kapat

24.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yazarlar
Kansere karşı akıllı virüs
Tıp dünyası yepyeni yöntemlerle hastalığın üzerine gidiyor: Kanser terminatörü Onyx-015 virüsü, kan kanserini durduran Glivec adlı aşı, hastaların yeni umudu

Rand McCormic kanser konulu bir toplantıdan dönerken uçakta aklına bir fikir geldi: Kanser hücrelerini öldürürken sağlıklı hücreleri etkilemeyen bir virüs bulabilir miydi? Ertesi gün McCormic fikrini, kurucusu olduğu Onyx laboratuvarındaki meslektaşlarına açtı. Bazıları onun kadar heyecanlandı. Bazılarıyla "Sen delisin" dedi: "Bu fikrin işe yaramasına imkan yok..."

Dokuz yıl sonra McCormick, tam hayal ettiği gibi işlev gören Onyx-015 virüsünü açıkladı. Geçen yıl da şirket, Onyx-015'in klinik deneylerinin sonuçlarını ortaya koydu. Kemoterapiyle birlikte, Onyx-015 enjekte edilen 30 ilerlemiş düzeydeki baş ve boyun kanseri hastasının tömürleri ortadan kaybolmuştu. Bir başka çalışmada da kanser karaciğerine sıçrayan (genelde 6 ay içerisinde öldüren bir durum) 27 hastanın, 11'i yüksek dozda Onyx-015 tedavisi sayesinde 2 yıldır yaşıyordu.

McCormic'in hikayesi, dünyanın dört bir yanındaki laboratuvar ve kanser araştırma merkezinden gelen sevindirici haberlerden sadece biri. Kanser konusundaki 20 yıllık yoğun çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Şu anda 350 yeni ilaç ve madde deneme aşamasına ulaşmış durumda. Yüzlerce başka ilaç için de geliştirme çalışmaları sürüyor.

Bu haberler hem hastalar hem de bilimadamları için sevindirici gelişmeler. Geleneksel kanser tedavi yöntemleri (kemoterapi ve radyasyon) kanserli hücrelerin yanı sıra sağlıklı hücreleri de öldürüyordu. Bu yöntemlerle karşılaştırıldığında yeni ilaçlar ise adeta birer "akıllı bomba". Sağlıklı hücrelere çok az zarar veriyorlar ve hemeh hemen hiç yan etkileri yok...

İZİ BİLE KALMADI
Bu yeni ilaçlardan biri de Novartis'in geliştirdiği Glivec. İlaç her yıl sadece Amerika'da 4 bin 400 kişiyi pençesini geçiren kan kanseri tedavisinde çığır açacak gibi görünüyor. İlacın ilk denemelerinde kullananların hastalıklarındaki ilerleme büyük ölçüde azaldı. Son denemeler ise hastaların yüzde 30'unda hastalığın izini tamamen ortadan kaldırdı. Bu kişilerin bir zamanlar hastalandığını ve tedavi olduğunu gösteren bir iz bile kalmadı.

MUCİZEVİ ETKİ
Dendreon şirketi başka bir yol denedi. Hastanın kanından alınan, bağışıklık sistemini harekete geçirici dendritic hücrelerinin kanserli hücrelerle birleştirilmesinin ardından tekrar hastaya enjekte edilmesi mucizevi sonuçlara yol açtı. Aşı kan kanseri Muhammed Omidian (58) üzerinde denendi. Omidian kemoterapiye yanıt vermiyordu. Son çare olarak hastanın üzerinde henüz klinik deneyleri tamamlanmayan aşısı denenmeye karar verildi. Omidian iki hafta içinde tekrar işe gidecek kadar zinde hissetmeye başladı. İki ay sonra ise hastalığın ilerlemesi tamamen durdu.

ÇAĞIN HASTALIĞINA ÖZEL DİYETLE DİRENİN
Tedavi sırasında nasıl beslenmeli?

Kanser tedavisinin en önemli bölümlerinde biri de iyi beslenmektir. İyi beslenen insanlar tedavinin yan etkilerine karşı daha dirençli olurlar ve hastalıkla daha kolay mücadele edebilirler. Vücutları sağlıklı dokuları daha rahat üretebilir.

İyi beslenmek şunları yiyin: Meyveler ve sebzeler; et, balık ve tavuk; ekmek ve tahıl; süt ürünleri. Alacağınız besinlerin kalori düzeyi kilonuzu korumaya yetsin ve en önemlisi cildi, saçları, kasları ve organları onarmaya yetecek kadar protein içersin. Böbrek ve bağırsakları korumak için bol miktarda sıvı alın.

Yemeyi sevmeyenler ne yapsın?
Canınızın bir şey yemek istemediği günler olur. Bunun nedeni, kusma ve bulantı ya da ağız sorunları gibi yemeyi zorlaştıran yan etkiler olabilir. Yorgunluk ve depresyon da iştah kaybına yol açar. Böyle durumlarda aşağıdaki ipuçları işinize yarayabilir:

*Hafif bir şeyler atıştırın. Düzenli yemek zorunda değilsiniz. t Yeni yemekler deneyin. t Mümkünse yemekten önce kısa bir yürüyüş yapın: Bu acıkmanızı sağlar. t Sofra alışkanlıklarınızı değiştirin. Mum ışığında ya da her zaman yediğiniz yerden başka bir yerde yiyin. t Dostlarınızla ve ailenizle birlikte yemek yiyin. Yalnız yiyorsanız radyo dinleyin ya da televizyon seyredin.

