kapat

27.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Gaffar Okkan Enstitüsü

Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ölürken bile Türkiye'ye büyük bir hizmette bulundu.

Yıllardır yazıyla, konuşmayla anlatılmaya çalışılan temel gerçeği, inkar edilemeyecek bir biçimde ortaya çıkardı.

Herkes iyice anladı ki; bu ülkedeki gerçek yurtseverler polise, askere karşı değil.

Tam tersine onları bağrına basmaya, cenazesinin arkasında yürümeye ve gözyaşı dökmeye hazır.

Karşı çıkılan kişiler, polis kimliklerinden dolayı değil, zalim uygulamaları yüzünden eleştiriliyorlar.

Eğer Gaffar Okkan zalimliği ve haksızlığıyla anılan bir polis müdürü olsaydı, cenazesi bir "halk töreni"ne dönüşmeyecekti.

Demek ki ülkenin neresinde yaşarsa yaşasın, hangi etnik kökene sahip olursa olsun insanlarımız güvenlik güçlerine değil, işkencecilere karşı.

Polis teşkilatı kendisini işkencecilerle, yargısız infaz yapanlarla değil Gaffar Okkan'larla özdeş kılmalı; onları savunmalı, temsilci olarak böyle insanları sunmalı.

Terör belasına karşı polisle halkın kol kola girmesi o kadar önemli bir konu ki!

Hepimiz devletimizle, polisimizle, askerimizle övünmek ve dünya platformlarında eleştirildikleri zaman bu kurumları savunmak ihtiyacı içindeyiz.

Suç işleyen devlet memurlarının korunmayıp cezalandırıldığı ve Gaffar Okkan'ların çoğaldığı bir ortam, bu hasretimize cevap verecek.

***

Diyarbakır halkı Gaffar Okkan'ın cenazesinde bütün dünyaya kardeşlik istediğini haykırdı.

Bölünmek istemediğini, bu ülkenin birinci sınıf yurttaşı olarak yaşamak niyetinde olduğunu ortaya koydu.

Kendilerine anlayışla, dostlukla, kardeşlikle yaklaşacak, onların kültürlerine, dillerine ve geleneklerine saygı duyacak devlet görevlilerine ihtiyaç duyduğunu ilan etti.

Eğer Türkiye'nin Güneydoğu politikası ilk başından beri Gaffar Okkan'lar tarafından yönlendirilebilseydi, bölgede bu kadar kan dökülmez, bu kadar acı çekilmezdi.

***

Bu onurlu insanın ölümü ve onun anlamı unutulup gitmemeli.

Onbeş gün sonra gündemden düşüp, gazete arşivlerinde tozlanmaya terk edilmemeli.

"22 yıldır çiçek yerine kar gören Diyarbakır'a güneş getiren"

yiğit müdür, bu ülkedeki kardeşlik döneminin müjdecisi olarak anılmalı.

Bunun en güzel yollarından birisi, içinde her kesimden birçok ismi barındıran bir "Gaffar Okkan Enstitüsü" kurmak.

Bu enstitü, Türkiye'de kardeşliğin, ulusal birliğin ve değişik renkler arasındaki armoninin önüne çıkan engelleri ayıklamalı, sorunları birlikte çözme iradesini vurgulamalı.

Bugüne kadar yan yana gelememiş insan hakları savunucuları, bölge renklerini temsil eden aydınlar, basın mensupları ve emekli devlet görevlileri bu enstitüde buluşmalı ve etkili bir sivil toplum kuruluşu olarak sorunlara barışçı çözümler üretmeli.

Gaffar Okkan'ı ve arkadaşlarını anmanın, trajik ölümlerini unutulmayacak bir hizmete dönüştürmenin en güzel yolu bu.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır