Çeşitli tuzaklar
Okurumuz Selma Dikranoğlu'nun başına gelene bakın:
"Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Dedeman Oteli'nde bir devre tatil tanıtımına kandırılarak katılmak zorunda kaldım. Bana, Gima'da yapılan anketten sonra telefonla Dedeman'dan hediye kazandığımı ve tatil evraklarımı almak için otele gelmem gerektiğini söylediler.
Otele gittim. Hediye tatilimi, 2 saatlik bir tanıtımdan sonra alabileceğimi söylediler.
Eşimle birlikte tanıtıma katıldık. Bu sürede, devamlı değişik bir tatil sistemini anlattılar ve üye olmamızı istediler. Kampanyanın çok cazip olduğunu söylediler, psikolojik baskı yaptılar. Bakşa bir zaman başvursam bile o sisteme giremeyeceğimi, hemen girmemiz gerektiğini söylediler.
Girmek istemediğimizi söyledik. Adı Funda olan kızım yaşımdaki bir yetkili, bize 'O halde neden bizim iki saatimizi boşuna harcatıyorsunuz?' diyerek bağırıp çağırmaya başladı.
Sonunda da, defolun, dercesine bizi kapıdışarı ettiler, hediye dedikleri tatili de vermediler.
Biz bunları haketmemiştik. Sizden ricam, bu devre tatil sistemi ile vatandaşları uyarmanızdır. Bu tanıtımda yaşadıklarımı, Dedeman'a hiç yakıştıramadım."
Torbalar çorbalar mı?
Adı saklı bir okuyucu, bakın neler yazıyor: "Geçende Kartal trafik tescil bürosunda gerçekleşen makbuzsuz bağış olayının bir boyutunu Beyoğlu trafik tescil bürosunda yaşadım.
Adıma kayıtlı aracın işlemini yapmaya gittiğimde, 10 milyon lira bağış, 10 milyon lira G.B.T (Genel Bilgi Toplama), 5 milyon bilgisayar kaydı, 20 milyon lira da ruhsatlar toplamı olmak üzere 45 milyon lira bağış verdim. Makbuz sorduğumda ise, makbuz yok, müdürün emri böyle, dediler.
Şişli Trafik müdürünün cebine atmadığı 2 milyar 300 milyon lira belki de bu paraların yanında devede kulak kalıyordur. Nereye gidiyor bu paralar?"
Böyle AB sayılmaz
19 yaşındaki okuyucum Umut Can da dertli: "Konu bir haftadan beri gözüme takılan, hala gözümde bulunan Esenler-Otogarı önünde çıplak, sefillik ve hatta rezillik içinde yaşayan insanlarla ilgili..
Hiç kimse bir çare aramıyor, neredeyse görmemek için güneş gözlüğü takacaklar. İstanbul'da binlerce öğrenciye burs verilirken, bu zavallı insanlara da bir çare düşünülemez mi?
Vallahi, Avrupa Birliği'ne böyle gireceksek, ben saymam. Başlığı aynen böyle yazmanızı rica ediyorum."
Genç okuyucum, yeni sütunumuzla ilgili olarak da çok hoş şeyler söylüyor:
"Size gerçekten teşekkür ederim. Çünkü siz insanların çok ihtiyaç duyduğu ve psikologların en etkin tedavi yöntemi olan, ayrıca üniversite öğrencilerinin temel başarı sebebi olarak kabul edilen özgün fikirlerini söyleme kolaylığını sağladınız.
Yani insanların, çıkar gözetmeden, korkmadan birşeyleri hatta çok şeyleri söyleme ihtiyaçları vardı. Bunu sağladığınız için size teşekkür borçluyuz."