Yalan dünyanın mikrofonlarına 'hanım hanım benimkisi aile kızı değil de seninkisi ne oğlu' diyecek diye ödüm kopuyor
Komşumuzun dört yaşındaki oğlu Can, Zekeriya Beyaz amcasını çok seviyor. En fazla da gözlerine takık.
Zekeriya amcasının baktığı her şeyi iki tane gördüğünü sanıyor. Kendisine saçmalamaması gerektiği ve bunu nereden çıkarttığını sorduğumda; aynanın karşısına geçip gözlerini onun gibi yaptığını ve aynada kendisine iki adet Can'ın baktığını söyledi.
Bu tehlikeli muhabbeti uzatmanın manası yoktu; dediklerini doğru saymış gibi yaptık.
Zekeriya Bey, o menfur saldırıya uğradığında en çok o üzüldü. Profesörler, halkın çoluğun çocuğun ilgisini ancak kendilerine eylemde bulunulduğunda ya dafkendileri, kendilerine göre uç noktada eylemlerde bulunduklarında çekebiliyorlar (Bkz: Prof.Orhan Kural -Hülya Avşar Hanım Şovu ve konuyla dolayısıyla ilgili, Prof. Adnan Çoker).
Gayrısı 'yalan dünya'... Hem de her bakımdan.
'Yalan dünya' deyince son günlerde medyada bir birbirine girme olayı söz konusu ki deme gitsin. Verenin veriştirenin de alanın alınganlık edenin de haddi hesabı yok.
Haklarının yendiğini düşünen tarafın neden itiraz ettiğini anlamış değilim. Masa tepelerine çıkıp da küçümsedikleri dansözlerin ağızlarını açık bırakacak figürleri döküm döküm döktüren B.A.K.T. yani Beli Açık Kızlar Topluluğu'nun cennet mekanları -LiLi -LuLu meyhanelerde yaşanan hayatlar yalan mı değil mi?
Valla ben bildiğimden sormuyorum. Üstelik çoğunuz gibi, biri hariç adımımı bile atmışlığım yok. O birine de kıramayacağım bir dostumun doğum günü kutlaması için gitmiş idim. Girişim ve çıkışım arasındaki sürede nasıl boğulduğumu anlatamam. Olay mahallinden ayrılırken sevgilimle (!) yakalanmamı ise vakayı adiyeden sayıyorum.
Dünyanın yalan olan kısmısını sadece 'Ne eğlendik, ne eğlendik meyhaneleri'yle sınırlandırmak diğer kepazeliklere haksızlık gibi olacaksa onları da irdelemeyi artıkın başka bir zamana bırakalım diyorum ve çağrışımlar silsileme devam ediyorum.
Yazıya, Afacan'ın Zekeriya Beyaz amcasıyla giriş yapmış idik (Bu nevi İngilizce'den abartma fiil titretmelerine de bayılıyorum).
Zekeriya Beyaz Bey'in soyadının Beyaz oluşu ve vurulduğunda haber bültenlerinde soyadıyla sıkça yer alışı, şovmen kardeşim Beyaz'la karıştırılmasına yani Beyaz'ın vurulduğu zannını uyandırmasına yol açtı ki bunu hatırlamakta bir başka mühim mevzuya kapı açmış oldu.
Dedim ben, çağrışımdan sual olunmaz. Efendim Beyaz'ın anneciğinin sarfettiği varsayılan 'Ayşegül Aldinç güzel kadın, sesi de iyi (Allah razı olsun) ama Beyaz'ın ablası, ben oğluma genç bir aile kızı arıyorum' sözü geçtiğimiz haftalarda gündeme 'bomba' (!) misali düşmüş idi. Biz ailecek, ailemizin üyeleri hakkında üretilen ya da sahiden sarfedilen laflara gerektiğinden fazla ehemmiyet vermeyiz.
Birlik ve bütünlüğümüzü de bir nebze olsun buna borçluyuz. Ve fakat annem, kurulan cümledeki 'aile kızı' tanımlamasına takmış durumda Ayten teyzenin haberi olsun.
Doğruluğunu araştırıp karşı atağa geçmeyi düşünüyor gibi de bir hali var annemin!
Hanım hanımcık emekli bir öğretmen olarak gazetecilik mesleğinde 51 yılı devirmiş Orhan Aldinç'le kırk yıldır mutlu mesut evliliğini sürdüren güzel annem, 'yalan dünya'nın mikrofonlarına 'hanım hanım benimkisi aile kızı değil de seninkisi ne oğlu' diyecek diye ödüm kopuyor.
Bunca sene sonra benzetmek gibi olmasın.
Kibariye'nin annesi gibi (kilit sözcük: Şöfeeer, şöfer) meşhur olursa ya; o zaman kahrımdan ölürüm.
Bu arada Kibariye'nin annesi dizi ve film tekliflerine açıkmış epeydir; çok yakınımdaki biri söyledi. Tanrı annemi korusun!
Not: Silivri'de Maxi Shopping City'deki imza günüm bugün. Yanlış yazmışım. Geçen hafta giden olduysa bin kere özür dilerim. Saat: 14.OO-16.OO arası bekliyorum.
aldinc@arti.net.tr
Faks: 0212 293 98 46