kapat

28.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Beni bu MİT mahvetti
'Normal yaşamayı unuttum, artık hayal bile edemiyorum' diye dert yanan Mahir Kaynak:

"İstihbaratçılık sevilmiyordu, eşime söylemek istemedim. Ama iş, beni normal hayatımın dışına itti. Çok muntazam, iyi bir kocaydım; akşamları meyhanelere giden sarhoş bir adama dönüştüm. Karım 'kocam yoldan mı çıktı' diye düşünmeye başlamıştı... Zamanında aşk mektupları yazdık birbirimize, ama hepsini sonra yırttık"

Eski MİT elemanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan anıları ile tekrar gündeme geldi. Siyasi analizlerine sıkça başvurulan ve "eski MİT'çi" diye anılan Kaynak'la bildiğimiz kimliğini, son gelişmeleri ve hiç bilmediğimiz yönlerini; evliliğini, yalnızlığını, özel zevklerini konuştuk. Kaynak istihbaratçı olduğu için pişmanlık duyduğunu söyledi: "MİT'i 30 yıl sırtımda kambur gibi taşıdım. Oysa çok parlak bir akademisyen olarak tanınabilirdim. Boşandık, ama hâlâ onun soyadıyla anılıyorum."

İstihbaratçı olduğunuz ortaya çıkınca MİT sizi hırpaladı, iş vermedi. Neden?

İstihbarata bakışımız farklıydı. Onlar istihbaratı kişiler üzerine yoğunlaştırdı. "Falan adam kimdir?" gibi. Bense, "PKK'lı adamı değil PKK'yı arayın" diyordum. Uzlaşamadık, hiç anlaşamadık. Onlar 1960-80'de olayların arkasında hep komünizmi gördüler. Ben hiç görmedim.

Öyle mi?

Rol alan kişilerin hepsi bugün liberal kapitalizmin en muteber adamları. Köşeleri tutmuş durumdalar. Analizim zaman içinde doğrulandı.

Nasıl değerlendirirdiniz onları, mesela Hasan Cemal'i?

60'ların sonunda onlara naylon sol dedim. Çünkü sol görünümlü olmalarına rağmen siyasal hareketti onlarınki. Hiçbir şekilde sınıfsal değildiler. Sınıfsal olduğu zaman ideoloji olur; onlarınki siyasaldı. Bu da Türkiye'yi Avrupa ile bütünleştirme amacı taşıyan Avrupa kökenli bir hareketti.

Taha Akyol ve Gülay Göktürk'ün 'yanlış yapmıştık' sözlerini samimi buluyor musunuz?

"O zaman yaptığım yanlış" demek ayrı, zaman değişip o düşünce anlamını yitirdiğinde ve hiçbir şey vermeyeceğini anladığınızda "değiştim" demek ayrı şeylerdir.

MİT'in sizin için 'Bizi temsil etmiyor' demesinin nedeni neydi?

Birçok sözüm MİT'e mâl edildi ve halkı yönlendirdiğim sanıldı. Bu yüzden bu tür bir boşanma gerekli görüldü. Doğrusu ben de MİT'in sözcüsü gibi tanınmak istemedim. İkimizin de işine geldi.

İstihbaratçı olduğunuz için pişman mısınız?

Hayatımın bu çizgide geçmesini hiç istemezdim. İstihbaratçı olmak kötü bir şey değil, ama Türkiye'de çok kötü. Olmasaydım belki bugün parlak bir akademisyen olarak tanınacaktım ve önümde hiçbir engel olmayacaktı...

Ne tür engeller var önünüzde?

Türkiye'de istihbaratçılık, hele hele geçmişte, ahlaksızlığın en düşük derecesi olarak telakki edilirdi. Ben de kamuoyuna bu şartlarda çıktım.

MİT'LE BÜTÜN KÖPRÜLERİ ATTIM
Sosyal hayatınızı istediğiniz gibi yaşayabiliyor musunuz?

Hayır, ama "Nasıl bir hayat sürebilirdim?" sorusunun cevabının da ortada kaldığını söyleyebilirim. Çünkü 30 yıla yakın MİT'i sırtımda bir kambur gibi taşıdım ve bu artık bir hayat tarzı oldu. Normal yaşamayı unuttum. Artık hayal bile edemiyorum. MİT'le tüm köprüleri attım, halk da zaten sevmiyor. Bu da insanı kesin bir yalnızlığa hapsediyor. Bu anlamda yaşıyorum.

Tehdit alıyor musunuz?

Özel bir tehdit almıyorum. Sadece bu andıç meselesi ortaya (2.5 sene önce) çıkınca Milliyet gazetesinde beni hedef gösteren yazılar çıkmıştı.

Eşiniz de istihbaratçı olduğunuzu bilmiyormuş. Öğrendiğinde tepkisi ne oldu?

Uzun süre sakladım, ama bu istihbarat ilkelerine uymak için değildi. İstihbaratçılık sevilmiyordu, söylemek istemedim. "Bir gün bırakırım, bu iş de kapanır" diyordum. Ama iş, beni normal hayatımın dışına itti. Çok muntazam, iyi bir kocaydım ve sonunda akşamları meyhanelere giden sarhoş bir adama dönüştüm. Karım çok tedirgin oldu; "yoksa kocam yoldan mı çıktı" diye düşünüyordu. Sonunda "Bana böyle bir görev verdiler" demek zorunda kaldım. İkili bir duygu yaşadı eşim; kocası yoldan çıkmadığı için memnundu, ama başka bir hayatın içine girdiği için de tedirgin oldu. Yani ne sevinebildi ne de üzülebildi.

Ya çocuklarınız?

Onlar beni uzun süre matematik öğretmeni sanıyordu. Kızıma bir gün ilkokul öğretmeni "Senin baban çok kötü biri, MİT'çi" dediğinde, öğrenmişti.

Bugün hâlâ sizden eski MİT elemanı diye bahsedilmesi sizi rahatsız ediyor mu?

MİT'le ayrılalı 20 sene oldu. Ama boşanan bir kadının eski kocasının soyadı ile anılması gibi ben de böyle anılıyorum. Oysa benim bir de akademik unvanım var. Hattâ bana eski MİT Müsteşarı da diyorlar. Öyle bir şey olmadı ki. "Herkes atanmış, bense seçilmiş bir müsteşarım" diyorum. Benim müsteşarlığımı halk seçti.

TELEVOLE SEYRETMEM
Peki atanmış müsteşarın "Bu Televoleler adamı komünist yapar" sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hiç seyretmem. Lüks bir hayata eğilimim hiç olmadı. Sanatla ilgilenirim, ağaç dikerim...

Herhalde herkes sizin bol bol casus ve polisiye roman okuduğunuzu düşünüyordur... Okur musunuz?

Bir dönem Türkiye'de yayımlanmış her kitabı okudum. Çok hızlı okurum, günde bir kitap... Kemal Tahir'i çok severim ama Fakir Baykurt'u sevmem. Sonra bıraktım, çünkü okuduklarım hep tanıdığım, bildiğim olaylardı.

Peki dans eder misiniz, eşinize hediye alır mısınız, spor kıyafet giyer misiniz?

Dansı çok severim. Tango, vals... Hele gençliğimizde karımla pistten hiç inmezdik. Şimdi bir tek düğünlerde dans ediyoruz. Eşime çiçek alırım. Zamanında aşk mektupları yazdık, ama hepsini sonra yırttık. Kavga ettiğimizden falan değil, gereksiz bulduk. Çoğunlukla spor giyinirim; pantolon ve gömlek. Sürekli müzik dinlerim; klasik Batı müziği ve Türk musikisini çok severim. Evden dışarı pek çıkmam. Bir fobim yok ama bir hafta evde oturabilirim.

Kaç yıllık evlisiniz?

41 yıldır. Gizli bir örgüt tarafından destekleniyorum; başında da karım ve üç çocuğum var! Yalnızlığım içinde onlar çok büyük destek. Torunlarımla şakalaşmayı da çok severim. Onlar beni akranları gibi görüyor. Eşim ise beni biraz kontrol eder.

Komşular "Ya Mahir Bey, bu işi bilse bilse siz bilirsiniz" diye kapınızı çalıyorlar mı?

Çok... Birçok problemi çözeceğimi sanıyorlar.

Siz bir nevi falcı yerine mi konuyorsunuz?

Falcı olsam ne olacağını söylerdim, oysa ben analizci olarak ne yapmak istediklerini söyleyebilirim.

Cumhurbaşkanı Sezer'in askerle ilişkisini analiz edebilir misiniz mesela?

Herkes Fazilet Partisi onu övdüğü için askerle arasının kötü olduğunu sanıyor ama aksine. Çünkü Sezer'in ihtilafı Meclisle. Asker de bundan rahatsız değil. Bir güvenlik sorunu olduğunda Sezer'in itirazı söz konusu bile olamaz.

Suikast bağlantısı dışarda

Diyarbakır Emniyet Müdürü dahil altı polisin şehit edildiği suikaste ilişkin yorumlarınız nedir?

Geçen hafta STV'de "Önümüzdeki hafta Güneydoğu'da PKK dışı bir örgüt tarafından terör eylemi yapılacak" demiştim. Bu olayı Güneydoğu'da geniş kitlelerin katılacağı devlet karşıtı bir hareketin tetiklemesi olarak görüyorum. Bunun temelinde Fransa'da sözde Ermeni soykırımı tasarısıyla birlikte ileride oluşacak soykırım iddiaları yatıyor. Çünkü Ermeniler 85 yıldır var ve burada bir oy kaygısı falan olamaz. Avrupa kökenli kitlesel bir hareketin projesi.

Bir örgütün kullanıldığını düşünüyor musunuz? Hizbullah üzerinde duruluyor...

Hizbullah'la dinsel eğilimi olan bir hareket kastediliyor oysa sınıfsaldır. Bir yanda PKK gibi proleteryanın örgütlenmesi var; buna karşı da feodal yapının silahlı adamları Hizbullah. Burada dinsel değil, sınıfsal yapılar önemli. Bu yüzden onlara feodalitenin adamları demek daha doğru. Bu olayda ise tanıdığımız bir örgüt kullanılmadı. Dışarıyla bağlantılı, içeride müttefikleri var. Bu yapının kökeninde ağalar ve beyler var.

Bunu sadece analiz ederek mi öngördünüz?

İstihbaratım yok. Tüm analizlerimi evden yaparım. Töhmet altında kalmamak için de insanlarla konuşmam.

Fatoş Güney gocundu
Anılarınızda yer alan "kumarbaz, silahlara düşkün, çok tanınan, dönemin sevilen solcu bir aktörünün bir istihbaratçı ile ilişkisi vardı" sözleri üzerine Yılmaz Güney dendi ve Fatoş Güney de bunu doğruladı...

Bir isim telaffuz etmedim ve etmek de istemiyorum. Fatoş Güney üzerine aldı. Tarife uyuyor ve böyle de bir hadise var dedi. Fatoş Güney, Yılmaz Güney'in bir istihbaratçı ile ilişkisini anlattı ve "Biz onu devrimci yaptık" dedi. Ben de "Teşkilat içerisinde köstebekler var" demiştim.

Eh, bayağı benziyor?

Evet, biraz benziyor.

Tarife uyan başkası olmadığından mı Fatoş Güney üzerine alındı?

Bilemem. Ben kişiyi tarif etseydim kaşından gözünden bahsederdim. Silah sever dedim çünkü elemanımıza silah hediye etmişti, kumarbaz dedim çünkü karısını kumarla tuzağa düşürmüştü. Yoksa bu özelliklerini söylemezdim.üney gocundu

BUKET AŞÇI


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır