Örneğin PC Magazine dergisine yaptığı ilk açıklamalardan birinde 'özel hayatın mahremiyeti'nin altını çiziyor ve bunun korunmasını temel ödev olarak belirliyor. Herkesin kendi kişisel bilgileri üzerinde tam bir denetiminin olmasını ve rızası olmadan internet üzerinden bu tür bilgilerin aktarılmasının ciddi bir suç sayılması gerektiğini söylüyor.
Bunda yanlış bir şey yok. Altına herkes imzasını atabilir. Zaten Clinton döneminde de işin bu yönü ciddiye alınıyordu ve tedbirleri tartışılıyordu. Ama Clinton ya da Al Gore bir gazeteci ile konuşurken kendisine internet ile ilgili sorulan herhangi bir yuvarlak soruyu cevaplamaya buradan başlamıyordu.
Daha sıra ona gelene kadar değindikleri e-iş, e-ticaret, online eğitim ve internetin muazzam potansiyeli gibi birçok konu vardı.
Geçmiş dönemde internet üzerinden ticaret ve iletişimin geliştirilmesi için yapılan kamusal yatırım ve teşvikler sayesinde internet hemen herkesin yaşamına girdi. Birkaç küçük ülke dışında ABD'nin bu konudaki hızına kimse yetişemedi.
Bilginin kötüye kullanımının önlenmesi ve sanal güvenlik konularında savcılara bol bol iş düştü ve suçu sabit olanlar en ağır şekilde cezalandırıldı. Ama çıkarılan yasa ve düzenlemelerin hiçbirinin, girişimcilerin cesaretini kıracak, onlara fazladan formalite ve yük oluşturacak türden olmamasına çok özen gösterildi. Bu sayede dünyanın geri kalan ülkelerindeki internet faaliyetlerinin neredeyse yarısı da oraya kaydı.
Söylediklerinin her kelimesine katılsak da Bush'un internet konusunda konuşmaya bu yönünden başlaması, azıcık olumsuz yaklaşımı konusunda önemli bir ipucu veriyor. Yeni ekip belki de 'bu internet hadisesini çok fazla pompaladılar, bazı konular aldı başını gitti, şimdi biraz çeki düzen verme zamanı' diye düşünüyor ve bunu kibarca böyle ifade ediyor.
Çünkü Bush ne söylediğini çok iyi biliyor, ayrıntılar sorulduğunda, internet üzerinden toplanan bilgilerin mahiyeti konusunda kullanıcıya bilgi veren ve onay alan teknolojilerin kullanılması gibi tutarlı öneriler getiriyor. Belli ki üzerinde çalışılmış bir konu. İnşallah attıkları taş ürküttükleri kurbağaya değer.