kapat

05.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yazarlar
Levent'in hayatı roman
9 yaşımda, abla dediğim insanın annem, anne bildiğim kişinin de anneannem olduğunu öğrendim. Gerçeği öz annem söylemişti. Hiç ağlamadım, 'büyütülecek bir şey yok' dedim

Hastalığımın ardından Sertab'la birlikteliğimiz anne, kardeş, hastabakıcı ilişkisine dönüştü. Sertab 'kendimi kadın gibi hissetmiyorum' diyordu. Kocalık durumundan çıkmalıydım

Levent Yüksel'in hayat hikayesini öğrendiğimde, bir çocuğun bu kadar badireyi nasıl atlatabildiğini düşündüm. Karmaşıktı öyküsü... Bir gün, yıllardır bildiği sevgilerin yerini değiştirmesi istenmiş ondan. 14 yaşına kadar abla dediği Hülya Kalender'in annesi olduğunu öğrenmiş. Anne bildiği Hayriye Genç'in anneannesi, baba bildiği Nevzat Genç'in ise dedesi olduğunu. Baba bildiği Nevzat Genç ile kan bağı yok. Çünkü Nevzat Bey, anneanne Hayriye Hanım'ın ikinci eşi...

Hiç bilinmeyen bir baba; İhsan Yüksel... O baba nerededir, nasıl yaşar, ne yapar bilmiyor Levent Yüksel... Bilmek de istemiyor çünkü gönlündeki sevgilerin yerini değiştirme ihtiyacını hiç hissetmemiş... Onun annesi de babası da var; merhum Hayriye Hanım ile halen Antalya'da yaşayan Nevzat Bey. İşte Levent'in öyküsü...

* Yıllar sonra ablanın annesi, annenin de anneannesi olduğunu öğrenmek bir çocuk için bir travma değil mi?

- Onlar bana o kadar çok şey verdi ki, benim gerçek annem ile babam olsaydı diye bir mukayese yapmadım. Gerçeği öğrendiğimde 9 yaşındaydım. Hülya (annesi) söylemişti gerçeği. 'Ben senin annenim' dedi. Hülya hüngür hüngür ağlarken, ben ona 'Bunda o kadar büyütülecek bir şey yok. Benim anne baba dediğim insanlar var. Bu saatten sonra anneme anneanne diyemem' dedim, hiç ağlamadım.

* Kendine hiç sorular sormadın mı? Bir suçlu aradın mı?

- 15 yaşındayken çok ağladım. Çok sorular sordum. Annemi kaybettiğim gün gerçekten 'annemi' kaybettim. O duyguyu hissettim. Belki Hülya'yı kaybetseydim o kadar üzülmezdim.

'İLK KEZ ANNEM DEDİM'
* Şimdi Hülya ile arkadaş mısınız?

- Annemi de kaybetmenin etkisiyle ikimiz de yumuşadık. Bir doktor muayenehanesinde anne-oğul ilişkisi başladı. Hastalanmıştı. Hastaneye götürdüm. Doktor 'neyiniz oluyor?' diye sorduğunda 'annem' dedim. Ama bu laf bana tuhaf geldi. Hülya 'Bana ilk kez anne dedin' diyerek ağladı.

* Baba dediğin deden ile hiçbir kan bağın yok...

- Evet. O annemin ikinci eşi. Ama onu çok seviyorum. İnanılmaz bir bağ var aramızda.

* Gerçek baban bir gün ortaya çıkarsa neler hissedersin?

- Babam var zaten. Öbür kişi ile ilgili hiçbir kayıt yok. Çıksa gelse, merhaba derim herhalde ama oturup sohbet edeceğimizi sanmam.

* 1995'te ciddi bir rahatsızlık geçirdin. 'Artık hareket edemeyeceğim' korkusu yaşadın mı?

- Vaskulit adlı bir hastalıkmış bendeki. Bir virüs. Kurtarılmamda en büyük etken gençliğim. Kendime geldikten sonra doktorlar tam iyileşmemin 1,5 yıl alacağını söylediler. Konuşamıyordum, hareket etmem de çok zordu. Ama bir gün poğaça istiyordum. Ağzımdan ısrarla 'Dostoyevski' lafı çıktı. Herkes şaşırdı. Ben o lafı poğaça niyetine söylüyorum. Sertab, 'ben kocamı istiyorum' diyerek ağlayarak odadan çıktı. Farkına vardım ki, abuk subuk laflar ediyorum. 1,5 yıllık süreçte kendime geldim.

Sertab'la kardeş gibi olmuştuk
*Sertab'la ilişkinizin başlama şekli çok ilginç. 'Kocandan ayrıl, benimle evlen' demişsin.

- Sertab'ı konservatuardan tanıyordum. Askere gittim; evlenmiş. Döndüğümde tanıştık kocasıyla. O ilk andaki elektrikle adam olamayacağını hissettim kocasının. Sonra Taksim'de bir yerde çalışmaya başladık beraber. O dönemlerde Sertab gecede dört iş falan yapıyor. Bir akşam yemekte Sertab 'benim param yok' dedi. Gecede dört iş yapan bir insanın parasının olmamasını anlayamadım. Anlattı, kazandığı parayı kocasına verirmiş. Ben de şakayla karışık, 'ya sen bu adamı boşa, beni al. Bu paraları beraber yiyelim' diye espri yaptım. Bir hafta olmadan boşandı ve beraber olduk.

* Hastalığın döneminde Sertab ile eş olmaktan öte, anne, baba, kardeş, hastabakıcı gibi mi olmuştunuz?

- Evet. Bir gün baktım ki, hiçbir şey olmuyor. 'Kendimi kadın gibi hissedemiyorum' diyordu. O ömrü boyunca bir torba ile yaşamış. Önemli olmadığını söylüyordum. Ama o çok önemsiyordu. Çünkü o torbaya kendi kontrolü dışında dışkı salgılanıyordu. Onu alıştırmak için artık kocalık durumundan çıkmak mecburiyetindeydim.

Şengül Balıksırtı


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır