Hizbullah'ın hedefindeki adam mısınız hâlâ? Sizi vuracaklarmış bir ara. Başaramamışlar... Bu suikast laflarının aslı var mı?
Yok öyle bir şey. Yakaladığımız adam anlatıyor işte... Yok buradan bir ev tutacaklarmış, bizi vuracaklarmış... Geç! Salla!
* Hizbullah bitti mi?
Bitmedi. Yirmi altı tane tetikçisi var Diyarkabır'da. Onları da yakalayacağız.
* Yirmi altı az da bir rakam değil.
Bizim için temel zorluk, arandıklarını biliyor olmaları. Kaçıyor, sürekli yer değiştiriyorlar. Bu rakam altı ay önce elli ise, şimdilerde yirmi altıya indi. Bu İran üzerinden başka devletlerin Türkiye üzerindeki oyunudur. Güneydoğu'daki bir intelejan servisi yani.
* Bu Hizbullah başka Hizbullah mı yani?
Hizbullah diye de bir şey yok. Hizbullah'ın adını biz koymuşuz. Geçmiş yıllarda bir devlet görevlisi, bir cinayet olmuş Silvan'da, "Bu eylem türü Hizbullaha benziyor" demiş. Ondan sonra da öyle kalmış ismi. Onlar cemaat der birbirine. Aslında sadece bir tetikçi grubudur. Dış devletlerin idare ettiği bir tetikçi gurubu...
Zaten biz onları adliyeye verdik. İmam vardı, öğretmen vardı. Bugün Hizbullah'ın yedi bin adamı var. Yüz, yüz elli tane de devletin bunlara alet olmuş memuru....
* Eşiniz nasıl vakit geçiriyor burada? Onun da bir görevi var mı?
Hayır görevi yok. Emekli bir öğretmen. Meslektaşlarımızın eşleriyle sosyal bir takım faaliyetlerin içindeler.
(Ayağa kalkıp odada dolaşmaya başlıyor. Bir yandan da keyifle konuşuyor)
* Arkanızdan teybi mi gezdireceğim, alın elinize teybi de öyle dolaşın o zaman!
(Kahkahalar- Sıcak oldu diye benim kapattırdığım klimayı yeniden açıyor)
Benimle beraber çalışan arkadaşlarım var gece üçlere dörtlere kadar. Bütün yönetim bazındaki arkadaşlara bayram gecesi bir gömlek- kravat ve eşlerine de birşeyler gönderdim. İçlerine de yazdım; dedim ki, bu zor görevde beraberiz. Daha nice yıllar da beraber olacağız. İnsanların mutluluğu için güvenin yakalanması çok önemlidir. idareciliğin yüz tane okulunu bitirsen yine olmaz. Yaşayarak, hissederek, güvenerek yaptıracaksın işi.
* Gece yaşamı canlanıyor Diyarbakır'da; diskolar da var. Gençlerin arasına katılıyor musunuz?
Katılıyorum. Geçenlerde Fatih Lisesi Dedeman'daki çaylarına davetiye gönderdi. Bir tek de bana göndermiş; eğer vaktim olsa vallaha giderdim. Gidemedim. O gün iki maç vardı.
(Teyp kapanıyor. Uzun uzun dış ülkelerin Türkiye üzerindeki emellerini anlatıyor bana. Teybi açıyorum tekrar)
Bizim kurtuluş savaşımız daha bitmedi. Sevr'i tekrar ortaya çıkarmak isteyenler var. Sevr emelleri birilerinin hâlâ aklında. Başka bir ülkede faili meçhul cinayetler işleten devletler var ve biz onları biliyoruz.
* Ama işi dış oyunlara bırakmak bir kolaycılık. Sen ne yapıyorsun diye kendimize sormamız lâzım değil mi. Size değil lafım elbette ama... Başkaları da yapsaydı görevlerini. Mesut Yılmaz buraya geldi, Avrupa Birliği'ne girmenin yolu Diyarbakır'dan geçer dedi. Ne diyorsunuz buradan geçer mi yol?
(Teybi kapat diye işaret ediyor. Konuşmayacağını söylüyor bu konuda)
*! Peki şöyle sorayım. AB'ye giriş sürecinde Diyarbakır'a düşen görev ne?
Diyarbakır'a düşen görev, bugünkü huzur ve güveni, devlete olan itimadı artarak devam ettirmesidir. Bunu eksilten, örgütler kanalıyla hep dış güçler olmuş. Bu oyun bozulduktan sonra şimdi Diyarbakır, ekonomisiyle, sosyal hayatıyla, sporuyla büyük kent olduğu sürece, hiçbir problem olmaz.