kapat

21.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Ufukta politika var!
Nil Liljegren, politikadan konuşmaya tövbeli ama kimbilir? Belki emeklilikten sonra politikacı olur

İsveç Büyükelçisi'nin Türk eşi Nil Liljegren artık yoğurdu üfleyerek yiyor. Konuşmayı çok sevmesine rağmen laf politikadan açılınca sus pus! Sebebi "Recai Kutan beni şapur şupur öptü" lafının iki ay önce olay yaratması. Başörtülü kadınları rezidansına kabul etmemesiyle de tanınan Nil Hanım, eşi emekli olduktan sonra politikaya atılmayı düşünüyor... "Hedefini yüksek tuttuğu" için Yılmaz Erdoğan'ı seviyor, en çok da Meclis TV'yi izliyor. Eşine Türkiye haberlerinin yorumunu yapmak için bütün gazeteleri okuyor. Söz aşka gelince "Kadınlar kendilerinden verince kaybederler, erkek erkektir, aşkı yaşatmak için değişmek gerekir" diyor.

Hem misyon sahibi bir yabancı gibi yaşıyorsunuz hem de bizden biri gibi. Bu nasıl oluyor?

Alıştım. Bunun ötesinde, aslında ben hep böyleydim.

Hep iki şapkayı birlikte mi taşıdınız?

Altı yaşındayken babamın görevi nedeniyle Almanya'ya gitmiştik. Uzun süre kaldık, orada eğitim aldım. Birçok kez kendimi bir Alman gibi hissederdim.

Bu sorun yaratmadı mı? Avrupa'da yaşayanlar geriye döndüklerinde uyum sorunları yaşıyor...

Bende olmadı. Sorunlar olmuştur ama büyük değildi. Bir diplomasi geleneği içinde büyüdüm. "Alman gibiydim" derken Türkiye'den hiçbir zaman uzaklaşmadım. Babam istediği için Alman bir hocadan piyona dersleri alırdım ama piyano çalmayı hiç sevmedim.

Babanız otoriter miydi?

8, 9 yaşındayken piyanonun başında parmaklarıma küçük sopasıyla vurduğunu hatırlarım. Oysa ben Alman hocadan nefret etmiştim.

Yurtdışında yaşayan Türkler'de neler dikkatinizi çekti?

Aslında ben ilk dönemlerde, Türklere karşı bir önyargı olduğunu düşünmüyordum. Ama zaman içinde bir önyargı olduğunu gördüm ve bunun değişmesi için çalıştım.

Ne yaptınız mesela?

Şimdi şöyle bir durum var: Yurtdışında 30 sene yaşamış bir Türk, ne oralı ne de tam bir Türk gibi olabiliyor. Bunun adı kimliksizlik. Bizi bu yüzden de eleştiriyorlar. Ama aynı zamanda da önyargılılar. Örneğin Washington'da görev yaptığımızda bir davette Saraydan Kız Kaçırma operasının temsil edilmesini sağladım. Büyük olay oldu. Çünkü İsveç rezidansında bunu yaptım. Hatta Hillary Clinton bunu bana sordu, "Siz İsveç'i temsil ediyorsunuz, ama bir Türk gibisiniz" dedi ve ben de kendisine "Ben Türk olduğumu unutmadım" dedim.

Hillary Clinton'u takdir eder misiniz?

NewYork senatörü oldu. Kadınların politikaya girmesini desteklerim. Ama bir kadın olarak biraz düşünmem lazım. Bill Clinton'u beğenirim.

Hillary, kocasını affeden bir kadın
Ama gerçekten affedip affetmediğini aslında bilmiyoruz.

Siz politikaya atılmayı düşünür müsünüz?

Belki. Ama bu konularda şimdilik konuşmam mümkün değil. Henrik emekli olduktan sonra düşünebilirim.

Emeklilik dönemi nerede geçecek? Türkiye mi yoksa İsveç mi ağır basacak?

Henrik Türkiye'yi çok seviyor. Ama emeklilikten hemen sonra İsveç'e gideceğiz. Stockholm'e 3.5 saat uzaklıkta bir yerde evimiz var. Kocaman evlerden birdenbire küçük evlere geçmek zor oluyor. Sonra İstanbul'daki küçük evimize yerleşeceğiz.

Herhalde bu meslekte ihtişam, davetler filan çekici oluyor kadınlar için. Siz böyle düşünür müsünüz?

Benim böyle bir özlemim yoktu. Bu işin zorlukları var. İlk eşim Paris'te görevliyken örneğin ASALA terörü vardı. Çok korkulu günler geçirdik. Şimdi de çok yoğunuz. Ben de biraz fazla ilgiliyim. Yorucu da oluyor.

Gün boyunca ne yapıyorsunuz?

Evdeyim. Ajansları takip ediyorum, bütün gazeteleri okuyorum. Zaten eşime bu konuda yardımcı oluyorum.

Bunları Büyükelçi eşiniz için yapan yok mu?

Var ama benim gibi yapamazlar. Ben çeviri yapmanın ötesinde, yorumluyorum. Olaylar arasında bağlantılar kuruyorum. Türkiye'de hep bir oyun vardır. Çok çabuk karışırız biz. Bunu Avrupalı bilmiyor. Henrik bu yüzden Türkiye'yi iyi tanıyor. Aynı zamanda ben burada insanlara yardımcı olabilmek için kapılarımı açıyorum. Lösemililer, depremzedeler, kadınlar, çocuklar, vakıflar hep buradalar.

Kendinden vermeyen kadın
17 yıldır evlisiniz. Hâlâ kocanıza aşık mısınız?

Evet. Evlilikte aşkı yaşatmak çok önemli. Her gün değişmek gerekir. Henrik bir kere benim için "o deli ama onu seviyorum" dedi. Çünkü değişikliği o böyle tanımlıyor.

Biz galiba tam aksini görüyoruz uzun süreli evliliklerde... Fedakarlık, özveri ağır basıyor.

Bir kere erkek bunları değerlendiriyor mu? Henrik hastalandığında önüne terlik de koydum, onun için her şeyi yaptım.

Kadınlar ne yapmamalı size göre?

Kadın kendinden çok şey verince kaybeder. Erkek erkektir. Onları öyle kabul etmek gerekir.

Değişmez mi erkekler?

Değiştirmeye çalışmak yanlıştır. Kadınlığından hiçbir şey vermeyeceksin. Bu bir egoizm değildir. Kadınlar ne kadar verirlerse değerleri o kadar azalıyor. Erkekler zaten kadınlara göre daha az konuşur, ayrıntılara daha az takılırlar.

Sizin eşiniz Kuzey Avrupalı...

Onlar biraz daha sakin ama belki de evliliğimizin iyi sürmesine bu neden oluyor.

Kıskanç mısınız?

Kıskançlık yaparım. Örneğin gür saçlı kadınları kıskanırım. Bu yüzden de arada sırada postiş takarım. Verimli olan insanların hayatlarını çok kıskanırım.

Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz?

Aynaya bakıp, ben güzelim diyorum. Dikkat ediyorum kendime. Ama bu tek uğraşım değil. Zaten güzelliğiniz tek uğraşınız olursa kaybedersiniz.

Ne bekliyorsunuz hayattan?

Memleketimin en iyi şekilde ileriye gitmesini isterim. Ne yapayım, bazı hadiseler olunca dilimi tutamıyorum. Biz bunlara layık değiliz.

En son neye üzülüp ağladınız?

İkinci Bahar'a. Tüm bölümlerini izlemedim ama izlediğim zaman da ağladım. Sonra sizin gazetenizdeki fotoğrafa uzun uzun baktım. Torunu, pipisi ortada olan fotoğrafa. Ali Haydar gerinerek durmuş. İşte bu fotoğraf çok Türk, çok bizden.

Dizileri izler misiniz?

Çok değil. Haberleri takip ederim ama Yılmaz Erdoğan'ı beğeniyorum. Hayatta hep en üstü istemek gerekir. O çocukta işte bu var. Hedeflerinin altındakilerle mutlu olanları sevmem. Aslında en iyi takip ettiğim pembe dizi üçüncü kanalda. Yani meclis yayınları.

Eşiniz izler mi Türk kanallarını?

Yabancı kanalları izler. Bizim kanalların reklamlarını kaçırmıyor. Bana "hazırkaaarttt" diye sesleniyor. .

Sekiz ay sonra çocukluğunuzdan beri taşıdığınız bir kimlikten kurtulacaksınız. Emeklilik ne getirecek size?

Daha dolu bir hayat olacak ama önce biraz dinleneceğim. 80'ime kadar yaşamak istiyorum.

Yarı Avrupalı, yarı Türk
Nil Liljegren aslında hayatında hep dikkatli olmaya alışmış biri. Diplomat babanın kızı Nil Hanım'ın ilk eşi de bir diplomat. İkinci eşi Henrik Liljegren ile 17 yıldır evli.

Bense onu, rezidanslarında verilen davetlerde mikrofonu eline alıp Ajda şarkıları söylemesi ile de hatırlıyorum. Türkiye'de kadınların politikaya daha aktif katılması için Avrupalı parlamenterle ya da Adalet Bakanı ile Medeni Kanun üzerine sohbet etmesiyle de...

Sarışın, az makyajlı fakat hep bakımlı. Yerinde duramıyor, kıpır kıpır bir kadın. Kendini sadece sözlerle değil vücut diliyle de ifade etmeyi seviyor.

Türk yemeklerinden ve tarihinden konuştukça, milliyetçi yanı ortaya çıkıyor... Konu AB ile yurtdışındaki izlenimlerinden ve aşktan açılınca da sanki karşınızda bir Avrupalı var gibi oluyor.

Nil Liljegren 'sosyal flörtçü' denebilecek biri. Gözleri pırıl pırıl.

Konuşurken evini de geziyoruz, pencere önünde bahçe manzarası karşısına oturduğumuzda, "İşte biz tam bu köşede Henrik'le yüzük taktık" diyor.

Evinde İsveç'ten alınan tahta oyuncaklarını incelerken burunlarını gösterip, "Benim de böyle çengel gibi burnum vardı, estetik yaptırdım, iyi oldu" diye anlatıyor.

Pazar günü dışında tatil yapmıyor. Pazarları saunada ve yürüyüş yaparak değerlendiriyor. Hafta arası davetler ve sıkı bir gündem takibi yapıyor. Kocasına destek için...

Elif Ergu


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır