|
Külkedisi ayakkabısını arıyor
Biz onu şarkıcı Yeşim Salkım olarak tanıdık. Şimdilerde ise Hakan Uzan'ın karısı... Evliliğin bir süre sonra alışkanlığa döndüğünü söyleyen Salkım, iltifat alamamaktan da biraz dertli gibi
Yeşim Salkım'ı şöyle iri, boylu poslu biri zannediyordum. Televizyonlarda bana öyle görünmüş demek ki. Fakat hiç öyle bir fiziğe sahip değil. Bilakis elleri, yüzü bir hayli ufak. Neredeyse bütün gününü sahibi olduğu Yeşil Müzik'te geçirdiği için, artık evi haline gelen ofisinde bizi ağırlayabileceğini söyledi. Eh, biz de yemek falan bahane, önemli olan sohbet diyerek bu teklifi kabul ettik. Tabii gerçeği sonra öğrendik. Salkım esasen misafirlerini evinde ağırlamayı çok sevdiğini, ancak eşinin buna yanaşmadığını söylüyor... "Normalde evime gelseydiniz, çok iyi bir ev hanımıyım, sizi çok daha iyi ağırlardım. Eşim evde röportaj için 'Hiç yakışık alır mı' diyor, ben de ona diyorum ki 'Ama sen de bir sanatçıyla evlendin...' Bu yüzden çok karışık işler, çok zor. Eşimle tanışmadan önce her şey çok başkaydı, şimdiyse işler değişti. Sanatçılar aslında marjinaldir, rahattır ve rahat da olmalıdır. İnsanlara kendinizi anlatmanız gerekir. Ben önceden bunu yapabiliyordum, çünkü bekardım ama şimde yapamıyorum çünkü evliyim" derken, biraz da mahçup.
Salkım'ın hayatının birdenbire çok değiştiğini herkes biliyor: Eh, kendisi de işadamı olan eşinin kurallarının çok ağır olduğunu söylüyor. Ancak bu konuda yapabileceği fazla bir şey yok gibi. Çünkü bir yandan da evliliğe çok inandığını belirtiyor; "Evlendikten sonra mesleğine elveda diyebilip giden tek kadınım ben. Şu anda da sadece albüm yapıyorum ve halk konserleri veriyorum, o da arada sırada. Eşimin isteği doğrultusunda hareket ediyorum" diyor.
Biraz enteresan değil mi, Yeşim Salkım gibi yıllarca kendi ayakları üzerinde durmuş bir kadının şimdilerde bu kadar çok kuralı kaldırabiliyor olması? Üstüne üstlük güçlü görünüyor... "Evlenmiş olmaktan gerçekten mutlu musunuz?" diye sormadan edemiyorum. Mutlu olmasına mutlu da, eski heyecanının kalmadığını söylüyor: "Gerçi neyin heyecanı kaybedilmiyor ki? Hiçbir şey hayatta ilk günkü gibi değil. Evlilik biraz vasatlaşıyor, alışkanlık haline geliyor ama ben bundan pek zarar görmüyorum. Çünkü sonuçta hayatımız zaten alışkanlıklarla dolu değil mi? Kahve içmek, sigara içmek... Evde o insana da ihtiyacınız var. Onun da size."
AGRESİF BİRİYİM
Yeşim Salkım bir hayli sinirli ve agresif biri. Son zamanlarda onu yatıştıran tek şey 8 aylık yeğeni. Salkım bir şeylere sinirlenince hemen telefona sarılıyor ve abisinin eşine "Çabuk yeğenimi getir" diyormuş. Kendi gidemezse hemen yeğen yetiştiriliyormuş ve Salkım'ın sinirleri diniyormuş. Kızıyla ilgili de aynı şeyi hissediyor: "21 yaşında doğurdum. Gençlikte her şey çok daha kolay yapılıyor. 30 yaşına kadar neyin nasıl olduğunun farkında bile değildim. Şimdi ise çok farkındayım. Şu anda aynı cesareti gösteremem."
İnsan evli olunca kimse iltifat etmiyor
Salkım'a göre evlilikten sonra kişiliği hiç değişmemiş. Yani öyle bir patroniçe psikozu falan yaşamıyor. Ben de kendisine Kral TV törenlerinden sonra söylenenleri hatırlatıyorum. Herkes "Ne bu, kraliçeler gibi geldi, hiç kimselerle konuşmadı" demişti. "Nasıl gelecekmişim" diyor, "Kotla mı? Ayrıca oradaki herkese dönüp hoşgeldiniz dedim. Ama herhalde çok fazla mütevazı oldum ki hoşlarına gitmedi. Bundan sonra mütevazı olmayacağım. Ben eskiden de hiçbir sanatçı arkadaşla görüşmezdim. O camiayı çok iyi biliyordum ve içinde olmak istemiyordum. Ayrıca her zaman çok soğuk bir kadındım. Böyle söyleyince de Yeşim ukala diyorlar. Desinler ne yapayım, aptal diyeceklerine ukala desinler."
HANİ İLTİFAT?
Hatırlıyor musunuz, Yeşim Salkım ilk ünlendiği zamanlarda kısacık kakül kestirmişti de sonra bu birdenbire moda olmuştu. Erkekler de Salkım'ı çok çekici buluyordu. Kendisine "Beğenilmek güzel bir şey mi?" diye soruyorum. Buyurun işte yine aynı dert... "Beğenilip beğenilmediğimi uzun zamandır bilmiyorum ki. İnsan evli olunca kimse bu konudaki görüşünü söylemiyor. Evlilik kadını böyle bir sendroma sokuyor. Kocanız ilk başlarda size çok güzelsin diyor. Üçüncü gün siz soruyorsunuz, 'güzel, güzel' diyor. Daha sonraki aylarda 'güzel ama şu olmamış' demeye başlıyor. Herhalde alışkanlık var. Birlikte yaşarken bunlar olmuyor da işin içine o imza girdikten sonra değişiklikler oluyor."
Neyse ki artık onun güzellik anlayışı da çok değişmiş. Ona göre güzellik bir bütün. Konuşmalar, tavırlar da bunun bir parçası. "Ben kızıma aşığım, ben Mikelanj'ın yaptığı her şeye aşığım" diyor. "Bir de eşinize tabii" diyorum. Cevabı "Eşime... Eşimin nelerine aşığım? İşe olan azmine, başarısına, temiz ve güzel kalbine. Ama hayatımda hiç baktığım anda 'Of ne yakışıklı erkek!' demedim ki ben" oluyor...
İZLENİMLER
* KÜLKEDİSİ GİBİ
Salkım'a göre evliliği bir masal: "Çok genç yaşta hayata zor başladım. Sonra bir işadamıyla evlendim. Kendimi külkedisine benzetiyorum. Ayakkabımın tekini merdivenlerde düşürdüm."
* BİR GELİNLİĞİ BİLE OLAMADI
Salkım, masalda yaşamasına rağmen bazı acıları yaşamıyor değil: "Bazı acılar insanın içinde kalıyor ve her zaman da kalacaktır. Benim için de öyle. En basiti ben gelinlik giyemedim, düğün yapamadım, bu benim içimde kalan bir şey. Ben şimdi evlenen herkesin gelinliğini almayı seviyorum."
* ESKİLERİNE KIYAMIYOR
Ofiste her taraf tıklım tıklım! Resimler, kutular, yığınla kağıt... Meğer hiçbir şeyi atamamak gibi bir huyu varmış.
* PATRONİÇENİN KAPRİSİ
Salkım'ın patroniçe kaprisleri yapıp yapmadığını soruyorum. Gerçi insanlar ona karşı çekingen ama... Cevabı şu: "Ben sadece Yeşil Müzik'in sahibiyim. Çok asabi olduğum dönemler var, ama sinirim saman alevi gibidir. Ancak susuyorsam, hele bir de hırsımdan ağlamışsam, yıllar geçse yine unutmam ve acısını mutlaka çıkartırım."
ASLI E. PERKER
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|