kapat

05.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İlker Sarıer(isarier@sabah.com.tr )


Ülkeye hizmet bu mu?

Ankara'dan yazan Hakan Samancı isimli okurumuzun sorunu, kişisel bir sorun değil, ülkemizin içinde bulunduğu "garip zihniyetler" sorunu...

Mektubu okuyalım da görelim:

"TC Merkez Bankası, temsilciliğini yaptığım OK (Orienstein Koppel) isimli yabancı firmaya borçludur.

Bu borcun ödenmesi için Merkez Bankası'nın bağlı bulunduğu Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına yapmış olduğumuz başvurular bugüne kadar hiçbir cevap bulamadığı gibi borç da ödenmemiştir.

Yaptığım çeşitli temaslarda şu acıklı tespiti yapmış bulunmaktayız.

İlgili bürokratlar, bu borcu ödememekle, devlete ve ülkeye hizmet ettiklerini zannediyorlar.

Oysa bu borçlar kısa sürede ödenmediği takdirde, alacaklı yabancı firmalar, IMF, Dünya Bankası ve diğer kredi kuruluşları nezdinde ülkemizi şikayet edeceklerdir.

Sonuçta bürokratların bu anlamsız direnişi yüzünden devlete ve ülkeye büyük zararlar ve musibetler gelebilir.

Bu şikayetimi köşenizde seslendirirseniz, ülkeye asıl hizmeti siz yapmış olacaksınız."

Hakan Samancı'nın ilişikte gönderdiği dilekçeden anlıyoruz ki, ilgili yabancı firma, 179 bin 980 Alman Markı karşılığında ihraç malını 1980 yılından önce Türkiye'ye göndermiş fakat o tarihten beri bloke edilmiş olan para firmaya ödenmemiş...

İşin en komik tarafı, bu para, "hiçbir alternatifi seçmeyenler" başlığı altında açılmış bir hesapta beklemekte imiş...

Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası bu konuya ne cevap verecek merak ediyorum.

Çünkü, bizim maksadımız "namuslu" ve "dürüst" ticaret adamlarını cezalandırmak mıdır, bununla kalmayıp yabancıları da ihracat yaptığına bin pişman etmek midir, bu nokta gerçekten meçhul görünüyor.

Üstelik bekleyen para az da değil...

Çevre kirliliği nelere yol açıyor
2 Şubat'ta bu köşede gündüz yanan sokak lambaları ile ilgili yazıya okurumuz Cüneyt Erlerlican gönderdiği mail'de "Bunun sorumlusu TEAŞ veya TEDAŞ değildir. Otomatik olarak yakan, aydınlanınca da söndüren, kısacası fotosel prensibi ile çalışan anahtarlardır" demiş ve şöyle devam etmiş:

"Bunların ışığı veya karanlığı algılama panellerinin üstü, tozdan topraktan, yolun kenarında ise dizel ve kurşunlu benzin atığından kaybolmaktadır. Pis çevrenin sorumlusu kimse, bunun da sorumlusu odur."

Örnek vatandaş: Cem Şahinkaya

"İsviçre'de turizm stajımı yapıyorum. Burada bir turizm okulu bitirdiğim için staj yapma Şişli'de hakkına sahip oldum. Bu stajda normal işçi statüsünden işlem görüp, herkes gibi vergi veriyor ve maaş alıyorum. Yurtdışında 3 sene çalışanların askerliği bedelli yapma hakkı olduğu için Bern'deki Türk Büyükelçiliği'ne gittim. Nasıl bir belge doldurmam gerektiğini sordum.

Benimle konuşan görevli, kötü Türkçesiyle (Türk olmasına rağmen) bir şeyler söyledi. Daha sonra bana buradaki çalışma belgemi Türkiye'de bağlı olduğum askerlik şubesine götürüp teslim ettikten sonra sorunumun hallolabileceğini söyledi.

Ben de bunun üzerine görevliye kibarca bunun başka bir yolu yok mu diye sorma gafletinde bulundum.

Görevli bana yüksek sesle 'Siz galiba anlamak istemiyorsunuz' diye konuşmaya başlayınca, iletişimi orada hemen kesip ayrıldım. Sonra babamı aradım ve bana gerekli belgelerin neler olduğunu öğrenmesini istedim. İstenen tecil belgesiymiş. Bunun üzerine Cenevre'ye gittim.

Buradaki elçiliğimizde ise Bern'dekinin aksine çok güzel karşılandım. Cem Şahinkaya adında bir yetikilinin büyük yardımları ile sorunumu çözdüm. Sırf ben değil, orada bulunan herkes, eşit muamele görüp, işlerini belli bir saygı çerçevesinde halledip gidiyorlardı. Ondan sonra ne zaman bir sorunum olsa, telefon açıp yardımcı olmalarını istesem eksik olmasın yardımcı oluyorlar. Teşekkür etsem, ne demek, bu bizim işimiz diyorlar."

Alp Taşkapilioğlu Ğ İsviçre

Oynayan kaldırım taşları
"Ben emekli bir öğretmenim. Toplumun işlerini aksatanlara karşı duyarlı birisiyim. Bugüne dek birçok konuyu dile getirdim. Başarılı olduklarım da oldu, olamadıklarım da...

Kadıköy Belediyesi, kaldırımları yenileme çalışmaları yapıyor. Feneryolu-Göktepe sokağına da yeni taşlar döşediler. İyi de oluyor. Ne var ki işi alan müteahhit, gereğini yerine getirmiyor. Taş döşeme işi bitince, üzerine yeterli kum atılmıyor. İki gün sonra taşlar, haldur huldur yerinden oynuyor. Bizim kaldırım da ne yazık ki öyle oldu. bu durum telefonla ilgili dairenin müdür yardımcısı olan Nalan Hanım'a bildirdim. Bana 'Mühendis gelecek, gerekeni yapar' dedi. Adresimi ve telefon numaramı da verdim, ama beni kimse aramadı.

Mühendisler gelmişler, bakmışlar ve şikayetimi gereksiz görmüşler. Belediye Başkanı Sayın Selami Öztürk'ten rica ediyorum, bir de gelip kendisi kontrol etsin, haklı mıyım, haksız mıyım. O zaman karar versin. Kendisini yanıltıyorlar."

İbrahim Şimşek - İstanbul

Haksız uygulama
Eşitlik istiyoruz

Mustafa Bayrak, "TEAŞ'ın taşra teşkilatında Manisa Ğ Soma ve Kumburgaz Ğ İstanbul olmak üzere iki eğitim merkezi bulunmaktadır. Bu eğitim merkezlerinde, kurumun diğer birimlerinde olmayan ücret dengesizliği vardır" diye başladığı mektubunda şu noktalara dikkat çekiyor: "TEAŞ personeli görevli olarak nereye gitse harcırahını alır, kurum misafirhanelerinde kaladığı zaman ise yemek ve yatak ücretini öder. Eğitim merkezlerine öğrenci (kursiyer) olarak gelen, TEAŞ personeli harcırah almasına rağmen, yatak ve yemek ücreti ödememekte ve bunlar kurum tarafından karşılanmaktadır. Haksız ödemeler, hem duyarlı personeli rahatsız etmekte, hem de kurumumuz fazladan ödeme yapmaktadır. Teftiş Kurulu'nun incelemeleri sonucunda TEDAŞ'ta bu uygulamalar kaldırılmıştır."

Sorunlu parkomatlar
Söylediklerini yapsınlar

Bundan 1 buçuk yıl önce Şişli'de Tolga Savacı'nın sahibi olduğu şirketçe parkomat uygulaması yapılmaya başlamıştır. Şartnameye göre parkomatların kağıt para, metal para, kredi kartı vb kabul etmesi gerekirken, sadece jeton kabul eden makinalar kurulmuştur. Bu da vatandaşın, görevli ne kadar para isterse ödemek zorunda bırakılmasına yol açmıştır. "

Kemal Uzun - İstanbul

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır