk sevgisi değil tabii. Bu kendini aşırı sevme. Düpedüz kendine aşık olma durumu. O kadar mükemmelim ki benim küçük versiyonlarım da şüphesiz harika olacak. Bundan o kadar emin, o kadar emin ki. O yüzden 42 yaşına kadar beklemeye razı. Hatta ölsün gebersin çocuksuzluktan, ama kendisinden çıkmamış bir çocuğa aman ha dokunmasın. Gerekirse 50'sinde doğursun, o çocuğun 20. yaşgününü göremesin, o çocuk gencecikken kimsesiz kalsın ama kendisinden olsun. Kanıtlasın kadınlığını... Sevdirsin kendini kocasına. Aman aman. Ve bu bencillik, kötülük sayılmasın. Neden? Çünkü annelik kutsaldır, tartışılmaz, siz bunu anlayamazsınız Mutlu Hanım.

Evet anlayamam gerçekten. Bu "genden gurur duymayı" hele hiç anlamam. Bu kadar mı nefret ediyorsunuz başkalarından ve onların doğurduğu çocuklardan? Bu kadar mı eminsiniz başkalarının çocukları geri zekalı olur, başkalarının çocukları sersem olur, salak olur, düzenbaz olur, bir sizinki akıllı olur diye? El oğluna, el kızına hiç ortak bir geniniz yokken aşık oluyorsunuz, kendinizi harab ediyorsunuz da kücümencik bir çocuğu mu sevemeyeceksiniz? Eşşek kadar herifin her tür huyunu suyunu kabul ediyorsunuz da dört yaşındaki çocuğun huyu suyu mu sizi rahatsız ediyor?

Ve bu kadar mı kendinizi kusursuz görüyorsunuz? Ne oldu o asabiyetinize, dağınıklığınıza, gevezeliğinize, bencilliğinize, tembelliğinize, bunalımınıza, alınganlığınıza, alkol düşkünlüğünüze? Bunlar 'şekerlik' mi oluyor ki kuşaklar boyu aktarmak istiyorsunuz?

Hadi kendinizle pek bir barışıksınız ve ayrıca çok zekisiniz (kendisini aptal bulan da yoktur zaten), çok beceriklisiniz de bu memleket Ebru Şallı'yla Kenan İmirzalıoğlu'na tapıyor. Bu kısa boyunuz ve o karga burnunuzla nasıl olacak da olacak?

İşte bu yüzden Nilüfer'i çok seviyorum. Keşke Ayşe Nazlı'sını ona daha önce verebilselerdi. İnşallah annesine "çeker" de o da o kadar yetenekli olur. Siz de doğurduğunuz çocuğa bakıp bakıp "Bir insan gidip yedi göbek ötesindeki deli halasına benzer mi" diye şaşıp kalın.

Sizi gidi gen meraklıları sizi.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır