kapat

04.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Naklen röntgen Türkiye'de
Avrupa ve Amerikan televizyonlarının en popüler yarışması artık Türkiye'de. Kameralarla dolu bir evde yaşananları ekrana getiren "Big Brother" benzeri bir yarışma, ülkemizde "Biri Bizi Gözetliyor" adıyla Show TV'de gösterilecek

Biz küçükken röntgenci, elinde kamera ya da dürbünle, komşuların camlarında, fantezilerini gideren şüpheli şahıstı. Ama artık dürbüne ihtiyaç yok. Çünkü onun yerine kocaman TV ekranı var. Basıyorsunuz düğmeye, "Günah Adası"nda birbirinden güzel kadınların ya da yakışıklı erkeklerin, adaya düşenleri baştan çıkarmasına tanık oluyorsunuz. Bir diğer düğmeye bastığınızda da yatak odasında ya da mutfakta birbiriyle oynaşan çiftleri görebiliyorsunuz. Bunlar el oğlunun yaptıkları. Şimdi sıra bizde. Eğer son dakika değişikliği olmazsa önümüzdeki hafta, "Big Brother"ın yerli versiyonunu izleyebileceğiz. Adı "Biri Bizi Gözetliyor"un altında, Fatih Cesur ve Pelin Akat adında iki genç ismin imzası var.

Senaryonun, profesyonel oyuncuların olmadığı bu yarışmada, birbirini tanımayan 7 kadın ve 7 erkek, 100 gün 100 gece aynı evde yaşayacaklar. Sürprizlerle dolu bu 100 günü başarıyla tamamlayabilmek için ortak amaçlar uğruna çalışmak ve herkesin özgürlüklerine saygılı olmak çok önemli. İzleyicilerden hafta boyunca telefonla gelen oylar toplanacak ve haftanın birincisi canlı yayında açıklanacak. Birinci, o hafta yarışmayı terk edecek arkadaşını seçecek. 100 gün boyunca her haftanın kaybeden yarışmacısı yurtdışı seyahati ile ödüllendirilecek. Yarışmanın birincisi ise 100 milyarlık servetin sahibi olacak.

Türkiye'deki yaratıcıları anlatıyor
Big Brother türü yarışmalar ABD ve 15 Avrupa ülkesinde yayınlanıyor.

Program formatı yayınlandığı her ülkede aynı. Her tarafı kameralarla dolu bir ev ve bu evde yaşayan insanlar, yaşadıkları ülkenin kültürünü yansıtan bir yaşam biçimi sergiliyor.

Senaryo yok, gerçek oyuncu yok, gerçek yaşamdan kesitler var. Seyirci, gerçek yaşamdan sunulan kesitlere her zaman meraklı oluyor.

Bu tür programlar, yayınlandığı her ülkede izlenme rekorları kırmış, yayınlandığı her kanalın en popüler programı olmuştur.

Reyting alacağımıza inanıyoruz.

Yarışmacılar, farklı bölgelerden, farklı kültürlerden olacak.

Bu program, erotik duyguların öne çıkarılması amacıyla yapılmamıştır. Bu program, ortak yaşam, paylaşım, dostluk, arkadaşlık, kardeşlik duyguları üzerine kurulmuştur. Bir izci kampı olarak nitelendirilebilir.

'Aslında en müstehcen şey başkasının mahremine girmek değil mi?'

HAYDAR DÜMEN
Yaşamın renkli sayfası

Cinsellik uzmanı Haydar Dümen, "Şimdi herkesin içerisinde şöyle ya da böyle röntgencilik vardır. Bir şeyleri seyretmek zevk verir. Özellikle bu, cinsel alanlardaysa bastırılmış duyguları harekete geçirir, bir tür tahrik öğesi olur. Dünyada en çok spekülasyonu yapılan şey cinselliktir. Çünkü insanların en önemli ortak yanıdır. Birileri kendi istekreriyle kendi yaşamlarını estetik boyutları zorlamamak koşuluyla bu tür yarışmalarda sergiliyorsa kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Ülkemizde yayınlanacak bu tarz yarışmalar için kimileri geleneksel Türk aile yapısına bozduğundan söz edecek, kimileri de 'ne var bunda, uydu yayınlarının olduğu bir dönemde neler olmuyor ki' diyecektir. Bir başka açıdan bakmamız gerekirse, bu tür şeylerin zararı kadar yararı da olabileceği düşünülebilir. Örneğin eşler bunu seyrederken, bir şeyler öğreniyor ve iç kıpırdanış kazanıyorlarsa bu da yaşamın renkli sayfası olur. Zaten seyrettiğimiz çoğu şeyin, televolelerin de alt mesajı budur" diyor.

SİBEL GÖKÇE
Seyredilmekten hoşlanırız

Türkiye'de evine kamera koyup İnternet üzerinden özel hayatını izlettiren ilk isim olan Sibel Gökçe, "Herkesin ruhunda, içinde teşhircilik vardır. Seyredilmeyi ister. Bir de işin ucunda para varsa, her şey daha güzel olur. Böyle şeyler ahlaksızlık değil. Ben her şeye böyle bakıyorum. Özgür iradeye sahip bir insanım. Benim kalkanlarım yok. Rahatım ve izlenmekten hoşlanıyorum. Yarışmanın sonunda güzel bir para ödülü de var. O parayla yeni bir hayat kurabilirsiniz. İnsanların neden izlediğine gelince. Tek neden merak. Meraklı bir toplumuz. Dizilerin bir sonraki bölümünü sabırsızlıkla bekleyen insanlarımız da olduğuna göre bu program reyting yapar" diyor.

RAGIP DURAN
Büyük Birader aslında kör!

Uluslararası medya üzerine yazdığı yazılarıyla tanınan Ragıp Duran, "Görüntü, gerçeğe karşı açtığı savaşı sürdürüyor. Hakiki gerçeği, ekran marifetiyle yıkmak isteyen medyatik gerçek, bir süredir röntgenciliğimizi kışkırtıyor: Gizli olan ya da gizliymiş gibi olan her şey cazip ya... Gelin size gizliyi gösterelim. Gelin gelin, yapışıp kalın ekrana. Gerilim, heyecan, otuz iki kısım tekmili birden büyülü camda! 'Televizyon kurgudur, sanaldır' diye itiraz edenlere, Realitiy Show furyası ile yanıt vermeye kalktı TVperestler. Onlar önce kamu alanını işgal edip, özelleştirdiler, şimdi de, yapay da olsa, özel hayatları iğfal edil, bu iğfali başkalarına gösteriyor. Aslında en müstehcen şey, başkasının mahremine girmek" diyor. Duran sözlerini şu diyalogla bitiriyor:

- Bunlar giriyor mu hakikaten?

- Yok canım, film bu, kurgu bu, senaryo bu, mizansen bu, düzen bu...

- Yani giriyormuş gibi yapıp da girmiyor mu?

- Sanalca giriyor.

- O zaman boşver!

SEVDA DEMİREL
17 yaşında komşularımı izlerdim

Şov dünyasının ünlü ismi Sevda Demirel, "Ben de insanları gözetlemekten zevk alıyorum. Bu duygumu bastırmak istesem de olmuyor. Bu duygular değişik şekillerde ortaya çıkıyor. Bazen telefon mesajlarıyla, bazen popo elleyerek. Ama ben, röntgenciliğin olağan bir durum olduğunu düşünüyorum. Bu bende de mevcuttu. Şimdi 27 yaşındayım ve böyle şeyler yapmıyorum ama 17-18 yaşındayken komşularımı izlerdim. Röntgencilik yapardım yani. Elimde olmadan. Böyle bir program bizim ülkemizde nasıl olur bilemiyorum. Çünkü bizde her şey sunileştiriliyor. Benim Avrupa kanallarında izlediğim programlarda herkes çok doğal davranıyor. Kamerayı unutuyorlar. Bizde bu doğallık olacak mı şüpheliyim. Bu projede benim olmam istenseydi, reddederdim. Parası çok iyi olmasına rağmen reddederdim. Çünkü bu ülkede attığım her adım acımasızca eleştirildi" diyor.

SELİM AKÇİN


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır