kapat

05.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
Yilmaz Karakoyunlu(yilmazk@sabah.com.tr )


Kaleydoskop Ve TRT...

Çocukluğumuzda gözümüze tutup, çevirdiğimizde biçim değiştiren ve ilk bakışta hoşumuza giden bir oyuncak vardı. Adına "çiçek dürbünü" derdik. Evrensel adı kaleydoskop idi.

İçinde hiçbir şey olmayan, üç küçük renkli cam parçasını bir prizmanın ışığında güzelleştiren bu âleti bir İngiliz asilzâdesi, yaramaz torunlarını uyutmak için icat etmişti...

Haftalardır TRT, "bizim için bizimle değişmek" üzere başlattığı yeniden yapılanmasını sunuyor. Caddelerdeki posterleri, ekrandaki tanıtımları, yeni programları ve nihayet milyon dolara yaptırıldığı söylenen yeni amblemi ile tam bir kaleydoskop görüntüsü veriyor.

Çocukluğumuzun "çiçek dürbünü" bugün kültürümüzün kristal aynası gibi yansıtılmakta. Gözümüzün ucuna yerleştirince her görüneni gerçek sanıp avunacağız...

***

Beş günden beri yeniden yapılanan TRT'yi dikkatle ve özenle izliyorum. Türk kültürüne, Türk sanatına, Türk müziğine, Türk edebiyatına, Türk tarihine, Türk coğrafyasına ilişkin şöyle göz doyuran bir programla henüz karşılaştığımı söyleyemem.

Bundan 25 yıl önce alternatifsiz yayın kabadayılığının yaşandığı günlerde izlediğimiz "Charlie'nin Melekleri" ve "Tatlı Cadı" ile yeniden yapılanmışız.

Doğrusu haksızlık etmek de istemem; erken teşhislerle hüküm vermekten kaçınırım. Ama görünen o ki, yine, Amerikan dizilerindeki bol hileli, bol desiseli, biraz saf, biraz çapkın, biraz erotik, biraz romantik değerler karmaşası Amerikan taklidi dizilerden farklı bir şansımız olmayacak.

***

Mehpare Çelik, değişim programını sunarken geçmişin iftiharını geleceğe taşımak sorumluluğuyla çırpınıyordu. Okan Uysaler'in, Hüseyin Karakaş'ın Ziya Öztan'ın ve daha nice yönetmenin TRT için yarattığı o güzelim dizileri anlatırken bir vefalı heyecan ve TRT gururu yaşıyordu. Ancak gösterebileceği başka örneği olmadı.

İtiraf etmeliyiz ki, erken dönem Cumhuriyet romanlarından aktarılmış dizileriyle TRT, ülkenin kültür değerlerini seyircisiyle paylaşmasını bilmiş ve bugün hovardalığını yaptığı o itibarlı geçmişi böyle kazanmıştı.

Mehpare Hanım'ın saydığı dizileri hatırlıyorum. Üç İstanbul, Küçük Ağa, Ateşten Gömlek, Çalıkuşu, Ayaşlı ile Kiracıları, Yaprak Dökümü, Kartallar Yüksek Uçar ve daha onlarcası...

Ve şimdi kültür değeri diye ekrana çıkarılan vıcık arabesk viyaklaması.

Neden mi? Amerikan araştırma firması böyle buyurmuş...

***

Yeniden yapılandığı söylenen TRT'yi bir süre izlemeliyiz. Bu yapılanmanın ve değişimin bize ne verdiğine bakmalıyız. Ülkemizin, kültüründen, sanatından, edebiyatından, müziğinden, tarihinden, sosyolojisinden nelerin, nasıl sunulduğunu değerlendirmeliyiz ve sonra hakkımız olanı istemeliyiz.

Çünkü vergilerimizle beslediğimiz tek kanal TRT'dir... Çünkü sadece TRT'nin harcadığı her kuruş bizim nafakamızdan kesilmiştir.

Bir süre sonra eğer TRT hâlâ eski tas eski hamam üslubundaki programlarını sürdürürse toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz.

Açıkçası Türk halkı, siyasetçisi, memuru, işçisi, esnafı, öğrencisi, öğretmeni, polisi, sivili, subayı, emeklisi, görevlisi, internetin e-grup üyeleri, hep birlikte bir kampanya başlatmalıdır. Adını da "TRT'imi Geri İstiyorum" koymalıdır.

Neden mi?

Türkiye'de otuz yıl içinde üç kere amblem değiştirip, her değişen amblem ile yeniden yapılandığını söyleyen tek kuruluş TRT'dir...

***

Yenileşmek, gelişmek, değişimi bu doğrultuda gerçekleştirmek başka şey, bütün ilkeleri altüst ederek rekabet diye sistemi kökünden sarsmak başka şeydir.

Birincisine "değişim"; ikincisine ise "çiçek dürbünü" denir...

TRT, Türk halkının vergileri ile finanse edilir ve Türk kültürüne, Türk sanatına, Türk diline, Türk edebiyatına, Türk müziğine sahip çıkarak evrensel değerlerde yayıncılık yapmakla sorumludur.

Unutmadan söylemeliyim, artık RTÜK de, TRT'yi uyaracak veya cezalandıracak cesareti kazanmalıdır... Mevcut durum devam ettirilirse, buna "al gülüm, ver gülüm" denilir...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır