Eşit ortaklık ilkesinden yola çıkan, ancak başarısızlıkla sonuçlanan DaimlerChrysler evliliğinin tam aksine eşit olmayan şartlardaki Renault-Nissan evliliğinden başarı ve kâr çıktı. Evlilikten sonra DaimlerChrysler hisseleri yüzde 50 düşerken, Renault'nun hisseleri yüzde 50, Nissan'ınkiler de yüzde 65 oranında değer kazandı. Şimdi otomotiv dünyası "nerede evlilikteki fazilet diye" birbirine soruyor.
Geçtiğimiz yıl sıkıntılı günler geçiren dünya otomobil sektörü, 2001'i nasıl geçireceğinin kaygısına kapıldı. Sektörün, Detroit Otomobil Fuarı ile başlayan 2001 macerasının nasıl sonuçlanacağı belirsizlikler gösteriyor. Bu belirsizliğin arkasında ise uyumsuz şirket evliliklerinin payı büyük.
Başarısız evliliklere en büyük örnek, 1998 yılında Alman Daimler ile Amerikalı Chrysler'in görkemli evliliği gösteriliyor. Büyük hevesle evlenen DaimlerChrysler çiftinin hisseleri iki yılda yüzde elli oranında değer kaybetti. Chrysler'in satışları geçtiğimiz yıl yüzde 3 oranında düşerken, şirketin üçüncü büyük ortağı Kirk Kerkorian da, kandırıldığını öne sürerek, DaimlerChrysler aleyhine 9 milyar dolarlık dava açtı. Kerkorian'ın dava açma nedeni, DaimlerChrysler Başkanı Jürgen Schrempp'in evliliğin eşit olacağına dair kendisini kandırarak, zarara soktuğu idi.
Kerkorian'ın aksine Renault ve Nissan yatırımcıları ise kârlı evliliğin tadını çıkarıyor. Daimler Chyrsler'in aksine, Fransız Renault zor durumda olan Japon Nissan ile evlenerek kendi şirketinin değerini yüzde 50 artırırırken, Nissan hisselerinin değerini de yüzde 70'e yakın yükseltti.
Nissan, bu evlilikten sonra geçen yıl 1.78 euro ile son 10 yılın en başarılı 3 aylık bilançosunu açıkladı. Renault Başkanı Louis Schweitzer, bu başarının sırrını "Burada herkes güçlü olduğu coğrafi bölgede diğerine yardım ediyor" diye özetliyor. Nissan Başkanı Carlos Ghosn'un başarısının arkasındaki sır ise üretim maliyetlerinin yarıya indirilmesi ve zarar getiren bazı endüstriyel faaliyetlerin kapatılmasıydı.