Birleşik Kafkasya Konseyi

Sedat Peker'in sıcak ifadelerle dolu telgrafı uzun uzun alkışlandı. Telgrafın bir de eki vardı: On milyarlık bağış çeki. Peker'i tanımayan çoğunluk, tanıdığı bakandan daha çok alkışladı.

Hafta sonu İstanbul'daydık. Cumartesi akşamı "çok merak ettiğimiz bir yere" gitmek istedik:

Kız Kulesi'ne. "Yer ayırmak için" aradığımızda öğrendik ki...

"Birleşik Kafkasya Konseyi"nin yıllık yemeği-balosu varmış.

Kız Kulesi'ni "komple kapatmışlar."

"Eh... Bizimki de şans işte" diye söylendik.

Sonra Kız Kulesi'nden Esra Hanım aradı:

- Size bir masa ayırdık.

- Ama... Hani... Kafkas gecesi?

- Evet... Onların gecesi var... O gecede, bir masa size ait olacak... Belki sizin için de farklı bir gece olur.

GERDANLIK
Saat 20.00'de gittik.

Kız Kulesi, denizin ortasında... Boğaz'ın hemen girişinde... Sanki bir pırlanta gerdanlık. Hayran kaldık.

ESKİ DOSTLAR
Gece, bazı "eski dostlarla" karşılaştık.

"1980 öncesinin milletvekillerinden" Güngör Hun (Sakarya) gibi.

Şevket Doğan (Kayseri) gibi.

Onlar... Başkaları... Bize sordular:

- Bilmiyorduk... Siz de Kafkas kökenli misiniz?..

- Hayır biz sadece müşteriyiz...

- Aman ne iyi... Gecemizi de görmüş olursunuz.

AMAÇ
Birleşik Kafkasya Konseyi 1993'te kurulmuş. Üyeleri arasında milletvekilleri, bürokratlar, emekli generaller, gazeteciler, doktorlar, işadamları var.

Konsey'in amacı:

- Türk vatandaşı, Kuzey Kafkas kökenlileri (Adige, Abaza, Asetin, Balkar, Çeçen, Dağıstan, Karaçay) biraraya getirmek...

Yine Konsey'in amacı:

- Bunlar arasında dayanışmayı güçlendirmek... Ve bu gücü, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü için kullanmak.

- Yine amaç:

- Herkesi Kuzey Kafkaslılar konusunda doğru bilgilendirmek.

DOSYA
Bizi de "bilgilendirdiler."

Gecenin sonunda bir "dosya" verdiler.

Dosyada "yazışma adresi" de var:

GMK Bulvarı Ğ 31/15 Ğ Demirtepe-Ankara.

Telefon: 0312 231 08 75

Faks: 0312 231 08 73

www.birlesikkafkasyakonseyi.com.tr.

ATATÜRK
Kafkas şarkılarını dinledik.

Kafkas oyunlarını izledik.

Heyecanlandık.

Duygulandık.

Konsey'i kuranlar...

Geceye katılanlar... Ağızlarını her açışta "bayrak... Anayasa... Milli birlik... Büyük Atatürk" diyen insanlar.

TELGRAF
Geceye bazı Bakanlar... Milletvekilleri de davet edilmişler. Her partiden.

Ama "sadece bir Milletvekili" gelmişti:

Cevdet Akçalı. (Adana)

Cevdet Bey "geldiği için" alkışlandı.

"Gelemeyenlerin" telgrafları okundu.

Birbirinin "fotokopisi gibi" telgraflar.

"Yoğun işlerim nedeniyle gelemiyorum" gibi, klasik sözler.

Bu "Bakan... Eski Bakan... Milletvekili telgrafları" ilgi görmedi.

Bir, iki kişi alkışladı.

ALKIŞ
"Gecenin ilerleyen saatlerinde" bir "telgraf-mesaj" daha geldi.

"Sevgili hemşehrilerim" diye başlayan...

"Sağlık sorunum nedeniyle gelemedim" diye devam eden...

"Birleşik Kafkasya Konseyi'ni öven... Başarılar dileyen..."

"Sıcak ifadelerle dolu" uzun bir mesaj. "Samimi telgraf" salonda sempati yarattı.

Herkes "kim yollamış" diye sorarken...

"Yollayanın adı" okundu:

Sedat Peker.

ÇEK
Sedat Peker "uzun, uzun alkışlandı."

"Biran önce sağlığına kavuşması" dilendi. Telgrafın bir de "eki" vardı:

Birleşik Kafkasya Konyesi'ne "on milyarlık bağış çeki."

Çek de "alkışlandı."

İLETİŞİM
Saat 24.00'te Kız Kulesi'nden ayrıldık.

Çıkarken yanımıza "bir emekli subay, bir doktor hanım ve bir de avukat" geldi:

- Yavuz Bey... Halkla iletişim konusunda Sedat Peker, Bakan'dan... Milletvekilinden daha başarılı...

"On milyar" diyecek olduk.

Bizleri dinleyen bir "öğretim üyesi hanım" atıldı:

- Hayır... On milyarı duymadan... Hatta Sedat Peker'in adı okunmadan alkışladık... Telgraf, diğer telgraflar kadar soğuk olmadığı için alkışladık... Yoksa... Sedat Peker kim?.. Biz nereden bilelim?

İLGİNÇ
Sedat Peker "kim?"

"Salonun çoğu" bilmiyor, tanımıyordu... Görmemişti.

Biz de görmedik... Tanımıyoruz.

Ama...

Tanımayan çoğunluk onu... "Tanıdıkları Bakanlardan çok alkışladılar."

Gözümüzle gördük. Kulağımızla duyduk.

İlginç... Değil mi?

Yarıaçık cezaevi
Fazilet Partisi Bitlis Milletvekili Zeki Ergezer "Muhalefet partilerini göreve çağıranlara" şöyle dedi:

- Boşuna beklemeyin... Biz de muhalefet yapamayız, DYP de.

"Neden" diye sorulunca...

Ergezer "şu yanıtı" verdi:

- Biz, yarıaçık cezaevi mahkumları gibiyiz... Birşey söyleyeceğimiz zaman Genel Başkan'a bakıyoruz... DGM'ye... Başsavcı'ya... Askere... Anayasa Mahkemesi'ne... Ahmet Necdet Sezer'e bakıyoruz... Bu kadar süzgeçten geçen lafın ne anlamı kalır, ne ağırlığı... Kimse bizden muhalefet beklemesin.

- Ya DYP'den?

- Onlar da muhalefet yapamaz.

- Niçin?

- Orada da köyün ileri gelenleri ile köyün muhtarı arasında sorun var.

Nazik devlet
ANAP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, geçenlerde, Mesut Yılmaz'ın kapısını çaldı:

- Efendim, bir önerim var.

- Nedir Ertuğrul Bey?

- Devlet dairelerinde, herkesin görebileceği bir yere, tabela asılsın.

- Ne tabelası?

- Üzerinde "devletin birinci görevi vatandaşa nazik davranmaktır" yazılı bir tabela.

- Ertuğrul Bey, bu tabelayı asınca ne değişecek?

- Sayın Genel Başkanım... Vatandaşın kendine güveni gelecek.

***

Ertuğrul Yalçınbayır ile "tabela konusunu" konuştuk:

- Nereden aklınıza geldi?

- Yavuz Bey... İspanya Anayasası'nda şöyle bir madde okudum: Vatandaşın, kendine nazik davranılmasını isteme hakkı vardır.

***

Uzun sözün kısası...

Yalçınbayır "nazik devlet" istiyor.

"Bunun için mücadele edeceğim" diyor.

Özeleştiri
Tekirdağ Milletvekili (DYP) Nihan İlgün:

- Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri,

Halkın gözünde ve de vicdanında itibar kaybetmeye başlayan Parlamento ve parlamenteri, "layık olduğu o yüce yere oturtmak için" ne yaptık?

Ne yapıyoruz?
Banka hortumlama, soygun, vurgun ve her türlü çirkin olayda siyasetçiyi "çete-mafya-bürokrat birleşmesinden" arındırmak istiyorsak, 3628 sayılı Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Kanunu'na göre mal beyannamesi vermekle mükellef olan bizler, mal beyanımızı "kapalı zarfla" vermeyelim...

"Seçim bölgelerimizdeki, İlçe Seçim Kurulu, ilan tahtalarına asalım."