kapat

20.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Şişman ve etli böcekler
Otoyol kenarlarındaki mahallerlerde, yol kenarlarında yanan ateşlerin yanında kulaktan kulağa konuşulan yeni bir mevzu mevcut.

Artık "protein" lafı telaffuz ediliyor. Ateşin başında otururlarken bilenler, daha doğrusu uzaklardaki mahallelere gidip protein muammasını çözenler, geri kalanlara meseleyi özetliyor.

Fakirlik memleket sathında saman kağıdın üstüne dökülmüş mürekkep lekesi gibi büyüdükçe, zenginlik konsantre edilmiş kuvvetli vitamin hapı misali, dar alanlara hapsoluyor. Modern zamanları kendine konu edinen batı kaynaklı romanlarda gördüğümüz biçimde, yeni izole yerleşim biçimleri -tamamen dışarıya kapalı ve kendine yeten süper lüks yapma uyduları andıran site tipi yerleşim vaziyetleri- herhangi bir acayip durumda tahminimizce en az altı ay kendi kendilerine yetecek şekilde organize olmuşlar.

***

Belki de memleket tarihinde ilk kez gerçekleşen ve götürücüleri hedef alan polisiye kampanya, yeni bir döneme giriyormuşuz gibi bir izlenim yaratsa da ümitsizlik, otoyol kenarlarında kurulmuş mahallelerde kış bastırdığında otoyoldan inen çamurun rengi kadar kara. Ancak otoyol kenarlarındaki mahallerlerde yol kenarlarında yanan ateşlerin yanında kulaktan kulağa konuşulan yeni bir mevzu mevcut. Artık bu mahallelerde "protein" lafı telaffuz ediliyor. Ateşin başında otururlarken bilenler, daha doğrusu uzaklardaki mahallelere gidip protein muammasını çözenler, geri kalanlara meseleyi özetliyor. Konuşma bittiğinde de protein olayını anlatan şahıs, cebinden çıkardığı kibrit kutusundan daha büyükçe bir kutuyu açıp içinden çıkardığı şeyi ateşin başında oturanlara gösteriyor. Önce gördükleri karşısında şaşıranlar daha sonra sakinleşip dinlemeye devam ediyorlar. Ve ardından ilerki yıllarda bu mahallelelerden çıkacak nesillerin kendilerine benzemeyeceğini, onların hayatta başarılı olacağını, belki en fazla üç ya da dört nesil sonra havanın açık ve otoyoldan yükselen sis bulutlarının bile ortada olmadığı günlerde görebildikleri yüksek binalara bile girip çıkabileceklerini düşünüp heyecanlanıyorlar. Kibrit kutusundan biraz daha büyükçe olan bu kutudan çıkan ve bütün ateşbaşı konuşmalarının ana mevzusu olan nesne ise, şehrin zengin mahallelerinde ortaya çıkan, zengin mahallelerinin kokusu, ihtişamı, şişmanlığı ve aşırı proteini vücuduna tamamen nüfuz etmiş, aşırı beslenmiş yeni bir tür hamam böceği...

İri böceklerin genellikle siyah olmasına karşın bu yeni tür; çok daha açık, hatta sütlü kahvce renginde, neredeyse yengeç bacağı kadar kalın ve etli bacaklara sahip, sürekli zengin gıdalarla beslenmek ve sürekli yeni teknoloji ürünü ilaçlarla bombalanmak suretiyle ağır bir mutasyon süreci geçirmiş, ama öte yandan (tabiri caizse) yağlı denilebilecek gövdesiyle asla hızlı hareket edemiyen bir tür.

***

Kenar mahallelerin hiç gidemedikleri ama bir şekilde haberleşebildikleri, dünyanın batısında kalan uzak memleketlerde yaşayıp bir nevi hayatını ideallere bağlamış ecnebi dostlarından aldıkları bilgilere göre bu tür, onların geleceğini değiştirebilecek özelliklere sahipti. En azından denemeye değer diye düşünüyorlardı.

Bu yeni türü ilk önce mahallenin köpekleri keşfetmişti, büyük bir ihtimalle mahalle sakinlerinin yakıp yağmaladığı bir otomobilin saklandığı köşesinden kaçan şişman ve açık renkli böcek, güvenli ve zengin ortamından uzak kalınca mahallenin aç köpeklerinin dikkatini çekti. Ancak köpeklerden önce çocuklar tarafından yakalanıp yaşlılara götürüldü. Şimdi ise söylenenlere göre bu hayvani protein deposu şişman böcekler, otoyol kenarı mahallelerinin yeni nesilleri için bir ümit ışığı olmuştu. Ancak bu şişman böcekler sadece büyük sitelerin içinde, en izbe köşelerde yaşıyor, besleniyor ve büyüyordu. Artık yol kenarlarında yanan ateşlerin etrafında dönen en mühim mesele bu şişman böceklerin nasıl ele geçirilebileceği idi. Belli ki ufukta uzun süren kıtlık yıllarından sonra bolluk yıllarının işaretleri görünüyordu.

Barbaros Deveceoğlu

barbaros.devecioglu@ntv.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır