Meclis fotoğrafları
Salı, saat 17.30... Meclis ışıl, ışıl... Onaltı büyük kristal avize Genel Kurul salonunu aydınlatıyor... Her avizede elli kadar ampul var.
"Aydınlık Meclis'in" konuştuğu konu ise...
"Karanlık Türkiye."
"Yolsuzluk."
"Rüşvet."
"Soygun."
Demek, onaltı kristal avizeden fışkıran aydınlık "karamsarlığı... Karanlığı... Kirliliği" yok edemiyor.
***
Atatürk'ün Meclisi'nde "kristal avize" yoktu.
Hatta...
"Elektrik bile" yoktu.
Meclis "gaz lambası ile" aydınlanıyordu.
Meclis "açılışından dört yıl sonra" elektrikle tanıştı.
2 Ocak 1924'te... 77. Birleşim'de... "Elektriğe geçiş" kararı alındı.
O dönemler "yolsuzluğun olmadığı... Devletin soyulmadığı" dönemler.
Sonraları ise...
Köroğlu'nun "delik demir çıktı mertlik bozuldu" dediği gibi... "Kristal avize dönemi" başladı... Ve herşey bozuldu.
***
Genel Kurul'dan önce MHP'nin "Grup Toplantısı" vardı.
Devlet Bahçeli "iki doğrunun" altını çizdi.
Birinci doğru:
- Türkiye, gündemi skandalların belirlediği bir ülke.
İkinci doğru:
- Sadece yolsuzluk değil, yozlaşma da var.
Bu iki büyük doğru "2001 Türkiye'sinin dört dörtlük fotoğrafı."
***
Dün Meclis'te "bir başka fotoğraf" daha gördük.
"Korku tünelindeki siyaset" fotoğrafı.
Ana muhalefet "kapatılma korkusu" içinde.
O nedenle Fazilet Partisi "moralsiz... Mecalsiz... Kısık sesli."
"Koalisyon partileri" ise...
"Ara seçim" korkusunda.
"Ya Fazilet kapanırsa... Ya bazı Fazilet'lilerin milletvekilliği sona ererse... Ya ara seçim gündeme gelirse" korkusu.
Sahi...
Korkan siyasetten "cesur çıkışlar" beklenebilir mi?
Korkak siyaset "ülkenin dev sorunlarını" kucaklayabilir mi?
***
Meclis'te "ülkenin durumu... Vatandaşın hukuku" konuşulurken...
İçel Milletvekili Turhan Güven öyle bir söz etti ki...
"Çerçeveletilip", Meclis'in duvarına asılsa, yeridir:
- Kendi hakkını ve hukukunu koruyamayan Meclis.
"Böyle bir Meclis" fakir, fukaranın hakkını nasıl koruyacak?
***
Meclis'te "beyaz enerji... Yolsuzluk... Rüşvet" konuşulurken...
Biz de basın locasında "Rüşvet" adlı kitabı karıştırıyorduk. (Prof. Dr. Ahmet Mumcu)
Kitapta anlatılıyor ki...
"Milattan önce... Mezopotamya'da bile" rüşvet varmış.
Bir koyun sürüsünün mülkiyetinden doğan davada, soruşturmayı yapan komisere, haksız olan taraf 15 koyunu rüşvet olarak vermiş. (Sayfa-25)
Osmanlı'da ise...
Üst görevdekiler "akça, akça" rüşvet almışlar.
Biz "bunları" okurken...
Kristal avizelerin aydınlattığı Meclis'te, "rüşvetin para birimi" konuşuluyordu:
- Dolar... Onbin... Yüzbin dolar.