kapat

24.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Anadolu Ajansı devletin ajansı değil!

İsim annesi yazar Halide Edip Adıvar... Daha Cumhuriyet kurulmadan ve emperyalizm denize dökülmeden önce Mustafa Kemal, "Bir haber ajansı kurma projesi geliştirmelerini" istedi. Gazeteci Yunus Nadi ile Halide Edip, 31 Mart 1920'de trenle İstanbul'dan Ankara'ya gelirken Geyve'nin Akhisar kasabasında "Anadolu Ajansı" ismini buldular.

Projeyi kafalarında pişirdiler.

Halide Edip Adıvar, "Türkün Ateşle İmtihanı..." adlı eserinde o günleri şöyle anlatır: "Yunus Nadi Bey'le yolda konuştuğumuz ajans sorununu Mustafa Kemal Paşa'ya açtım. İsteklerimiz bu ajansın haberlerini telgrafhanesi olan her yere göndermek ve olmayan yerlerde de camilere ilan halinde yapıştırmaktı. Bundan başka, dünyanın ne düşündüğünü anlamak için İngilizce ve Fransızca gazetelerin önemlilerini getirtmekti. Bu noktalar üzerinde anlaştıktan sonra, ben bir yazı makinesi lazım olduğunu söylediğim zaman Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı Bankası'ndan bulacağını söyledi..."

Böylece o gece karar alındı.

6 Nisan 1920'de..

Anadolu Ajansı doğdu...

***

Osmanlı Bankası'ndan temin edilen bir daktilo ve sapiograf adı verilen ilkel bir teksir makinası ile ilk haberi yazıldı, çoğaltıldı. Meclis'in açılışından 17 gün önce kurulan Anadolu Ajansı, genç Türk Devleti'nin "ilk milli kurumu" oldu.

Dikkat isterim:

İlk milli kurumu!.

Ama devletin kurumu değil!

Devletin Ajansı değil...

Çünkü 1 Mart 1925'te "Anonim Şirket" olarak, herbiri Milli Kurtuluş Savaşı'nda önemli roller oynamış, şair, yazar, düşünürlerce kurulmuş: Ahmet Ağaoğlu, Mahmut Soydan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Rüşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay, Tevfik Koperler ve Hikmet Bayur kurucu ortakları olmuşlar. İlk Başmuharri de Kemaletin Kamu. Kurucular zamanla ölmüşler... Onların elindeki hisse senetleri varislerine kalmış, ancak varislerin çoğu da ajansla ilgilerini yitirmişler. Hazine'nin hisse payı yüzde 28'in altında olmasına rağmen Anadolu Ajansı için "Devlet Ajansı" etiketi vurulmuş. Ve iktidarlar... Başbakanlar... Bakanlar.... Milletvekilleri... Bürokratlar... O dönemin büyük partileri CHP ile DP, ajansı istediği gibi kullanır olmuşlar. Kendi borazanları yapmışlar. İstediklerini gelen müdür olarak atamışlar.

75 yıldır haber üretmesine...

Günde 600 haber sunmasına...

22 bölge ve bürosu olmasına...

Washington'dan Aşkabat'a, Brüksel'den Taşkent'e kadar 21 dış bürosu bulunmasına ve 50 ülkenin ajansıyla haber alış-verişi bağlantıları kurmuş olmasına ve ürettiği haberleri bakanlıklara, yabancı elçiliklere, gazetelere para karşılığı satmasına rağmen adı "devletin ajansına..." çıkartılmış.

Hep öyle kabul edilmış.

Ve iktidarların oyuncağı olmuş.

***

1981 yılında dönemin askeri idaresinin Başbakanı Bülend Ulusu, o dönemin en modern gazetecilik bilgisine sahip gazetelerden Günaydın'ın Genel Yayın Yönetmeni Necati Zincirkıran'a "Anadolu Ajansını islah etme" teklifi getirdi. Günaydın Gazetesi'nin sahibi Haldun Simavi'nin de teşvikiyle Necati Zincirkıran ve Kemal Zeki Gençosman, Behiç Ekşi, Biltekin Özdemir'den kurulu ekibi işe koyuldular.

Ajansın yıpranmışlığını...

Pörsümüşlüğünü giderdiler.

Fazla kadroları azalttılar.

Ve onun 1925'te kurulurken varolan "bağımsız gazetecilik ruhunu" da yeniden getirip yerli yerine koydular. Şöyle bir anektod anlatılır: Askeri yönetim tarafından Anadolu Ajansı'nın başına genel müdür olarak atanmış olan emekli Tuğgeneral'e Necati Zincirkıran, "Generalim Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu toplantısına genel müdürler ancak yönetim kurulu isterse katılabilirler. Siz burayı terkederseniz biz toplantımızı yapacağız" der.

General kızar, öfkelenir...

Ama odayı terk eder...

Anadolu Ajansı'nın genç muhabiri Coşkun Ergül'ün Beyaz Enerji Operasyonu sırasında sorgulamaya alınanların ifadelerini bulup "bağımsız bir ruhla yayınlayabilmesi"nin altyapısı işte buradan geliyor.

Anadolu Ajansı..

Devletin ajansı değildir...

Açıklamadı!

Okurlar yoğun bir şekilde soruyor. Ecevit açıkladı mı?

Hayır açıklamadı.

Devlet bankalarının 20 milyar dolar ve hatta bazılarına göre de 30 milyar dolar olan görev zararlarının anatomisi nedir?

Ne zamandan beri...

Görev zararı yazıyorlar?

Ne görev yapıyorlar da zarar ediyorlar? Kalem kalem açıklansın...

Halk da bilsin....

Çünkü bu görev zararları yüzünden devlet sürekli iç ve dış borç boyunduruğundan kurulamıyor. Dolayısıyla yüksek faiz vererek para toplamak zorunda kalıyor. İşte size belge: 1986 yılından bu yana bankalarda toplanan mevduat 92 milyar dolar olmuş. Bunun 87 milyar dolarını devlet kullanmış. Bu 87 milyar doların çoğunu faiz ve görev zararı ödeyerek kullanmış. Bu köşede bir hafta boyunca Başbakan Ecevit açıklamalı... Nedir bu görev zararları?

Diye sormuştum.

Okurlar merak ediyor.

Açıkladı mı diye...

Açıklasa kendime mi saklarım!

Hemen yazarım...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır