|
EMİN ÖZTÜRK
|
Bu da bir tür temizlik
1999 yılı sonunda 42 milyar dolar civarında olan Hazine'nin iç borç stoku 2000 yılı sonunda 54 milyar dolara ulaştı. Bir senede iç borç stokunun 12 milyar dolar artması oldukça hızlı bir tırmanış demek. Bu hızın bir başka ifadesi de, iç borcun milli gelire oranının 1999'daki yüzde 23 düzeyinden 4 puan birden artışla yüzde 27 civarına çıkması. Zaten iç borcun yıllar itibariyle gelişimine bakıldığında, yukarı doğru genel bir eğilim olduğu ama özellikle 1999 ve 2000 yıllarındaki artışların çok yüksek olduğu görülüyor.
Tabii bu rakamlara bakıldığında ilk akla gelen soru, bu gidişin sonunun ne olacağı. Ancak, bugün bu beylik sorunun dışında bir konuyu ele almak istiyoruz.
Aralık'taki artış
2000 yılında iç borç stokunun aylar itibariyle gelişimine bakıldığında, yıllık 12 milyar dolarlık artışın 6 milyar dolardan fazlasının aralıkta gerçekleştiği görülüyor. Ancak, yakından takip edenlerin bildiği üzere, geçen yılın son ayında Hazine kayda değer bir borçlanma yapmamıştı. Buna rağmen toplam iç borcun artmasının tek nedeni, kimi zaman nakit dışı kimi zaman da özel tertip denilen iç borç senetlerinin aralık ayında yoğunluk kazanması.
Hafızalarımızı zorlarsak, aralıkta TMSF bünyesindeki bankalara külliyetli miktarda tahvil verildiğini hatırlarız. Bunlar ihale ile satılmamakla veya piyasada işlem görmemekle birlikte, Hazine'nin toplam iç borcunu yükseltiyor. Yine hafızalarımızı zorlayacak olursak, bu ayın başında da Hazine'nin Ziraat Bankası ve Halk Bankası'na görev zararlarının bir bölümü için 4 katrilyon TL ve 750 milyon dolarlık özel tertip kağıt verildiğini hatırlarız. Bu ikisi 6.75 milyar dolar ediyor. Dolayısıyla, ocak sonu itibariyle iç borç stoku açıklandığında da sırf bu nedenle bile ciddi bir artış olduğunu göreceğiz.
Devam edecek
Hatırlanması gereken şu ki, ne Fon bankalarına ne de kamu bankalarına verilen kağıtlar zararların tümünü karşılamıyor. Fon bankalarının tümü için henüz faturanın büyüklüğü ortaya çıkmış bile değil. Ayrıca, banka sistemindeki konsolidasyon sürdükçe Fon bankaları ailesinin genişlemesi ve bunun Hazine'nin iç borç stokuna yansıması da şaşırtıcı olmayacak. Kamu bankalarına verilen 6.75 milyar dolarlık kağıtlar ise iki büyük kamu bankasının toplam 20 milyar dolarlık görev zararlarının sadece üçte biri. IMF'ye verilen taahhütler çerçevesinde, kalan görev zararları için de Hazine'nin özel tertip kağıt ihracına devam etmesi gerekiyor. Ve hepsi bu da değil. En azından Hazine'nin zorunlu tasarruf hesabı içinde kağıt ihraç ettiğini düşünmek gerekiyor. Dolayısıyla, Hazine IMF programı çerçevesinde piyasadan borçlanmasını azaltsa bile iç borcun yine de nakit dışı tahviller nedeniyle artmasını beklemek gerekiyor.
Halının altındaki pislik
Dikkat edilirse, saydığımız şeylerin hepsi yılların birikimi. Ne Fon'daki bankaların ne de kamu bankalarının zararları son bir yılda oluşmuş değil. Aslında yukarıda anlattığımız süreç, herkesin varlığını bildiği ama istatistiklere henüz yansımamış sorunların artık adının konulmuş olması demek. Diğer bir deyişle, yıllardır halının altına süpürülen pislik şimdi ortaya dökülüyor. Hani sürmekte olan polisiye operasyonlar ve soruşturmalar için "Türkiye barsak temizliyor" deniliyor ya, bu anlattıklarımız da bir nevi barsak temizliği.
İç borç stoku
| Nakit | Nakit dışı | Toplam | Toplam/GSMH | |
| (milyar $) | (milyar $) | (milyar $) | (yüzde) |
1996 | 18 | 8 | 26 | 16 | |
1997 | 23 | 6 | 29 | 16 | |
1998 | 30 | 7 | 37 | 18 | |
1999 | 37 | 5 | 42 | 23 | |
2000 | 44 | 10 | 54 | 27 |
|
|
Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|