Evet, sonunda ne yaptık ettik, lig maçlarını ertelemeyi de başardık. Ne oldu da böyle oldu?..
Efendim, Teleon, borçlarını ödemedi.
Olabilir, Teleon'un yaptığı hesap çarşıya uymamıştır, kazanmayı düşündüğü parayı kazanamamıştır.
Çekilir, gider.
Gerçi bu yüzden de, vatandaşın evi "dekoder mezarlığına" dönüşüyor, zavallı tüketici istemeden durmadan dekoder tasarruf eder hale düşüyor ama hadi bu konuyu geçelim...
Peki federasyon denilen ucube, niye doğru dürüst bir ihale yapamıyor?
Çünkü, lig maçlarına biçtikleri değer, ödenecek bir değer değil de ondan...
Neymiş efendim, futbol kulüplerimiz bu paraya muhtaçmış, kulüpler bu para ile geçinip gidiyormuş...
Peki kardeşim, bu kadar parayı ödeyecek işadamı da, aptal mı, bir çuval parayı bastırsın federasyona...
Biçtikleri fiyatı biliyorsunuz, yaklaşık 500 milyon dolar!..
Bu parayı verecek işadamına, gidip bir bankayı soymaktan başka seçenek kalmıyor!..
Diyeceksiniz ki, alacağı reklamlarla bu parayı çıkartır!..
Çıkartabilseydi, Teleon çıkartırdı.
Türkiye'nin bütün reklam pastası zaten 1 milyar küsur dolar...
Bu ihaleye 500 milyon dolar odemeyi taahhüt edecek yayıncılık firmasının, Türkiye'nin neredeyse reklam pastasının yarısını toplamayı "hayal etmesi" gerekir ki, bundan da büyük saçmalık olmaz.
Bence, Türkiye'nin bu ekonomik darlığında, bu para sıkıntısında lig maçlarının yayınına çıkartılan bu 500 milyon dolar civarındaki bedel, çok yüksek...
Çözüm bu bedelin makul bir seviyeye çekilmesinde yatıyor.
Yoksa, federasyondaki "büyük baş"ların bulduğu ligleri ertelemek çözüm falan değil...
Sonuçta ne oluyor.
Vatandaş, kendi ligini seyredemiyor, futbolcular da oyunlarını oynayamıyorlar...
Bu mu yöneticilik diye sormazlar mı, federasyonun başında oturan Ulusoy Beyfendi hazretlerine!.. Tabii ki sorarlar!
Ama ne cevap verebilir ki!
"Geçenlerde bir banka için dile getirdiğiniz türden haksızlıklar, İş Bankası tarafından da yapılmaktadır.
Aşağıda banka hesap cüzdanımın fotokopisini fakslıyorum.
Burada da görüleceği gibi, hesabımdan muhtelif tarihlerde toplam 15 milyon 750 bin lira para çekilmiş.
'Yıllık'adı altında alınmış bu paranın ne için ve hangi hizmet karşılığında alındığını banka yetkilileri açıklayamamışlardır.
Yıllık adıyla alınan bu paranın yasal olup olmadığı da düşündürücüdür.
Yasal ise, bunu her banka aklına estiği miktarda mı almaktadır?
Üstelik müşterinin onayı alınmadan direkt olarak hesabından çekilmektedir. 'Yıllık' adı verilen bu ücreti Yapı Kredi Bankası '2 milyon lira' olarak tahsil etmektedir. Şayet bu ücret doğru ise İş Bankası bunun 8 katını almaktadır.
İş Bankası'nın mudi sayısı düşünülecek olunursa, çok büyük bir rakam banka tarafından müşterinin onayı alınmadan hesaplarından çekilmektedir. Böyle bir olay dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülemez. Bu şikayetime köşenizde yer verirseniz, çok memnun olacağım"
Okurumuz kendisinden alınan para için en azından "insanca" bir tanım bekliyor!.
Bunda da haksız olduğunu düşünmüyorum.
Bankalar, çeşitli hizmetler veriyorlar. Ama bu hizmetlerin bedellerini müşterilerine açıklama zahmetine de katlanmak zorundalar.