Birinci sayfada, 4 yaşında iki kız çocuğunun boks ringinde döğüşürken çekilmiş resimlerini görünce ne hissettiniz?
Biz dehşete düştük ve bunu, şiddet ekip vahşet biçen zihniyetin üreteceği tehlikelere dikkatleri çekmek amacıyla manşet yapmaya karar verdik.
Sevgiyle büyütülecekleri çağda çocukların döğüşmeye şartlandırıldığı bir ortam, onu hazırlayan topluma sadece şiddet, vahşet ve acımasızlık getirir.
Çağdaş toplumlar spor alışkanlığını insanlarına çocukluk çağında kazandırıyorlar.
Ama onları kaba kuvvet ve şiddete dayalı sporlara değil atletizm, yüzme ve tenis gibi barışçı sporlara yönlendiriyorlar.
Günümüzün çocukları zaten televizyonların şiddet propagandası altında yaşıyor.
Amerika'da üç bin araştırmanın sonuçları gösteriyor ki, bir çocuk ilkokulu bitirmeden TV'lerde 8 bin cinayet seyrediyor.
Bizdeki TV filmlerinin şiddet unsuru yüzde 62'lik oranla dünya ortalamasını yakaladı.. Bir pazar günü TV başına oturan bir çocuk, yedi kanalda 500'den fazla insanın vahşice öldürülmesine tanık oluyor.
Sonra da bu ülkede insani değerlerin niçin bu kadar sahipsiz kaldığına, niçin insanların küçük bir özür ile çözübilecekleri sorunları birbirlerinin boğazına sarılma noktasına götürdüklerine bakıp hayıflanıyoruz.
Şiddete dayalı suçlar eskiden, kınama duygusu yaratan istisnalardı. Bugün öyle mi?
Ünlü çağdaş filozof Karl Popper'in şu uyarısı özellikle bizi düşündürmeli:
"Düzenli bir şekilde aşırılıklarla karşı karşıya kalan çocuklar buna kolayca uyum sağlarlar. Bu uyumun sonucu ise, onların da birer tabanca alacakları bir gelecektir."
Evet, bu uyarıya kulak asmazsak kaderimiz uygarlıktan biraz daha uzaklaşmak olacak.
"Tünelin sonunda da şiddetten başka bir şey olmayacak!"
Dört yaşındaki kızlara boks yaptıran zihniyete, Federasyon Başkanlığı gibi bir devlet yetkisi kullandırılmamalı!
Ya Türk Telekom'u özelleştirtirip "Ekonomik programa sahibiz" diyeceğiz veya direnip "Ekonomik istikrardan vazgeçtik" mesajını vererek kendimizi "berhava" edeceğiz!
Türk Telekom Genel Müdürü İbrahim Hakkı Alptürk, önceki gün Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda "Türk Telekom'u elden çıkarmaya çalışıyorlar. Buna millet olarak karşı çıkmak zorundayız" dedi.
Yani bir kamu kuruluşunun başı, hükümete kafa tutuyor.. Hükümetin IMF'ye özelleştirme sözü verdiği kurumu sattırmamak için halkı kışkırtmaya çalışıyor.
Dediklerinin hiç bir ekonomik mantığı yoktur. Kendi telekomlarını satan İtalyanlar, Fransızlar, Almanlar aptal mıydı? Onlarda bu satışa itiraz edecek milliyetçiler yok muydu?
Bizdeki sorun, siyasi arpalıkların sağladığı gücü ne pahasına olursa olsun kaybetmemektir. Mesleksiz partizanları, akrabaları, ahbapları devlet kesesinden doyurmaktır.
Türk Telekom da bugün böyle bir yağmanın sofrası durumundadır.
Hükümetin yapacağı ilk iş, istikrar programını sabote eden bu genel müdürden kurtulmak olmalı!