Alkol alabilir miyim?
Az miktarda alkol almak tahmin edeceğiniz gibi rahatlamanızı sağlar ve bu arada iştahınızı da açar. Fakat kullandığınız bazı ilaçların etkisini azaltabilir ve yan etkileri şiddetlendirebilir. Bu nedenle kemoterapi sırasında az alkol almaya hatta hiç almamaya özen gösterin. En doğru hareket ise doktorunuza danışmaktır.

Vitamin kullanmalı mıyım?
Bu soruya tek bir yanıt verilemez. Ama kesin olan bir şey var: Hiçbir diyet ya da beslenme planı kanseri tedavi edemez. Vitaminler de tedavinin yerini alamaz. Doktorunuzun bilgisi ve onayı olmadan vitamin almamalısınız. Yanlış vitamin kullanımı zarar verebilir.

Kanserkolik adam!
Eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın danışmanı Hamilton Jordan üç

kere kansere yakalandı ve üçünde de galip çıktı. İşte onun öyküsü

Henüz 27 yaşındayken ABD'nin eski başkanlarından Jimmy Carter'ın seçim kampanyasını yürüterek onu Oval Ofis'e taşıyan, ardından da Beyaz Saray Genel Sekreteri olan Hamilton Jordan yakalandığı "kanserleri" nasıl yendiğini "No Such Thing as a Bad Day" adlı kitapta anlattı. 50 yaşına kadar üç farklı kansere (akciğer, cilt ve prostat) yakalanan Jordan azmiyle ve hayata sarılışıyla inanılmazı başarmıştı. Peki neler yapmıştı? İşte kısa bir özet:

1985'te başladı
Hikaye 24 Ağustos 1985'te başladı. Aile doktorum röntgen çektirmemi istediğinde bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım zaten. Birkaç saat sonra radyoloğa telefon ederek konuşmaya başladı. Dinlemeye çalışıyordum ama tek duyabildiğim, "Evet... Anlıyorum..." sözleri oluyordu.

Telefonu kapattığında derin bir nefes aldı ve filmdeki bir noktayı gösterdi: "Bunu söylemekten nefret ediyorum ama göğsünde bir sorun var." Bir süre duraklayınca atıldım. "Kanser olabilir mi" diye sordum. "Evet" dedi. Sözlerini dikkatle seçiyordu. Ama biyopsi yapana kadar emin olamayız." Filme bakakaldım.

Biyopsi yapılmış, teşhis kesinleşmişti: Akciğer kanseriydi. Tedaviye başlama zamanı gelmişti. Doktor, omuzlarımdan tutarak, "Dostum kendi bakımını kendinin yapması gerekiyor" dedi. Ne! diye bağırdım. Burada ölmekten korkan biri var. Karımı mı düşünecektim, küçük bebeğimi mi yoksa tıbbi kararları mı?

EN KÖTÜSÜNE HAZIR OL
Tedavi için Atlanta'ya gidecektim. Yola çıkarken bir doktor arkadaşım kemoterapi hakkında kısa bir brifing verdi. "Kemoterapi seni perişan edecek. En kötüsüne hazır ol. Kullanacağın ilaçlar kusma, saç dökülmesi, ülser, cilt bozuklukları, yaratabilir. Akciğerine hasar verebilir..." Harika, dedim sözünü keserek. Susturmasam devam edecekti.

Doğum günümü hastanede kutladım. En sevdiğim doktor odama girdi ve gülümseyerek, "Mutlu yıllır" dedi. Gülümsemeye çalıştım. Elini omuzuma koyarak, "Bay Jordan, daha birçok doğum günü göreceksiniz" dedi. Gerçekten öyle mi düşünüyordu acaba?

Gerçekten de o günden sonra yan etkiler görülmedi. Kendimi iyi hissediyordum ve rahat rahat uyuyordum.

SPOR: ENERJİ VE UMUT
Bir kitapçıya giderek alabildiğim kadar kitap aldım. Bazıları dua etmeyi öneriyor, bazılarıyla rejim ve vitaminlerin öneminden bahsedip duruyordu. Çoğunu 10-15 sayfa okuyup bir kenara attım. Fakat iki yazarin, Norman Cousins ve Doktor Carl Simonton, zihin-beden ilişkisi üzerine yazdıkları kitaplar, tam anlamıyla zihnimi açtı ve hastalığımı tamamen farklı bir açıdan görmeye başladım. Bedenimi kanser hücreleriyle kemoterapinin savaştığı bir savaş alanı olarak görmeye başladım. Bedenimi ve zihnimi sağlıklı tutmak benim görevimdi. Bazen kalkacak gücüm olmuyordu. Ama kendimi zorlayarak kalkıyor ve birkaç kilometre koşuyordum. Spor, enerji ve umut veriyordu.

ÇOCUKLAR GİBİ AĞLADIM
Aylar süren kemoterapinin ardından rutin muayenelerden biri için doktora gitmiştim. "Hiçbir şey yok, hiçbir şey..." dedi. Nasıl yani? "Hiçbir şey yok, Bay Jordan, sevinçle bildirmeliyim ki tamamen iyileştiniz. Kanserin izi bile kalmadı." Karım telefonu açtığında çocuklar gibi ağlıyordum. Kanseri yenmiştim. Kolay olmamıştı. Saçım tamamen dökülmüştü. Aynada kendime bakmaya, saçımı taramaya gerek kalmamıştı. Ama kanseri yenmiştim: Gerçi bir garantisi yoktu. Birkaç yıl daha kontrollerle, röntgenlerle ve kan testleriyle geçecekti. Ama kendimi çok şanslı bir insan olarak görüyordum...

YARIN
2002'de piyasaya çıkacak olan STI 571 kod adlı hap kanseri nasıl engelliyor?

Jordan daha sonra yakalandığı cilt ve prostat kanserleriyle nasıl mücadele etti?

Taner GEZER


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır